TEKRARLANAN İSTANBUL seçiminden sonra pek çok analize bakıyorum.
Pek çoğunu da dinliyorum.
Herkes kendince bir bakış açısı geliştirip sonucu tahlil ediyor.
Uzun süre iktidarda kalan bir partiyi eleştirmek ne gazeteciler ne siyasetçiler için zor olur. Hele amaç sevapları görmezden gelip günahları yazmaksa...
Türkiye'de durum biraz böyle. AK PARTİ 2002'den bu yana çok önemli işlere imza attı. Ülke zenginleşti.
Pek çok eser meydana getirildi.
Kimse bunu inkar edemez.
Elbette yapamadıkları vardı. Kim kusursuzdu ki! Siyaset böyle bir şeydi! Hele Türkiye gibi dengelerin akşamdan sabaha değiştiği bir yerde...
AK PARTİ yola çıkarken ülkedeki hemen hemen bütün eğilimleri bağrında taşıyordu. Özal buna "4 EĞİLİM" diyordu. Bu bileşke Türkiye'ye çok şey kattı.
İçerdeki tansiyon hiç düşmese de dosyalar bir türlü kapanmasa da gerilim tavan yapsa da AK PARTİ yoluna devam etti. Elbette bunda UCUZ DOLAR'ın büyük katkısı vardı. Ekonomistler bu dönemi "5 DOLAR 1 DOLAR" fiyatındaydı diye açıklıyor. Şimdi ise aynı isimler "1 DOLAR 5 DOLAR DEĞERİNDE" yorumu yapmakta. Trump'ın BAŞKAN olduktan sonra yani BEYAZ SARAY'a geldikten sonra ABD'ye dönen para resmi rakamlara göre 1.9 trilyon DOLAR... Bu bile dünya üzerindeki türbülansı anlatmaya yeter sanırım...
AK PARTİ operasyonlardan, saldırılardan sonra haklı olarak hem makas değiştirdi hem yola çıktığı arkadaşlarından bazılarını durakta bıraktı. Bu ayırım zamanla AK PARTİ içindeki simalarına değişmesine yol açtı. Bu da doğaldı. Hem belediyeler hem iktidar aynı merkezdeydi. Taşınması kolay bir sorumluluk değildi.
Başkan Erdoğan bütün gerilimlere rağmen kendisi 2002'de YÜZDE 34 ile gelmesine rağmen zor olanı istedi ve BAŞKANLIK sistemini getirdi. BAŞKANLIK sistemi dışında her zaman iktidarda ya da iktidar ortağı olacakken rotanın değişmesi gerektiğine karar verdi. Bunu kolay kolay kimse yapmazdı. Ama Erdoğan yaptı.
İŞTE BU NOKTADAN SONRA PARTİLERİN eskiden olduğu gibi bir önemi kalmadı. Mecburen İTTİFAKLAR YARIŞACAKTI!
ADAYLAR, ÇATI ADAYLARI ÇIKACAKTI... Gelen sistemin doğasına uygun olan buydu. AK Parti ile yola çıkan ve sonra çeşitli nedenlerden yolları ayıranlar bu sistemle birlikte farklı kulvara geçtiler. Artık ne AK PARTİ eski AK PARTİ'ydi ne de CHP...
AK PARTİ eleyerek, CHP ise değişerek gidiyordu! Deniz Bey'in kasetle koltuktan inmesinden sonra partinin kimyası tamamen değişmişti. Zaten istenen buydu!
Garip bir tesadüf vardı!
AK PARTİ ülkede sistemi değiştiriyor, Türkiye'nin de bölgedeki önemi giderek artıyordu.
DOĞU AKDENİZ, KIBRIS, AVRASYA DENKLEMİ, ÇİN İLE YAKINLAŞMA gibi başlıklar ABD'yi çok ama çok rahatsız ediyordu.
Ankara, AVRASYA ekseninde yer arayıp bulunca tansiyon fırlıyordu! Menderes de Demirel de BATI'nın iki yüzlülüğünü görünce RUSYA kartını oynamış ama kaybetmişlerdi. Erdoğan bunu biliyordu. Ancak geri adım atmayacaktı. Atmadı da! Hiç hem de. Ve bütün saldırılar böyle püskürtüldü. Erdoğan'ın dirayeti ve kararlılığı DEVLETE filiz verdi.
Ancak AK PARTİ ile yürüyen ya da yolları kesişen çok isim bu eksende değildi.
İçlerinde elbette Rusya ile Çin ile yakınlaşmayı savunan isimler vardı. Ancak Erdoğan'ın yolundan gitmek istemiyorlardı...
Daha da ileri gidenler vardı!
Ortada görünmeseler de "NASILSA BAŞKANLIK GELDİ! GETİRİLDİ! ARTIK ERDOĞAN'A İHTİYAÇ KALMADI" diye fısıltılarla konuşuyorlardı... İşte bu fısıltılarla konuşanlara dikkat edilmeliydi...
Kimse sonsuza kadar iktidarda kalamazdı. Bu ayrı! Söylemek istediğim başka! Bu görüş oyun kurucular arasında kabul gördü.
Ve bu nedenle EKONOMİK OLARAK BİR RAHATLAMA İMKANI VERİLMEMESİ İÇİN KENDİ ARALARINDA GİZLİCE ANLAŞTILAR...
Aslında isimleri saymak, sıralamak isterim. Ancak bunun kimseye bir faydası olmaz... Ben arka planda gördüğümü aktarmak istiyorum.
PARA ile finansal durgunluk ile her iktidarın yapacağı kusurlar büyütüldü ve insanların gözüne sokuldu adeta! Bu İSTANBUL'da kaybı getirdi. İmamoğlu elbette taze bir isimdi. Büyük de başarı elde etti. Ancak olay AK PARTİ'nin İSTANBUL'u kaybetmesinin çok ötesindeydi. Ankara ve İstanbul'daki bazı odaklar ERDOĞAN'sız bir TÜRKİYE istemekte. Bu nedenle PARA MUSLUKLARINI ASLA VE KAT'A GEVŞETMEYİ DÜŞÜNMÜYORLAR...
İstanbul seçiminden sonra parlayan İmamoğlu'nun önünü açmak için ortak hareket edecekler gibi... İmamoğlu'nu eleştiriyor değilim. Sadece arka planı aktarıyorum. İstanbul kazanılmışken Erdoğan kaybetmişken sizce birkaç yıl daha beklerler mi? Hiçbir akıllı siyasi hareket beklemez!
Zamanın ruhuna uygun hareket ederler. Edeceklerdir de. Yeni parti kurulur mu? Yeni isimler sahne alır mı? Çatırdama sesleri duyulur mu? BİLEMEM... Ama ortaya kimse çıkmasa da çıkması muhtemel bütün isimler BİR ÇATI ADAYININ ARKASINDA YER ALACAKTIR. O ÇATI ADAY şimdilik İmamoğlu gibi durmakta... BAŞKANLIK ile birlikte birbirine benzemeyen eğilimler bir araya gelecekti.
İSTANBUL seçimlerinde geldi!
Kendi aralarında ÇATIŞMA başlamadan yeni bir hamle yapmak isteyeceklerdir! Özellikle AK PARTİ'nin yani ERDOĞAN'ın ekonomik durgunluğu atlatmadan geleceklerdir. Kemal Bey önceki gün "REFERANDUM" dedi bile... İstanbul seçimi bir son değil başlangıç. Türkiye'deki iktidar kavgası tırmanarak devam edecektir... Türkiye tarihi bir karar ile AVRASYA EKSENİNDE yer alacağını açıklarken ABDİNGİLTERE hattı buna sessiz kalmak istemeyecektir. İşte bu hatta çok önemli siyasi ve ekonomik figürler yer almaktadır! İşin içinde PARA ile gelme felsefesi var!
Erdoğan şimdiye kadar olan bütün saldırıları püskürtü! Milleti yanına alarak bunu başardı. Ancak şimdi gelenler milleti cebinden yakalayıp hamle yapmakta. Bu en zor oyundur! İçinden çıkılabilir mi?
Elbette! Erdoğan gibi bir lider bunu yapabilir! Belki de sadece Erdoğan yapar... Ancak yine de Erdoğan'ın en zor mücadelesinin bu olduğu bir gerçek... İstanbul merkezli tansiyon hiç bitmeyecektir. Bir sebep bulunup kaşınacaktır. Erdoğan'ın elini uzattığı AVRASYA ekseni ANKARA'dan uzak kalıncaya kadar gelmek isteyenler olacaktır.
Bunu hem ANKARA'da hem İSTANBUL'da göreceğiz...
Erdoğan DİKTATÖR'dü! Değil mi! Böyle yazmıyorlar mıydı! Ne oldu peki. İmamoğlu gelip seçimi kazandı. Nerede dün yazılanlar!
Yapılan bazı dominant hatalar nedense ERDOĞAN'a fatura ediliyor! Sistemli bir şekilde! Hiç kusuru yokken hem de... Böyle bir kamyon örnek var. Karşıdakiler yüksek bir koordinasyon içinde geliyorlar. Adım adım, sessiz sessiz... AK PARTİ bunları görmediği ve duymadığı sürece işi zor! Çok ZOR! Öncelikle partide çok hassas bir RADAR sistemi kurulmalı...
Kolay değil ama kurulmalı.
Buradan başlanmalı....
Ergün Diler/Takvim Gazetesi