Auto-Created-3
24 Kasım 2017 ( 963 izlenme )
Reklamlar

ABD mahkemesinin kumpas itirafı

Belli ki cezaevinde görüşmeler yapmış ve anlaşmış. Karşılığında ne alacak bilemiyorum. Ancak, Rıza Zarrab’ın mahkemeye çıktıktan sonra Türkiye’yi suçlayan beyanlarda bulunacağı görülüyor artık.

ABD, tutuklayıp esir aldığı Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı da aynı noktaya çekmeye çalışıyor. Onun da Halkbank ve Türkiyealeyhine konuşması için çaba gösteriyor. Üstelik, bunu gizleme ihtiyacı duymuyor. Herkesin gözü önünde açıktan baskı yaparak ilan bile ediyor.

Son duruşmada, Atilla’nın cevaplaması istenen sorular, yazılı olarak mahkemeye sunuldu. Kumpasın itirafı gibi bu sorular…

Önce, “Avukatınızın ücretinin Halkbank tarafından ödendiğini biliyor musunuz?” deniliyor. Ardından da üzerine basa basa “Bu avukattan kurtul, gel bizimle anlaş, Halkbank aleyhine konuş” mesajı veriliyor.

Sorular aynen şöyle:

Halkbank’ı eleştirmek, sizin savunmanıza yardımcı olsa da, Halkbank tarafından ücreti ödenen bir avukatın Halkbank’a karşı pozisyon alamayacağını biliyor musunuz?

Kişisel menfaatlerinizin Halkbank’tan ayrı olduğunun farkında mısınız?

Avukatınızın verdiği hizmet tatmin edici mi?

Bu sorular, baştan aşağı baskıyla dolu…

Türkiye’de olsa yer yerinden oynardı. Sanığın, daha duruşma başlamadan manevi baskıyla etki altına alınmaya çalışıldığı yönünde yazılar yazılırdı. Mahkemenin vereceği kararı duruşmadan önce açıkladığı yorumları yapılıp, “skandal bu” ifadeleri kullanılırdı. Barolar ayağa kalkardı. Sokak gösterileri yapanlar olurdu.

Ama ABD yapıyor işte...

Hem de gözümüzün içine baka baka, göstere göstere yapıyor!

***

Bu kadar da değil. Halkbank Genel Müdür Yardımcısı’na cevaplandırması için verilen başka sorular da var. “Ne zaman ve hangi şartlarda hakkınızdaki suçlamaları kabul etmeyi düşünüyorsunuz?” deniliyor:

Savcılarla anlaşmayı düşünüyor musunuz?

Baskı, şantaj ve tehdit unsurları devreye sokularak yapılmaya çalışılan kirli bir pazarlıktır bu!

Şimdi kimse çıkıp, “Ama Amerika’daki yargı sistemi buna müsait” demesin. Öyle değil işte. Amerika’daki sistem sanığın dilediği takdirde “anlaşmasına” izin veriyor. “Sanık her türlü baskı aracı devreye sokularak anlaşmaya zorlanır, her türlü kirli pazarlık yapılır” demiyor!

Evrensel hukuk kuralları belli…

Sanığa baskı yapılması, Avrupa’da da, ABD’de de, Asya’nın herhangi bir geri kalmış ülkesinde de suçtur. Bugün Amerika’nın yaptığı işte budur.

Biz, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ile açıktan pazarlık yapıldığı için ne olup bittiğini görebiliyoruz. Ama Rıza Zarrab konusunda en ufak bir bilgiye sahip değiliz. Nerede ve hangi şartlarda tutuklu bulunduğu konusunda bile kimseye bilgi verilmiyor. Onunla pazarlıklar kapalı kapılar ardında, son derece kirli bir şekilde yürütülüyor.

Kim bilir nasıl tehdit edildi?..

Acaba, kendisinden neler söylenmesi istendi? Kimi, hangi sözlerle suçlaması konusunda telkinler yapıldı? En önemlisi, bunların karşılığında Zarrab’a neler vaat edildi?

Biliyor muyuz?

Bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz. Hedefte Türkiye’nin olduğunu anlamamak için aptal olmamız lazım.

***

Amerika, Okyanus ötesinde Türkiye’ye kumpas kurmaya çalışırken, birileri de içeriden vurmaya çalışıyorlar bizi… Kılıçdaroğlu kalkmış, Rıza Zarrab’la yürütülen kirli pazarlığın avukatlığını yapıyor. “Hırsızlığın, yolsuzluğun millisi olmaz” diyor. Türkiye’yi değil, İran’a ambargo koyan ABD’nin menfaatlerini

 savunuyor. Amerikalıların dolarlarını korumak O’na düştü zahir! Yazık, çok yazık…

CHP içinde birilerinin Kılıçdaroğlu’na, Türkiye’nin müstemleke olmadığını ve Ankara’nın da Amerika’nın bir eyalet başkenti konumunda bulunmadığını anlatması lazım.

Emin Pazarcı/Akşam24 Kasım 2017

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

"O gece gelen 3 uçak darbenin seyrini değiştirdi" Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşüne teröristler yoldaş oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan Steinmeier ile görüştü Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti binası belli oldu