Auto-Created-3
29 Ocak 2022 ( 1279 izlenme )
Reklamlar

Cenevre tatili de, İngiliz ile balık yemeği de “özel hayat” öyle mi?

Abdullah Gül’den başlayalım..Seçim sonrasında, dakikasında tebrik etmişti Ekrem İmamoğlu’nu. Yok öyle, “Ben ameliyattan yeni çıktım, görüş açıklamam mümkün değil” numaraları..

Üstelik.. Senin ve kankan Fehmi Koru’nun tam da kimliklerinin oturduğu yıllarda bulunduğu İngiltere’nin, bugünkü büyükelçisi ile görüşmüş Ekrem İmamoğlu.

Kaçmak yok.. 16 milyon İstanbulluya yaptığınız, 84 milyonluk Türkiye’ye yaptığınız ihaneti açıklayacaksınız.

Ahmet Davutoğlu da, aynı soruların muhatabı..

Daha düne kadar İngiltere ilişkisini, CHP’lilerden sürekli duyduğumuz Ali Babacan da..

Söyleyin, “Nedir bu İngiliz muhipliğinizin sebebi?”

İlginçtir..

“Baskın, basanındır” utanmazlığı ile..

Şimdi Ekrem İmamoğlu, suçunu deşifre edenleri tehdit ediyor..

Balıkçıda, İngiliz Büyükelçisi ile yediği balık özel yemek imiş gibi..

“Orada çekilen fotoğraf” diye başlıyor söze..

“Kumpas var” diye bitiriyor..

Ne kumpası utanmaz adam?..

Sen belediyenin kar küreme araçlarını, gideceğin yemek için seferber edeceksin..

Yollarda araçlar 20 saat mahsur kalacak, ama bir tane kar küreme aracı o bölgelere yollanmayacak..

Tuzlama dersen, sıfır.. Sonra da, “Özel yemekte fotoğraf çeken” diye söze girip..

“Orada bir fotoğraf çekildi, korsan fotoğraf.. Bu işin içerisinde kumpas ve başka hususlar var, bu detaya girmiyorum. Siyasi tarafına hiç girmiyorum” diyeceksin..

Eğer lüks balıkçıdaki yemeğin “özel yemek” idiyse..

Niye belediyenin kar küreme araçlarını, trafiğin kilitlenen noktalarına yollamak yerine..

Sarıyer’e getirdin? Niye o araçları saatlerce o noktada beklettin?

Utanmadan bir de diyor ki.. “Restorana 25 gün önceden rezervasyon yapıldı!”

“Sülün Osman”lık zirve yapmış, adamda..

Restoranda rezervasyonu söylüyor da..

İngiliz Büyükelçisi ile görüşme randevusunun ne zaman bağlandığını söylemiyor..

Hani o balıkçıya gitsek.. Defterlerini incelesek.. Hemen iki günde bir, Ekrem İmamoğlu’nun birileri ile balık yediğini görsem, hiç şaşırmam..

Rezervasyon yaparken de, herhalde kalkıp, misafirlerin kimlik bilgilerini oraya yazdıracak değiller..

“19 Ocak’ta 12 kişilik masa..

22 Ocak’ta 10 kişilik masa..

24 Ocak’ta 15 kişilik masa..” diye gidiyordur, rezervasyonlar..

Pardon.. Bu işin kültürünü bilenler hatırlatacaklar:

“Ne masası? Kıytırık basın sözcüsü bile Cenevre’deki kayak merkezine tatile giden koskoca İBB Başkanı, balıkçıya gittiğinde masayı mı yoksa balıkçının tamamını mı kapattırır?”

Siz de haklısınız.. Sülün Osman, şimdi kekleyemediği İstanbullulara karşı aldatmalarını biraz da sürdürmek için..

“Galata Kulesi’nin kendisine ait olmadığını belgeleyenler”in peşine düşmüş..

Pardon.. Kendimi yazıya kaptırmışım..

Galata Kulesi’nin sahipliğini oynamak, Sülün Osman’ın 1960 versiyonunun marifeti idi..

2020 versiyonu ise..

“AKOM’daki çalışmaya bir saatliğine mola verdim” diyor.

“Balıkçıdaki fotoğrafı çekeni.. Balıkçıya giderken aracımın görüntülerini medyaya vereni.. Yakalarsam..” diye devam edecek de..

Hukukçuları uyarmış..

Şimdilik.. Ama hukukçularının da Ekrem’in Sülün’lüğünden başları dönmüş olmalı ki.

Bir yandan “Balıkçıya gidiş gizli değildi. Önceden biliniyordu” diyorlar.

Bir yandan da, önceden bilindiğini iddia ettikleri yemekli toplantının Kişisel Verileri Gizleme Kanunu çerçevesinde ifşa edilemeyeceği idddiasıyla yasal takip başlatıyorlar..

Ah ah.. Biz söyledik.. Sakalımız da vardı ama..

Dinlemediler..

“Bu adam Sülün Osman’ı aratır” dedik..

İstanbullular dinlemedi.. Abdullah Gül’ü dinlediler.. Ahmet Davutoğlu’nu, Ali Babacan’ı, Temel Karamollaoğlu’nu dinlediler..

Kemal Kılıçdaroğlu’nu saymıyorum.. O zaten, kendi adamına kefil olacak. Meral Akşener’i, Mithat Sancar’ı, Murat Karayılan’ı saymıyorum.. AK Parti’ye kaybettirmek için, karşısındaki en güçlü rakibe kefil olacaklar..

Oldular da.. Ama şimdi, bir ayak üstünde, 40 yalan söyleyen Ekrem ile karşı karşıyayız..

“Şeffaf yönetim” deyip..

Milletten gizli, İngiliz Büyükelçisi ile yediği yemeği hiç sormayacağım..

“25 gün önce rezervasyon yaptın ise, niye İstanbullulardan 25 gün o yemeği gizledin” demeyeceğim.

Ama hâlâ yalan söylediğini iddia edeceğim..

Çünkü “Lokantayı dün akşam erken kapattık” dedirtti, “normal saatinde kapandığı” ortaya çıktı..

İlk açıklama, “Yemek fotosu eksi tarihli” diye yapıldı..

Sonra “1 saat” dediği.. “3 saat” çıktı..

Şimdi “İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nden gittim” diyor ya..

MOBESE kameraları ile onun da yalan çıktığının ispatlanacağı günler yakındır..

Hatta.. “Yemekten hemen sonra, tekrar İBB Afet Koordinasyon Merkezi”ne gittiğinin de..

“İftira atıyorsun” diyorsa, Ekrem..

Kendi rızası ile.. Kendisine bağlı belediye binalarının kapılarındaki kamera kayıtlarını çıkartıp göstersin..

Ne demişler? Yalancının evi yanmış..

Kimse inanmamış! Ben de Sülün Osman’a.. 

Pardon.. Ekrem İmamoğlu’na inanmıyorum..

Yok öyle, “Bu hayati bir meseledir. Bu benim memleketimin, şahsımın, ailemiz, herkesin güvenliği meselesidir. Gırgır zamanı değil” sözleri ile, sanki mesai saati dışında, hiçbir olağanüstü durum yok iken bir akrabası ile yemek yemiş de, birileri de kendisini takip etmiş gibi hava oluşturup, “özel hayat” numaraları ile olaydan sıyrılmak.

Basın sözcüsü, “Özel hayat” dedi..

Şimdi kendisi de “Özel hayat” diyor..

Be utanmazlar.. Sizin özel hayatınız..

Mesainizin önüne geçecek idiyse..

Ne istediniz, bu İstanbullulardan?

Ali Karahasanoğlu/Yeniakit

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bakan Varank, Nevşin Mengü'yü yerin dibine soktu Sezai Temelli'den skandal S-400 yorumu! YSK kararı sonrası görüştüler! Saadet'in adayı çekilebilir Otobüs seyahatleri kısıtlanıyor