Ana Sayfa
17 Şubat 2020 ( 682 izlenme )
Reklamlar

Bir Japon neden İslam’ı seçer (2)

Japonya izlenimlerimizi aktarmayı sürdürüyoruz.Kadınların eşitsizliğe uğradığı, kast sisteminin gizliden gizliye devam ettiği Japonya’da “Eşitlik ve adalet arayan” sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az da olsa insan, ^”Allah’ın (cc) katında her bir insanın eşit olduğu fikrine inanmak için İslam’ı seçiyor” diyerek bitirmiştik bir önceki yazıyı. Devam edelim...

Bu ülkede asgari ücret 2 bin dolar. Ama en düşük maaş ortalama 3 bin dolar. Ortalama memur maaşı 4 bin dolar. Tokyo ise dünyanın en pahalı şehri. Merkezde 2030 metre karelik bir evin kirası 2 bin, 2 bin 500 dolar.

Hal böyleyken Tokyo’da günlük 35 milyonu bulan insan hareketliliği söz konusu. Dünyaya örnek bir metro ağları var. Hatta bir bilgi vereyim de işin ne kadar mükemmele yakın işlediğini anlayın. Geçtiğimiz yıl Tokyo metrosu sadece 8 saniye gecikme yaşamış!

Bir de bir uygulama var metroların yoğun saatlerinde “kadın vagonları” uygulaması.

Böyle bir uygulama Türkiye’de yapılsa mesela Metrobüs’te bir tepki çeker mi acaba? Örneğin bir aklı evvel çıkıp, “Burası laik Türkiye Cumhuriyeti” diye bağırır mı?

“Bağırmaz mı” dediğinizi duyar gibi oldum.

***

Japonlar savaşçı bir millet. Mizaçları sert. Samuray, Ninja savaşları unutulmuş değil. Yine ellerine fırsat geçtiğinde, Kore’ye, Çin’e, Rusya’ya neler yaptıklarını biliyoruz.

Ne var ki 2’nci Dünya Savaşı’nı Amerikalılara kaybettiklerinde yani teslim alındıklarında öyle bir uygulamaya tabi tutulmuşlar ki bugün “Kapitalizmin nasıl bir şey olduğunu görmek istiyorsanız burayı görmelisiniz” dedirtiyor insana.

Çalışıyorlar, tüketiyorlar, yaşlılıkları için para biriktiriyorlar. Öykünüyorlar. Yalnız ölüyorlar.

Günlük siyaset umurlarında değil. Örneğin seçime katılım oranları yüzde 40 civarında. (Bazılarınız oturmuş demokrasilerde böyledir diyecektir kabul ediyorum.)

Belediye seçimlerinde bazen yüzde 15 ile seçimi kazanan başkanlar varmış, durumu siz düşünün artık.

Bu memlekete yazı bile 8’nci yüzyılda gelmiş. Yine bir gazeteyi okuyabilmek için en az ortaokul seviyesi gerekiyormuş.

3 farklı alfabe var.

Yine de dünyada gazete tirajı bakımından en öndeki ülkelerden biri. Bu da gıpta edilecek bir durum.

GERÇEĞİ ÇİZGİ KAHRAMANLARLA ÖRTMEK İSTEMİŞLER

Ne var ki popüler kültür burada yaşam biçimine dönüşmüş. Öykünme dedim ya hani biraz önce… Mesela son dönemin Türkiye’de de gençler arasında yakından takip edilen MANGA çizgi film karakterleri öyle.

Japonların burun büyütme estetiği yaptırdıklarını, neredeyse çoğunun saçlarını boyadığını ve esmer tenli olmaktan utandıkları için denize bile girerken giyindiklerini duyunca şaşırmıştım. Asıl şaşkınlığım ise MANGA karakterlerinin neredeyse tamamını “Olamadıklarını olmuş gibi göstermek için” kurguladıklarını öğrendim.

Yani sokaktaki normal insan ile MANAGA karakterleri arasında fiziksel benzerlik yok. Ne var ki sokaktaki insanın olmak istediği fiziksel özellikler birer MANGA karakteri olarak kurgulanmış.

Hatta Tokyo’da Şibuya caddesi üzerinde 109 isimli bir alışveriş merkezi var. Alıveriş merkezinde çalışan personelin neredeyse tamamı MANGO karakterlerinin yaşayan örnekleri sanki. Kadınların çoğu estetik ameliyat ve makyaj ile çizgi film karakterlerinin ete kemiğe bürünmüş haline dönüşmüş. Tıpkı Amerika’daki Barbie bebeklere benzemek için bıçak altına yatanlar gibi.

Bir ilginç bilgi daha aktarayım.

Japonya’da insanların bazılar ve özellikle kadınlar maske ile dolaşıyor. Sanıyorduk ki havası kirli olduğu için böyle.

Hayır. Öyle değilmiş işin aslı.

3 nedenle maske takıyorlarmış.

1 Gerçekten hasta oldukları için, kimseye hastalık bulaştırmamak için.

2 Bazı aylarda artan alerjileri için.

Ve sıkı durun...

3 O gün makyaj yapmadığı için.

Peki bu üç unsurdan en çok hangisi maske takmada etkiliymiş biliyor musunuz? Tabii ki üçüncüsü.

HALA AMERİKA’NIN İŞGALİNDEKİ ÜLKE JAPONYA

Bu ülkede hala 65 bin Amerika askeri var. Bunlar savaştan bu yana buradalar. Eskiden Japonya’da vergi yokmuş. Ama son dönemde yaşlılar arasında “asker vergisi” denilen ve toplanan verginin tamamının Amerika askerlerine harcanan bir uygulama başlamış.

Bu kadar eleştiriyoruz fatak bazı meziyetleri de takdire şayan. Mesela kişi başına 45 bin dolar milli gelir ile dünyanın sayılı zengin ülkelerinden birisi olması.

Mesela, randevularına saati saatine uyuyan insanlar topluluğu olması.

Şöyle bir deyim kullanıyorlar, “Naze na nazi” yani, “Mazeretin mazereti olmaz.”

FUJİ’NİN ETEKLERİNDEKİ ÖLÜM ORMANI’NDA ÖLÜME YÜRÜMEK

Tokyo yakınlarındaki Fuji Dağı dünyaca meşhur bir yer. Bana göre Fuji’nin saltanatını yıkacak bambaşka bir yer daha var eteklerinde. Ölüm Ormanı!

Fuji Dağı Japonlar tarafından ölüm tanrısının mekanı olarak kabul ediliyormuş. Ve kendisini mutlu, iyi hissetmeyenler gelip “Ölüm tanrısı”na yakın bir yerde intiharı seçiyormuş... “Bu kez olmadı bari diğer seferde olsun” diyerek intihar edenlerin cesetlerine Ölüm Ormanı’nda rastlamak mümkün. Japonya’da günde ortalama 90 kişi intihar ediyor.

3.5 MİLYON İNSANIN GEÇTİĞİ YERDE 12 TEMİZLİKÇİ

Bu ülkede cadde ve sokaklar çok temiz. Bunun nedeni çocukluktan başlayarak aldıkları eğitim.

Örneğin Şinciku isminde bir istasyonları var ve dünyanın en kalabalık istasyonu olarak biliniyor. 300’den fazla kapısı olan bu istasyonu günde 3.5 milyon insan kullanıyor.

Peki bu istasyonun resmi olarak kaç temizlikçisi var biliyor musunuz? Sadece 12.

Bu bilgiyi öğrenince bizim İstanbul’daki ilçe belediyelerinin bütçesinin yüzde 20’sini temizlik ve çöp işine harcadığı gerçeğini düşününce hayıflanıyor insan.

Dışarıdan bakınca örnek bir toplum olarak görünen Japonların içlerine girince birçok patolojik sorunla yaşadıklarını görüyorsunuz; intihar vakalarından, esmer tenlerinden utanmalarına kadar..!

Hal böyle olunca da içlerinden “Hidayeti arayanlar”ın olduğunu fark ediyorsunuz.

Bu insanlar gizli kast sistemine karşı direniyorlar. Kadınlara karşı yapılan ayrımcılığa karşı direniyorlar. Yalnız ölümden kurtulmak için direniyorlar.

Sonunda bazıları bu dirençlerini “Tek Tanrı” inancında ve İslam’da buluyor.

Allah katında her insanın eşit olduğuna inanmak istiyorlar. Allah katında insanların eşit olduğu inancının İslam’da olduğunu görünce İslam’ı seçiyorlar.

Her ay 78 Japon uzun incelemeler, okumalar ve deneyimlerden sonra İslam’a geçiyor. Bütün bu hikayelere de Tokyo’da temelleri Rahmetli Turgut Özal tarafından atılan Tokyo Camii ve din görevlileri şahitlik ediyor.

Japonya’dan bende kalanlar bu kadar.

Hasan Öztürk/Yenişafak 5Temmuz 2019

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Türk toplumu özür beklerken o meydan okudu! Bill Gates'ten koronavirüs ile ilgili yeni açıklama: Çok az ülke geçer not alabilecek Atatürk'ün ruhunu çağırdık, bizi tersledi gitti Nuhoğlu, İlgezdi, İmamoğlu... İşte CHP’lilerin Kaz Dağları’ndaki villaları!