“Sadece israfı önleyerek, ulaşım ücretlerini aşağı çekebiliriz. Belediyenin tüm hizmetlerine, zammı boşverin, indirim yapabiliriz” diyerek İstanbulluları aldatan Ekrem İmamoğlu, beceriksizliğini gösterirken, pek şaşırmadım ama..Seçildikten sonra, taahhüt ettiği şekilde israfı önledi ise, ulaşım ücretlerine şimdi niye zam yapıyor, sebebini merak etsem de..Ekrem Bey beni şaşırtıyor,
bir adım ileri geçiyor.. Dün Bayrampaşa Belediyesi’ni ziyaret ediyor.
Meydandaki Atatürk heykelini inceliyor..
Beğenmiyor..
Elyaftan yapılmış olan heykelin ilçeye yakışmadığını öne sürüp, bronzdan yapılması için gerekli girişimleri yapacağının sözünü veriyor..
Zaten Bayrampaşalılar da..
Sabah akşam.. Yatıp kalkıp.. “Meydandaki heykelimiz, ne zaman bronzdan olacak? Elyaftan heykel, bize de, Atatürk’ümüze de yakışmıyor” diye, dert yanıyorlardı!
İşin esprisi bir yana..
İsraf edebiyatı ile seçilen Ekrem İmamoğlu’na biz bir çağrı yapalım.
Hedefi büyütelim..
Eylaf heykelin, bronza dönüştürülmesi yetmez, heykelin gümüşten yapılması gerektiğini hatırlatalım..
Hatta..
Gümüş de ne ki?
Altından yapılsın Atatürk heykeli..
Atatürk’e de, ancak altından yapılan heykel yakışır.
Ekrem Bey’in bir icraatını göremiyoruz.
Halk için yaptığı bir hizmeti göremiyoruz.
Bari Atatürkçüleri memnun etsin. Onların yüreğine biraz su serpsin.. Altından bir heykel yaptırsın..
•
Söylediğimizde itiraz ediyorlar..
Adam Beylikdüzü Belediye Başkanı iken heykel ile adından söz ettirdi.
Makarios’un heykelini yaptırdı..
Sonra da dedi ki..
“Makarios ile birlikte Rauf Denktaş’ın da heykelini aynı yere yaptırmıştım..”
Velev ki öyle olsun.. Kabul edelim ki, Rauf Denktaş ile birlikte yaptı, Makarios’un heykelini..
İyi de bey abi, sizin işiniz, heykelcilik mi?
Sizin “Belediyecilik” denince anladığınız şey, heykel yapmak mı?
Yapılan heykelleri inceleyip, “Bu olmamış, elyaftan.. Yanlış..” demek mi?
Seçildiğinin ilk günlerinde belediyenin çay ocağına gidip, “Çalışana ne çıkıyorsa, yöneticiye de o çıkacak. Çalışana musakka, yöneticiye antrikot olmaz..” diyen Ekrem, nerede?
Kayıp mı oldu?
“İsrafa karşı” olduğunu söyleyen Ekrem nereye gitti?
Tatile mi?
“Kayak takımını da yanına aldı mı?” diyemiyorum..
Şimdi bana da başlar kayak ile ilgili küfürleri etmeye..
Ordu valisine, “İt” de..
Şimdi AK Partili belediye meclis üyesine, “kayak takımı” ile ilgili ağır küfürler et..
Sonra gel, “Elyaftan heykel olmaz.. Bronzdan yaptıralım” de..
•
Heykellerden söz açılmış iken.
Gazete merkezinden pek çıkamıyorum.. Sarayburnu’ndaki Atatürk heykelini merak ediyorum..
AK Parti iş başında iken, üç ayda bir ya Cumhuriyet ya Sözcü gazetesi manşet yapardı..
“Atatürk heykeline kuşlar pisliyor” diye, AK Partili belediyeyi suçlardı..
İstanbul’u bilenler, o heykelin başına 24 saat nöbetçi dikseniz, yine kuş pisliklerinden kurtulamayacağını da bilirler..
Ama..
Böyle bir “imkansız”lıktan bile..
“AK Parti eleştirisi” üretenler..
34 ay önce bir sosyal medya hesabında benzer bir paylaşımı görmenin ötesinde..
Yine o heykelin kuş pisliklerinden temizlenemediği gerçeğinin hatırlatılmasının ötesinde..
Ne Sözcü.. Ne Cumhuriyet.. AK Partili belediye döneminde yaptıkları haberin benzerini yapmadı..
Yapamadı..
O zaman bize de sormak düştü:
“Derdiniz Atatürk mü? Yoksa kendi rantınız mı? Atatürk heykeli üzerinden Atatürk’e saygı gösterisi mi? Atatürk üzerinden, dindar insanlara düşmanlık gösterisi mi?”
•
Adalar’daki vatandaşlar, kuyruğa girip, eski İstanbul’u bize hatırlatmışlar..
Tayyip Erdoğan, 1990’lı yılların kuyruklarını arşivlerden çıkarıp gösterirken, büyük ihtimalle yeni nesil inanmıyordu.
“Yok canım.. O kadar da değil.. İlaç için kuyruk mu olur? Ekmek için kuyruk mu olur?” diye, söylenilenlerin politika gereği uydurulmuş yalanlar olduğuna inanıyorlardı, muhtemelen.
Yoksa..
Dinsizi, dindarı..
Ateisti, imanlısı..
HDP’lisi İyi Parti’lisi.
Haydar Baş’çısı, Komünist Parti’lisi.
CHP’lisi, milliyetçisi..
Murat Karayılan’cısı, ülkücüsü..
Ekrem İmamoğlu’nda nasıl birleşebilirlerdi ki?
Şimdi, eski yılların CHP’si olarak yapılan anlatımların doğru olduğunu..
Ekrem İmamoğlu hem İstanbul’a anlatmış olacak..
Hem de Türkiye’ye göstermiş olacak..
Arşivlerden “Savaş Ay” görüntülü haberleri çıkartmaya gerek kalmayacak..
2020 Türkiye’sinden görüntüleri, Türk insanına göstererek, “İşte CHP bu!” diyebileceğiz, artık..
CHP’yi İstanbullulara, Türki insanına tanıştırmak için biraz ağır fatura ödeyeceğiz ama..
Yapılacak bir şey yok..
Ne demiş atalarımız:
“Akacak kan, damarda durmaz..”
Akacak kanımız varmış..
“Damarda durmam” diyormuş.
Sonuçta da, akıyor işte..
Tabloyu izliyoruz..
•
Sorun, tek başına Ekrem İmamoğlu sorunu değil..
CHP zihniyeti bu..
Son icraatları ne?
CNN’i boykot etmek.. Boykota katılmayan CHP’lileri disipline vermek..
Hayret etmeyip, ne yapacaksınız?
Belki benim, CNN’i savunur gibi görünmem de, sizi şaşırtacak ama.
“CNN’i savunuyor” anlamına almayın..
Zaman gazetesinde arama yapıldığında, destek ziyaretinde bulunan, Samanyolu Haber’de, FETÖ’nün iddialarını “Bize de bilgiler geliyor, Erdoğan kaçacak. Biz onu geri getirip yargılayacağız” şeklinde, sanki özel bir araştırma ile bilgi edinmiş gibi anlatan Kemal Kılıçdaroğlu’nun.. Elinde Zaman gazetesi ile fotoğraf verip, FETÖ’nün adamı Abdülhamit Bilici ile aynı karede buluşan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CNN’i boykot ettirmesinin anlamı ne?
CNN’e çıktılar diye, Ümit Kocasakal’a, Mehmet Sevigen’e, İrem Çiçek’e soruşturma açtırmasının anlamı ne?
İsimleri geçen üç CHP’liyi de sevmem..
Ama CHP’yi hiç sevmem..
Onlar da kendilerini sevdirmemek için, ellerinden geleni, yapıyorlar zaten!
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit