Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, Osmanlı'nın son dönemlerine damgasını vuran, Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını masa başında cetvelle belirleyen İngiliz casuslarından Gertrude Bell'in sır dolu hayatını araştırdı.Tarihçiyazar Veysel Sekmen'in kaleme aldığı 'Irak Sınırını Çizen Kadın Gertrude Bell' başlıklı makalede Osmanlı topraklarında yürütülen casusluk faaliyetleri anlatılıyor.
Yazıda, 20. asrın başlarında Osmanlı Devleti'nde bağımsızlık hareketleriyle beraber casusluk faaliyetlerinde de büyük artış olduğuna dikkat çekilerek İngiliz İstihbarat Örgütü adına çalışan Gertrude Margaret Lowthian Bell hakkında ilginç bilgiler veriliyor.
DİLLERİ LEHÇELERİYLE BİLİYORDU
Gertrude Bell, sanayici bir ailenin çocuğu olarak 14 Haziran 1868'de İngiltere'de dünyaya geldi. Oxford Üniversitesi'nde Modern Tarih, Coğrafya ve Arkeoloji eğitimi alan Bell, buradan birincilikle mezun oldu.1892'den 1914 yılına kadar Ortadoğu'ya; Türkiye, Mısır, Suriye, Irak, Filistin, İran gibi ülkelere birçok geziler düzenledi. Bell; Türkçe, Farsça ve Arapça'yla beraber Arabî lehçeleri de çok iyi biliyordu. Ona 'Irak'ın Taçsız Kraliçesi', 'Çöl Kraliçesi' ya da 'el-Hatun' gibi unvanlar verilmiş; Arap ders kitaplarında 'kahraman kadın' olarak okutulmuştu.
ANADOLU VE ORTADOĞU SEYAHATİ
1899 yılından başlayarak 1911 yılına kadar Anadolu'ya birçok defa gelen Bell, İstanbul başta olmak üzere Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'ya seyahatler yaptı. Diyarbakır gezilerini 'Amurath to Amurath' kitabında topladı. 31 Mart Hadisesi sırasında İstanbul'daydı. O tarihlerde çekmiş olduğu fotoğraflar hâlâ ehemmiyetini korumaktadır. Bell, 1899'da Kudüs'ü, daha sonra da Suriye'yi dolaşarak Cebelidüruz'a gitti. Burada Osmanlı tebaası Dürzîlerle görüştü. Daha sonra Antakya-İskenderun üzerinden 1905 yılında Anadolu'ya geçti. Seyahat ederken yanından ayırmadığı ve bölgeyi iyi bilen yardımcısı Ermeni Fettuh vardı. Ermeni isyanlarının Bell gittikten sonra çıkması dikkate değer.
Bell, Osmanlı Devleti'nin durumunu yakından inceleyip bilgiler topluyor, Osmanlı halkının etnik kökenleri ve mezheplerinin raporlarını hazırlıyordu. Hangi aşiretlerin devletin yanında yer aldığı ve hangilerinin isyana meyilli olduğuna dair dosyalar derledi. Suriye'de Dürzîlerle Osmanlı'ya karşı işbirliği yaparak onları isyana teşvik etti. Musul-Kerkük-Erbil ve Süleymaniye bölgesindeki aşiretleri dolaştı, bölgenin haritalarını çizdi. Gezilerini İngiltere'nin himayesi ve desteğiyle yapan Gertrude Bell'in asıl amacı bölgedeki Arap kabilelerinin durumunu öğrenmek ve onları Osmanlı'ya karşı isyana kışkırtmaktı.
HEDEF MUSUL PETROLLERİYDİ
İngiliz ordularının Arap Yarımadası'nda yaptıkları muharebelerin hedefi, dünyanın sayılı petrol sahaları ve rezervlerine sahip Musul yani Irak topraklarıydı. Onlara göre Musul petrol sahaları elzemdi. Bundan dolayı en mahir casuslarını Osmanlı ordusunun çökertilmesi için seferber etmişlerdi. Irak ve Hicaz petrollerini İngiltere'ye kazandırmak için bu topraklara gelen Gertrude Bell, bölgedeki zengin petrol yataklarının yerlerini tespit edip raporlar hazırlayarak ülkesine gönderiyordu.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA ARAPLAR ARASINDAKİ FAALİYETLERİ
Gertrude Bell, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz İstihbarat Teşkilatı'nın Arap Bürosu'nun merkezi Kahire şubesinde çalıştı. Burada Arapların Osmanlılara karşı başlattıkları isyanı büyütmekle vazifelendirildi. Arapların arasına girerek onları İngiliz politikaları çerçevesinde yönlendirdi. Bölgeyi o kadar iyi tanıyordu ki, çizdiği haritalar ve merkeze gönderdiği istihbarat bilgileri, İngilizlerin Irak'ı işgal etmesine büyük fayda sağladı. Osmanlı ordusu Kutü'l-Amâre'de İngiliz birliklerini yenilgiye uğrattığında, cepheye giderek Osmanlı'ya karşı savaştı. 1917'de Bağdat İngilizlerin eline geçince, İngiliz istihbaratının Ortadoğu sorumlusu oldu.
Arap aşiretlerinin isyanında bir başka casusu; 'manevi oğlum' dediği Lawrence'ı kullandı. Lawrence de bazı Bedevî Arapları Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklandırarak, bölgeyi İngiltere sömürgesi haline getirebilmek için çalıştı. Arapların davasını içtenlikle benimsemiş gibi görünerek, kendini bu çevrede kabul ettirdi. Arapların Osmanlı'ya isyan etmesinden sonra Bedevileri teşkilatlandırıp, silahlı bir ordu haline getirdi. Bedeviler Lawrence'ın komutasında Harem-i Şerif'i bastılar. Lawrence, Arapların Osmanlı'dan ayrılmasında önemli bir rol oynamıştı.
TÜRKİYE-IRAK SINIRINI ÇİZDİ KRALI SEÇTİRDİ
Savaş sona erdiğinde, Bell'in İngiltere için önemi daha da artmıştı. 1918'de Kahire'den Irak'a geldi. O artık İngiliz Yüksek Komisyonu'nun Ortadoğu Sekreteri idi. Yeni Irak'ın sınırlarının çizilmesinde en büyük söz sahibi oydu. Yaptığı Irak planı Kahire Konferansı'na damgasını vurdu. Günlerce Ortadoğu haritası üzerinde çalışan Gertrude Bell, Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını masa başında cetvelle tek tek belirledi. İnşa ettiği yeni Irak için kukla kral olarak Mekke şerifinin oğlu Faysal'ı seçtirdi. İngilizler için Basra petrollerinin korunması ve Hindistan ticaret yolunun güvenlik altında tutulması önemliydi. Bu yüzden Irak sınırları çizilirken Basra, Bağdat ve Musul Irak'ta kalmalıydı. Bell, Lozan Antlaşması'nda Türkiye ile İngiltere arasında çözüme kavuşturulamayan Musul Meselesi'ni, yaptığı siyasi hamlelerle İngiltere lehine sonuçlandırdı. Türkiye'nin Musul'u kaybetmesine sebep oldu. Bugünkü Türkiye-Irak sınırı Bell'in eseridir.
Gertrude Bell daha sonra yaptığı ve kayıtlara geçen itirafında şöyle diyordu: "Biz çok rahattık, halkın bize güveni tamdı. Bizi seviyorlardı. Zaman zaman arkeolojik çalışmalar da yapıyorduk. Ama daha çok diğer konularda rapor tutuyorduk. Bölge halkına başka medeniyetlerin izlerinin olduğunu söylemeye çalışıyorduk. Ya da burası sizden bir parça, sizin aslınız bu diye ikna etmek için gayret gösteriyorduk. Çoğu zaman da başarılı oluyorduk." Savaş sonrası İngiltere'ye dönmeyen Bell, Bağdat'ta yaşadı. Burada Bağdat Müzesi'ni kurdu. 1926 yılına geldiğinde bunalıma girerek 58 yaşında intihar etti. Geride 9 kitap, 16 günlük, 7 bin fotoğraf ve 1.600 mektup bırakan Gertrude Bell, bir de Anadolu'da ve Ortadoğu'da hâlâ süregelen etnik problemler ile kan, gözyaşı ve zulüm bıraktı.