Süleymaniye’de okunan ilk Türkçe hutbeyi, Atatürk’ün direktifiyle nasıl okuduğunu, ses sanatkârı Sadettin Kaynak şöyle anlatmaktadır: “Türkçe Kuran’ın, anlattığım bu tecrübesinden sonra, Fatih Caninde, ilk defa Türkçe Kur’an okudum. Bunu müteakip, Türkçe hutbeye sıra gelmişti.
Atatürk: “Haydi bakalım. Türkçe hutbeyi de Süleymaniye caminde mukabele oku! Amma, okuyacağını evvelâ tertip et, bir göreyim”, dedi. Yazdım, verdim. Beğendi. Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. Bu başka iş, hafızlığa enzemez” dedim. “Zarar yok… Bir tecrübe edelim…” buyurdu. Bunun üzerine, tekrar sordum: “Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım?” “Hayır, sarığı bırak… Benim gibi, baş açık ve firaklı” Ne diyeyim, inkılâp yapılıyor, peki dedim.
O gün, hıncahınç dolan Süleymaniye camiinde cemaat arasına karışmış yüz elli de sivil polis vardı. Bu tedbirin isabetli olduğu da çok geçmeden anlaşıldı. Ben Türkçe hutbeyi okur okumaz, kalabalık arasından, bilâhare Arap olduğu anlaşılan biri, sesini yükselterek: “Bu namaz olmadı!” diye bağırdı. Fakat, çok şükür, itiraz eden yalnız bu Araptı. Onu da, derhal karakola götürdüler…”
Kaynak:Temellerin Duruşması, Ahmet Kabaklı