7 Aralık’ta Nijerya’da yapılması gereken; ama çıkan kanlı olaylar üzerine Londra’da yapılan 2002 Dünya Güzellik Yarışması’nda Türk kızı Azra Akın Dünya Güzellik Kraliçesi seçildi.
İlk olarak akla gelen iki soru var: Acaba 92 ülke güzelinin katıldığı yarışmada “en güzel kız” Azra Akın mıydı? Yani gerçekten siyasi ve kültürel ilave faktörlerin hiç rol oy...namadığı bir yarışma mı yapıldı? Bu soruların cevabı açık değil. Nobel ödülü başta olmak üzere birçok ödüllü yarışmada salt objektif ölçüler rol oynamaz.
Nijerya’da güzellik yarışması dolayısıyla meydana gelen olayları hatırlayalım. Yarışmanın ülkelerinde yapılmasına karşı çıkan Nijeryalılar, densiz bir gazetecinin Hz. Peygamber (sas)’e hakaret eden yazısının ardından olaylar büyüdü, çıkan çatışmalarda 200 kişi hayatını kaybetti. Artık yarışmanın Nijerya’da yapılması mümkün değildi. Yarışma Londra’ya taşındı; ama yarışmanın düzenleyicileri, tepkiye mukabil bir mesaj vermeyi de ihmal etmedi.
Bu da, bir başka Müslüman ülkenin adayına, yani Türk kızı Azra Akın’a birinciliği vermek oldu. Bu yarışma dolayısıyla Batılı bir değer olan (bu değer kadın dişiliğini kitlesel tüketime sunmak ve bir meta olarak pazarlamaktır) güzellik yarışmasına karşı gösterilen tepkiye böylece cevap verilmiş oldu.
Batılı bir değerin Müslüman bir ülkede gördüğü tepkiye karşı, aynı değerin bir başka Müslüman ülkeye transferi Batılı medyada tam da bu bağlamda ele alındı. İtalyan devlet televizyonu RAI’nin yaptığı yorum bunun tipik bir örneği sayılır. RAI adına olayı yorumlayan Aleksandra Palace, bunun “bir rastlantı olmadığı”nı söylüyor ve şunun altını çiziyor: “İslam’ın modern, toleranslı ve laik yüzünü temsil eden Türk güzeli, bunun yanında AB’ye girmek isteyen bir ülkenin imajını yansıtıyor. Bu, Avrupa’ya da bir mesaj niteliğini taşıyor.”
Oysa Azra Akın’a verilen birinciliği tam aksine İslam dünyasına bir mesaj olarak okumak mümkün. Bu mesajın özünde yatan tema, Batılı bir değerin Müslüman bir ülkede reddedilmesine karşılık başka Müslüman bir ülke tarafından kabul edildiğini anlatmaktır.
Bu sırada üzerinden mesaj verilecek ülke olarak Türkiye’den daha uygunu olamazdı. “İslam dünyası için model” olacağı düşünülen Türkiye zaten öteden beri hiçbir eleme yapmadan Batı’dan gelen her değeri kabul etmeye hazır bir ülke durumunda.