Bulgaristan'a satılan Osmanlı Arşivleri konusunu İbrahim Hakkı Konyalı’nın 4 Haziran 1931 tarihli “Son Posta” gazetesine yazdıklarından takip edelim. Evrak satılırken arşivde gördüğü manzara şöyleymiş: “Koridor harman halinde dökülmüş kâğıtlarla dolu idi. Arkada yüzlerce torba kâğıt yığılmıştı.
Torbaların üzerine çıktım. Çok kıymetli vesikalar, defterler göze çarpıyordu…” Kadrini bilemediğimiz değerlerden Muallim Cevdet ilk duyduğunda inanamamıştır bu hoyratlığa. Gazeteleri ve resimleri görünce yıldırımla vurulmuşa döner ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. Ardından kalkıp gider Sultanahmet Meydanı’na. Manzarayı gözleriyle görür. Ve yarım saat sonra bir kucak dolusu belgeyle döner.
“Bunları beşer kuruşa çocukların elinden aldım, tarihî evrak bu hale getirilir mi?” der ve gözyaşları ıslatır bu defa belgeleri. Ardından Başvekil İsmet İnönü’ye mektup yazıp faciayı haber verir. 400’e yakın sandık ve balya dolusu belge, kilosu üç kuruştan Bulgaristan’a satılmıştır. Demek ki, Türkiye’nin en zengin arşivinin yarısı imha edilmiştir! Ve hiç sakınmadan öldürücü sorusunu sorar: “Biz vahşi miyiz?” Tarih yağması İşte Muallim Cevdet’in taşınırken yere düşen ve sokaktaki
çocuklar tarafından toplanan belgelerden her birine 5 kuruş ödeyerek satın aldığı belgelerden bazıları: 1. Viyana seferine dair parçalanmış yol masrafı defteri. 2. Uygurca metinlerin çözülmesi için hayati değerde bir anahtar. 3. Orhaniye zırhlısının mühimmat defteri. 4. Sırbistan’da ilk fethettiğimiz Niş Kalesi’ne ait kayıtlar. 5. Gazi Mihal evladının Plevne’deki vakfına ait bir kayıt. 6. 1700’lü yılların başına ait Hatice Sultan’ın mührünü taşıyan bir mutfak defteri ki, o dönemdeki yemeklerin nasıl yapıldığını vs. öğrenmek için birinci el kaynak. 7. Maliye memurlarının mühürleriyle vergi nişanlarını içeren bir defter. 8. Divan edebiyatının yıldızlarından Şeyh Galib’in evlatlarına verilen bir ferman ve daha neler neler.
O günlere ait bir gazete sayfası,Belgelerin satılmasını konu almış.