CHP sözcüsü Engin Altay, YSK üyelerine tehdidi savurdu:
“AK Parti’nin itirazını kabul ederseniz, Kızılay’da yürüyemezsiniz.”
Daha da ileri gitti.
“Yüzünüze tükürürler..”
Karar çıktıktan sonra..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iptal yönünde oy kullanan 7 üyeye, demediğini bırakmadı..
Daha öte hakaretleri, küfürleri, tehditleri, kendisinin konuşmasından açıp okuyabilirsiniz..
En hafifini tekrarlayayım..
“Tarafsız değiller.”
O sert açıklamalardan sonra..
YSK’da iptalin reddi yönünde oy kullanan 4 üye ise kahramanlaştırıldılar..
Kimdi o üyeler?
Birisi YARSAV mensubu..
Yunus Aykın.
Hem de ilk 200 üyesinden birisi..
YARSAV’ı biliyorsunuz..
Hakim ve savcılar arasında, sol görüşlülerin kurduğu dernek..
“Başörtü yasağının sürmesini isteyen bir dernek” dersem..
Kafa yapılarını anlamış olursunuz..
Bir diğer üye, Kemal Kılıçdaroğlu’nun zaten yakından tanıdığı birisi..
Kürşat Hamurcu.
2011 yılında Kemal bey, Akit gazetesini şikayet ettiğinde..
Sorumlu müdürümüzün ifadesini bile almadan, Kemal beyin istediği cezayı veren bir hakim.. (Temyiz etmemiz üzerine, Yargıtay, ‘Bu ne? Böyle karar mı olur’ dercesine.. Kararı bozdu, yolladı!)
Bu üye için de, daha fazlasını söylemeye gerek yok..
Muhalif kalan üçüncü isim, aynı zamanda YSK’nın Başkanı Sadi Güven..
Tehditle mi kanaatini değiştirdi, yoksa işin içinde başka şeyler mi var, tahmini zor..
Sadece şunu hatırlatmakla yetineyim..
2017’deki referandumda “mühürsüz oylarla ilgili verilen karar” sebebi ile, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine “Nohut akıllı” demişti..
Sadi bey mahkemeye gitti..
Hakim ne demek istedi bilmiyorum, “davanın reddi”ne karar verdi..
Ve gelelim..
Dördüncü kahramana!..
Sosyal medyada da..
Öve öve bitirilemeyen..
“Çocuklarına en büyük mirası bıraktı” denilen..
“YSK’da onurunun çalınmasına izin vermedi” denilen..
“Büyük hukukçu” olarak takdim edilen Cengiz Topaktaş’a..
Cengiz bey de, “İstanbul seçiminin yenilenmesine gerek yok” diyenlerden..
“Kimdir, önceki kararlarda hangi görüşleri serdetmiş” diye merak ettim, araştırdım..
Gördüm ki..
Cengiz bey, CHP kafası tarafından ilk defa kahraman ilan edilmemiş..
2017 referandumunda da, CHP’nin talebinin kabul edilip, oylamanın iptali gerektiğine karar vermiş..
Sosyal ilişkilerde bilirsiniz..
Hepimizin genel bir tavrı vardır..
Mesela ben, çok net “evet” denilmeyecek her talebe, ilk tepkim “Hayır”dır..
“Hayır” cevabı, bana daha risksiz, tehlikesiz gelir..
Ama kimileri de vardır..
İlk cevapları, cesurca “evet”tir..
Okulda hocalarımız vardır..
Notları kıttır. Öğrencilerin bilgilerini yeterli görmez..
Kimisi de, bol kepçeden not dağıtır..
Bunlar insanların hayata genel olarak bakış açıları ile yakından ilgili tepkiler..
Bu açıdan Cengiz Topaktaş’a baktığınızda..
11 kişilik YSK’da, tek başına, CHP’nin itirazının kabulü yönünde oy kullandığını görünce..
