Terör koridoru planı sona ermedi. İran sınırından Hatay’a, İskenderun Körfezi’ne, Doğu Akdeniz’e çizilen harita masadan çekilmedi.PKK üzerinden, DEAŞ üzerinden perdelenen, Türkiye ile Arapİslam coğrafyasını birbirinden tamamen koparmayı amaçlayan hesap geri çekilmedi.Türkiye, Fırat Kalkanı ile 15 Temmuz çokuluslu saldırısına son derece akıllıca bir cevap verdi.
Afrin operasyonuyla planın Batı kapısını kapattı. İdlib’e yerleşerek daha güneye doğru bir set oluşturdu. Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarıyla Doğu Kapısı’nı kapattı.
Barış Pınarı Harekatı ile koridor haritasının en kritik yerlerine müdahil oldu. Sonra uluslararası çözüm önerilerine bir alan açtı, fırsat verdi. Rusya ile ortak devriye meselesi bundan sadece biridir.
Son günlerde İdlib’de olanlara bakıyoruz, El Bab’a yönelik saldırılara bakıyoruz, Rusya ve İran’ın İdlib’e yönelik ağır saldırılarına bakıyoruz.. Türkiye’nin önceliklerini, hassasiyetlerini hafife almış görünüyorlar.
ABD VE RUSYA’DAN AYNI TAKTİK: TÜRKİYE’Yİ OYALA, ZAMAN KAZAN! YENİ MÜDAHALE ZAMANI GELDİ.
Muhtemelen “Türkiye’yi şimdilik sakinleştirelim, sonra nasıl olsa razı ederiz” diye düşündüler. ABD’nin PKK ile ortaklıklarının, hazırlıklarının oturmasına zaman kazandırmaya yönelik manevralarının aynısını Rusya deniyor şimdi. Terör koridoruna müdahaleyi durduralım, Türkiye’yi durduralım, zaman kazanalım planı uyguluyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; Cezayir/Gambia/Senegal dönüşünde uçakta sorularımıza cevap verirken; “Rusya Astana’ya da Soçi’ye de uymuyor” mealindeki sözü, hemen arkasından, “öyleyse biz de yapmamız gerekeni yaparız” mealindeki cümleleri Türkiye’yi yeniden operasyonel alanı önceleyeceğinin işaretlerini verdi.
DİKKAT! BOĞAZLAR’I VE MARMARA’YI TARTIŞMAYA AÇACAKLAR!
Türkiye, terör koridorunun devamının ne olduğunu biliyordu ve gördü de. TürkiyeSuriye sınırına müdahalelerden hemen sonra Doğu Akdeniz patladı. Çevreleme Doğu Akdeniz’e, denize taşındı. Ege’ye, Ege adalarına yöneldi.
Hatay’dan Girit’e, Ege Adalarına kadar bir çevreleme koalisyonu oluşmaya başladı. Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya zaten ABD üslerine dönüşmüştü.
Adalar silahlandırılıyor, füze üsleri kuruluyor, Akdeniz ve Ege’de tamamı Türkiye’yi dışarıda bırakan askeri/güvenlik ortaklıkları inşa ediliyordu. Bir süre sonra Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğaz’ı da aynı şekilde çokuluslu tartışmalara çekilecekti.
FIRAT KALKANI NE İSE LİBYA’YA DESTEK ODUR.
Artık bu açıktı. Türkiye’ye karşı 21. yüzyılın en büyük çevreleme harekatı yürütülüyordu çünkü. Bu, önceden Türkiye’yi küçültmeye ayarlıydı. Şimdi ise “durdurmaya” ayarlı.
Bugünlerde Türkiye Libya’ya yoğunlaştı. Akdeniz’in ortasında, küresel bir garnizon inşa ediliyor, terör örgütleri ve baronları üzerinden bir müdahale alanı inşa ediliyor, bu müdahalenin ilk hedefi Türkiye olacak.
Çünkü coğrafyanın paylaşılmasının, yeni haritalar uygulanmasının önündeki tek engel Türkiye. Libya’ya verilen destek Türkiye için bir savunma hattı inşasıdır. Fırat Kalkanı ne ise Libya’ya destek odur.
TÜRKİYE’YE KARŞI SUUDİRAN AYNI FOTOĞRAFTA NASIL YER ALDI?
İşte tam bu sırada İdlib’de saldırılar yoğunlaştırıldı. Libya’ya verilen desteğin bedeli Akdeniz’in Doğu kıyısında ödetiliyordu. Türkiye buradan sıkıştırılıyordu. Ne gariptir İdlib’i vuranlar Ruslar ve İran’dı. Libya’da karşımıza dikilen S. Arabistan, Mısır ve BAE idi.
Peki BAE ve S. Arabistan ile İran’ı aynı senaryoda aynı paydada buluşturan neydi? Hani bütün bölgede İranSuudi Arabistan çatışması vardı? Nasıl oluyor da, ikisi de Türkiye’ye sıkıştırmak için aynı oyunun içinde olabiliyordu?
BU TABLOYU ANLAMADAN HİÇBİR ŞEYİ ANLAMAYIZ.
İşe gerçek, bütün bölgede olanlar, Türkiye’nin yürüttüğü mücadelenin boyutu burada ortaya çıkıyor.Suriye savaşı dünya savaşıydı ve bugünkü senaryolar için çıkartılmıştı.
“Terör koridoru” terörle alakalı değildi ve bölgenin gelecek haritalarıyla alakalıydı.
Terör koridoru ile Doğu Akdeniz’deki güç savaşları, Akdeniz enerji kaynakları üzerindeki ortaklık girişimleriyle Ege adalarının silahlandırılması, Libya’nın felakete sürüklenmesiyle Türkiye’nin hem karadan (güney) hem denizden çevrelenmesi tek bir planlamaydı.
Siz buna; “içeride kurulan cephe”yi de katın…
SURİYE’NİN KUZEYİNE YENİ MÜDAHALE ŞART.
Yüz yıl sonra bir kez daha çok büyük bir çevreleme ile karşı karşıyayız. Ama bu sefer çöküş değil, yükseliş dönemindeyiz. Dolayısıyla “çevreleme”yi planlayanlar Türkiye’yi küçültemeyeceğini öğrendi. Şimdi durdurmaya çalışıyorlar.
Ülkemizin olağanüstü savunma yatırımları kritiktir ve asla geri adım atılmamalıdır.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyine müdahalelerine devam etmelidir, o bölgede hiçbir pazarlık istediğimiz sonucu vermeyecektir. Öyleyse bölgeye yeni müdahaleler için asla gecikme olmamalı, tereddüt yaşanmamalı. Geri adım, çekilme intihardır. O zaman bütün Akdeniz Türkiye’ye kapanacaktır.
“Zor oyunu bozar” dönemindeyiz. “Elini nereye kadar uzatabiliyorsan o kadar güçlüsün” dönemindeyiz. Libya’ya giderken güneyimizde köşeye sıkışmamak için terör koridoru bölgesindeki eksik müdahaleler için harekete geçilmeli.
İdlib’de de, Libya’da da, Doğu Akdeniz ve Ege’de de aynı mücadeleyi veriyoruz. Bir tanesi eksik olursa, bir tanesinden geri adım atarsak ya da vazgeçersek bütün cephelerde gerileriz.
SIRA BOĞAZLAR’A GELİYOR DİKKAT!
İran sınırından Akdeniz’e, Doğu Akdeniz’den Ege’ye uzanan bir savunma hattı.
Şunu burada ilan edeyim: Akdeniz merkezli güç hesaplaşmasında okumalarım doğruysa (ki bugüne kadar hep doğru oldu) çok çok yakın bir gelecekte Boğazlar ve Marmara ateşli bir çokuluslu tartışmanın merkezine çekilecek.
Bunu da buraya not edeyim.
Türkiye’nin şu anki yolunda gitme dışında hiçbir seçeneği yok.
Daha hızlı, daha kararlı, daha güçlü…
İbrahim Karagül/Yenisafak4 Şubat2020