Üsküdar'dan Sırma Hanım'ın sorusu şöyle: "Atatürk'ün maaşı ve mal varlığı uzun zamandır internette dolaşıyor ama farklı değerlendirmeler ve rakamlar var; acaba bu işin gerçeği nedir?"Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı maaşı ortalama 13.000 TL. Bugün için hayli mütevazı bir rakam gibi gözüküyor.
Ama bu paraya bugünkü ALTINN değeri üzerinden baktığınızda karşınıza 700 bin TL: civarında bir meblâğ çıkıyor ki, yine ALTINN üzerinden bugünkü Cumhurbaşkanı'nın maaşından en az 24, TL üzerinden ise 44 kat fazla olduğu görülüyor. Hâlbuki o günkü Türkiye, bugünkü Türkiye'den 20-30 kat daha fakirdir.
Bu da göz önüne alınırsa, ilk Cumhurbaşkanı'nın, son Cumhurbaşkanı'ndan reel olarak 350-400 kat daha fazla maaş aldığı ortaya çıkıyor. Çok PARAA: "Bu kadar parayı ne yapardı?" sorusu hemen akla geliyor. Harcayabildiği kadarını harcar, artan parasını İş Bankası'ndaki özel hesabında biriktirirdi. Ayrıca da İş Bankası, Hintli Müslümanların (şimdiki Pakistanlılar ve Bangladeşliler) her kuruşunun Milli Mücadele'de kullanılması için aralarında toplayıp gönderdikleri 500 bin TL. ile kurulmuştur. Savaş yıllarında bu paranın sadece 120 bin TL'si harcanmış, geriye kalan 320 bin TL. ile de İş Bankası kurulmuş... Mustafa Kemal da bankaya ortak... Diyeceksiniz ki, İş Bankası'ndaki ortaklığını CHP'ye devretmedi mi? Etti.
Hatırı sayılır servetinin önemli bir bölümünü de Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu'na bağışladı. Ama Türk Tarih Kurumu, düne kadar, tarihi çarpıtmak için kullanıldı, Türk Dil Kurumu ise dilimizi bozmak için akla mantığa sığmaz kelimeler uydurdu... Bunlar bir yana, 1950 seçimleri dâhil, girdiği tüm seçimleri kaybeden halkın desteğinden mahrum bir CHP'nin, halkın kurtuluşu için gönderilen bir paradan hâlâ nemalanıyor olması, sizce normal bir durum mudur? Zaten servetinizi kime bıraktığınız değil, nasıl edindiğiniz önemlidir. Şimdi artık Atatürk'ün servetine gelebiliriz... *
Kendisi hem CHP'li, hem "Atatürkçü", hem de Atatürk'ün hemşehrisi olan eski bakanlardan, eski TRT Genel Müdürlerinden yazar İsmail Cem, "Türkiye'nin Geri Kalmışlığının Tarihi" isimli eserinde, Atatürk'ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ın "Atatürk'ten Hatıralar" isimli kitabına (Cilt.2, s.689) dayanarak, Atatürk'ün mal varlığının dökümünü dört sayfa halinde şöyle veriyor: Bu dökümden ortaya çıkan gerçek şu ki, Atatürk, ülkenin en geniş topraklarına ve sanayi tesislerine sahip zengin bir insandı. Arazilerinin toplam büyüklüğü 154 bin 729 dönümü geçiyordu. Ankara'da, Silifke'de, Tarsus'ta, Dörtyol'da, Yalova'da dev çiftlikler kurdurmuştu.
Bu çiftliklerin gelirini ise 1927 ile 1937 tarihleri arasında yine CHP'ye bırakmıştı. 1 bira fabrikası, 1 malt fabrikası, 1 buz fabrikası, bir gazoz fabrikası, 1 tarım aletleri fabrikası, 2 pastörize süt fabrikası, 2 yoğurt imalathanesi mevcuttu. Atatürk ayrıca 13 bin koyun, 443 sığır, 69 at, 2.450 tavuk, 16 traktör, 13 biçer-döver, 5 kamyon, 2 otomobil, 19 araba ve bir deniz motoru sahibiydi. 45 dairesi, 7 ağılı, 6 mandırası, 8 ahırı, 7 ambarı, 4 samanlığı, 6 hangarı, 4 lokanta ve gazinosu, 2 fırını, 2 de serası vardı... Oysa Atatürk, Milli Mücadele başlangıcında gerçekleşen kongrelere ödünç elbiselerle katıldığını "Nutuk" isimli eserinde gururla anlatıyor. Elbette ne fakir olmak ayıptır, ne zengin olmak suçtur; sonradan zengin olmuş bir sürü fakir var.
Önemli olan zenginliğin kaynağıdır. Bazılarımız, "Cumhuriyetin kurucusuna feda olsun" diyebilir. Ben ise Hintli Müslümanların gönderdiği o parada küçücük bir hakkım varsa, CHP'ye helâl etmeyi düşünmüyorum.
Yavuz Bahadıroğlu