Anlıyoruz ki, Cengiz beyin olaylara yaklaşımı, “Milyonlarca liralık masrafa da sebeb olsa.. Arada 1,5 milyon gibi çok büyük bir fark da olsa.. Kanun kanundur kardeşim. Kanunun kestiği parmak acımaz.. Biz kanunları uygulamakla yükümlüyüz, kuralları hiçbir şekilde, milim esnetemeyiz” yönünde.
Şekilci mi şekilci..
Kuralcı mı kuralcı bir üye...
Ben böyle yorumluyorum ama.
Kendi sözlerinden de delilimi sunayım..
CHP tarafından yapılan, “Cumhurbaşkanlığı sisteminin halkın oyuna sunulması referandumunun iptali” talebinde, bakın Cengiz bey ne gerekçeler üretmiş:
Kendi kelimeleri ile birebir aktarayım:
“298 sayılı yasanın 98 ve 101. maddelerindeki kuralların harfiyen uygulanması gereklidir.”
Siz de bana katıldınız mı?
“Kuralcı, şekilci bir hukukçu ile karşı karşıyayız” dediniz, değil mi?
“Ufacık bir yorumla, kanunun lafzından ayrılmamız mümkün değil, kanundaki ifadeleri esnetemem.. Harfiyyen uygulayacağız” denildiğine şahit oldunuz” değil mi?
Evet.
Peki..
Bu kadar kuralcı.. Bu kadar şekilci bir hukukçu..
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimlerinin iptali talebindeki, binlerce sandıkta, kanunun açık hükmüne aykırı olarak, kamu görevlisi yerine özel şirketlerde çalışan işçilerin başkan yapıldığı hatırlatmasına ne dedi?
“Kanunu boşverin.. Seçim yapılmış bitmiş.. Talebin reddine. Sandık başkanlarının kamu görevlilerinden seçilmesi yönünde kanunda açık düzenleme var ise de.. Çok önemli değil.. Kamu görevlisinin yerine, işsiz isimlerin sandık başkanı yapılması bile geçerlidir” dedi..
Savrulmayı görüyor musunuz?
Hukuk mantığındaki “gelgit”in boyutunu görüyor musunuz?
YSK’daki diğer hukukçular, 2017 yılındaki “mühürsüz oylar”da, kanundaki düzenlemenin amaca dayalı yorumlanması görüşünde idiler..
“Seçmenin iradesinin gerçekleşip, gerçekleşmediğine bakmak gerektiği” kanaatinde idiler.
Yani..
“Hoşgörülü olalım.. Kanun dediğimiz de, sonuçta insanlar için” diyerek, “mühürsüz oyların iptali”nin gereksiz olduğunu belirterek, kanundaki hükümlerin tabu gibi görülemeyeceğini söylediler..
Onlar bile..
Bugün geldiğimiz noktada, İstanbul seçimi için, “Bu kadar da olmaz ama. Tamam, kanunları amaca yönelik yorumlayalım ama. Binlerce sandık başkanının da, işsizlerden seçilmesinin neresini makul göreceğiz” demişler..
İsyan etmişler..
“Seçimin iptaline” demişler..
Ama.
Cengiz bey nasıl bir hukuk mantığına sahip ise..
Türkiye genelinde yapılan bir referandumu iptal ettirecek kadar cesur ve şekilci iken..
İstanbul seçimlerinde, “Boşveeer.. Kanuna harfiyyen uymak gerekmez.. Birazcık da esnetmek gerekir” kanaati ile.. Seçimlerin yenilenmesini reddetmiş..
İşte CHP’nin kahramanları, hukukta böyle zikzak yapan isimler..
Bir gün “kanunu harfiyyen uygulayalım” diyen..
Ertesi günü..
“Boşveer ya. Kanun dediğin ne ki?” diyen hukukçular..
Şimdi söyler misiniz..
Hukuku, siyasete kim alet ediyormuş?
“Seçim yenilensin” diyen üyeler mi?
“Seçimler yenilenmesin” diyen üyeler mi?
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit