Ana Sayfa
12 Kasım 2017 ( 2637 izlenme )
Reklamlar

Hübel, Lat, Menat ve Uzza’nın (putların) geçmişi

Yeryüzü İslam ile tanışmadan önce özellikle Arap yarımadası putların yaygın olduğu bir bölgeydi. Hübel, Lat, Menat ve Uzza adlı putlara büyük saygı duyuluyordu. Peki bunların isimleri nereden geliyor?

Hz. Adem’den itibaren insanlar, yaradılış gereği sürekli bir ilah arayışının içerisinde olmuş. Semavi dinlerin nüzul ettiği Ortadoğu bölgesi de bu arayışın en fazla yaşandığı coğrafya.

Bazı kavimler kalplerindeki bu ilah anlayışını somut olarak ortaya çıkarmanın kolay yolunu bulmuş, kendilerine taş veya benzeri maddelerden putlar yapmışlardı. Kimileri bunlara ilahlık atfederken kimileri de Allah’a ulaşmanın en kısa yolu nazarıyla baktı.

Yeryüzü İslam diniyle şereflenmeden evvel Arap Yarımadası, putların yaygın olarak görüldüğü bir bölgeydi. Araplar, özellikle Hübel, Lat, Menat ve Uzza adlı putlara çok saygı duyuyordu. Bu putların isimleri tarih boyunca hep merak konusu olmuş, akademisyenler yıllarca konuyla ilgili birçok çalışma yapmıştı.

BEREKET TANRIÇASI MI?

İslam öncesi Cahiliye Dönemi’nin sembol putlarından olan Hübel, Arapların kutsallık atfettikleri 360 putun içinde en büyüğüydü. Hübel sözcüğünün İbranice Ha ve Ba’l kelimelerinden türeyip ‘rab, tanrı’ gibi bir anlama sahip olduğunu öne sürenlerin yanında Anadolu tanrıçası olarak bilinen Kybele isminin zaman içerisinde Hübel şeklini aldığı görüşünü savunan filologlar da var.
İlginçtir, kırmızı akikten insan şeklindeki bu put, Mekkeli müşrikler tarafından yapılmamış. Nereden geldiği konusu tam bir muamma. Bir zamanlar Kabe’nin içerisinde bulunan Hübel’in üzerinde “Evet, hayır, diyet, sizden, bizden, başkasından, nesebi belli değil” gibi ifadeler içeren fal okları bulunuyordu. Bu put müşriklerin falına bakıyordu. Mekke’nin fethinden sonra ortadan kaldırıldı.

LAT BEYAZ BİR TAŞTI

Lat, Hicaz bölgesinde saygı duyulan diğer putlardan biriydi. Lat kelimesinin birçok etimolojik açıklaması var. Bu açıklamalardan en tutarlısı; sözcüğün, tanrıça anlamına gelen “elilahe” kelimesindeki he harfinin çıkartılarak yerine dişilik anlamı katan ta harfinin getirilmesi fikri. Lat, öyle gösterişli olmayan alelade beyaz bir taştı.

Müşrikler bu taş için kurbanlar kesiyor, hediyeler sunuyor etrafında kadın erkek tavaf ediyordu. Mekke’nin fethinden sonra yıkılmış, sunağında bulunan altın ve gümüş mücevherler İslam Devleti için kullanılmıştı.

İslam öncesi dönemde Mekke şehrinin üç baş tanrıçasından biri de Uzza adlı puttu. Dil bilimciler Uzza kelimesinin tanrının aziz sıfatının müennesi (azize) olduğunu ileri sürüyor. Petra’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan tapınakta Uzza ismine rastlanması, Hicazın bu önemli putlarının Hellenistik döneme ait tanrıçaların bu coğrafyadaki yansıması olasılığını kuvvetlendirmiştir. Cahiliye devrinde Kureyşliler, Uzzayı sık sık ziyaret eder, hediyeler getirir ve kurbanlar adayarak dua ederdi. Bu put Mekke’nin fethinden sonra Halid b. Velid tarafından yok edildi. Ancak peygamber efendimizin “Lat ve Uzza’ya tapınılıncaya kadar kıyamet kopmayacak” hadisinin Müslümanlar tarafından üzerinde düşünülmesi gereken bir işaret olduğu kesin.

HİCAZ’IN SON PUTU SİYAH MENAT

Araplar için Lat ve Uzza ile birlikte, Menat adlı putta, tanrının kızlarından biri olarak kabul ediliyordu. Mekke ile Medine arasında Müşellel adı verilen bir bölgede bulunan Menat, siyah bir kaya idi. Ayrıca burada Menat’a ait bir ev, hediyelerin konulması için ayrılmış bir oda ve bu evde görevli bir de bekçi bulunuyordu.

Menat kelimesinin Sami dilinde “ölüm, kader, talih” anlamlarına geldiği biliniyor. Ayrıca Grek kültüründeki kader tanrısı Tukhai ve Fortunae ile de aynı anlamda. Önceleri Safa ve Merve tepelerinin arasında bulunan Menat adına yağmur yağdırması için kurbanlar kesip hediyeler sunan cahiliye dönemi Arapları, Müslüman olduktan sonra hac vazifesinin nişanelerinden biri olan Sa’y yapma konusunda şüpheye düşmüştü (Sa’y, Kabe’nin doğu tarafında bulunan Safa ve Merve adlı iki tepe arasında, Safa’dan başlanıp Merve’de tamamlanmak üzere yedi defa gidip gelmeyi ifade eden vacip ibadetlerdendir).

Müslümanların içinin rahatlaması için Cenabı Allah “Muhakkak ki Safa ve Merve, Allah’ın şiarlarındandır” ayetini (Bakara Suresi 158. Ayet) lütfetmiştir . Peygamber efendimiz, Menat’ı yıkmak için Hz. Ali’yi görevlendirmiş ve böylece Hicaz’ın son büyük puttan da temizlenmesini sağlamıştı.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

YENİ MÜFREDAT,FATİH PORTAKAL'I ÇOK RAHATSIZ ETMİŞ...HAZIRLAYANLARIN ELLERİNE SAĞLIK.. GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞTÜ CHP'LİLERİN HERYERDEN KALDIRTDIĞI VİDEO YENİ SERVİS EDİLDİ SİLİNMEDEN PAYLAŞ ABD’nin içler acısı hali… Hemşire ağlayarak itiraf etti Çanakkale geçildi- üzgünüm