31 Mart yerel seçimlerinde, Türkiye’ye yönelik bir darbe, bir çokuluslu müdahale yapıldı. 15 Temmuz’u başaramayanlar, PKK ile Suriye üzerinden vuramayanlar, bu sefer seçimler üzerinden bir operasyon yaptı.
FETÖ ve PKK unsurları, seçimden aylar önceden başlayarak milletimizin iradesini sabote etmeye dönük kapsamlı bir çalışma, organizasyon yürüttü.
PKK’nın arkasında kim varsa, FETÖ’nün arkasında kim varsa, bu planlamanın arkasında da onlar vardı.
MESELE SEÇİM DEĞİL, İSTANBUL PROJESİYDİ. İKİNCİ ADIMLARI TÜRKİYE OLACAKTI!
Mesele seçim değildi, İstanbul Büyükşehir belediye başkanının kim olacağı değildi, hangi partiden olacağı da değildi. Mesele çok daha büyüktü, İstanbul projesiydi.
15 Temmuz’da İstanbul’u Anadolu’dan ayırma planı yapanlar bu sefer yeniden İstanbul üzerinden bir proje uyguladı. Başarılı olursa ardından Anadolu gelecekti, ikinci adım başlayacaktı.
Ekrem İmamoğlu bu proje için önceden belirlenmişti. Bu haliyle İmamoğlu CHP’li bile değildir. Bir çokuluslu iradenin operasyon aracıdır. Operasyon sadece Türkiye’ye yapılmakla kalmamış, CHP’ye, CHP seçmenine de yapılmıştır.
ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI İLE KÖR OLANLAR, VATANSEVERLİK NEREDE?
Erdoğan düşmanlığı ile gözlerini kör eden siyasi partiler, maalesef, Türkiye’yi vuran bu projeye zemin hazırlamış, önünü açmıştır.
Özellikle İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin “vatansever” seçmeni oyuna getirilmiş, FETÖ ve PKK unsurlarının, onların Batılı patronlarının iradesine teslim edilmiştir.
Oysa yüz yıl sonra ayağa kalkan bir milletin iradesi kırılarak, yeniden vesayet altına alınmasına dönük çok büyük, tarihi bir mücadele yürütülürken, bu ülkenin milli unsurlarının bir kısmı da bu şekilde oyuna getirilmiştir.
Bu çevreleri PKK ve FETÖ ile aynı cepheye yerleştirip Selçuklu’dan beri devam eden o siyasi genetiği felç etmeye dönük çokuluslu hesaplara kurban edenler ciddi biçimde sorgulanmalıdır.
TÜRKİYE’YE, MİLLİ EGEMENLİĞE MÜDAHALE EDİLDİ.
İmamoğlu’nu sahaya sürüp aylarca inci ince planlar yapanlar,sandıklara müdahale ederek, sandık kurulu başkanları listesine doğrudan müdahale ederek, kazandı.
Bu örgütlü müdahale, demokrasiye, milli iradeye, seçmen iradesine müdahaledir. Türkiye’nin milli egemenliğine, bütünlüğüne, geleceğine müdahaledir.
CHP de, İmamoğlu da, seçime müdahaleyi, organize yolsuzlukları başından beri biliyordu. İmamoğlu bizzat örgütlü hırsızlığın içindeydi, merkezindeydi.
Türkiye’yi aşan, siyasi partileri aşan bir irade, ülkemize de, milletimize de, geçmişimize ve geleceğimize de saldırıyordu ve bu biliniyordu.
CASUSLUK, TERÖR, DARBE VE MİLLİ GÜVENLİK EKSENLİ SORUŞTURMALAR AÇILMALI
Bu haliyle; seçim öncesi başlayan, seçim sonuçlanıncaya kadar süren, hatta seçimden sonra bile devam eden örgütlenme, operasyon hakkında casusluk, terör, darbe ve milli güvenlik eksenli derin, kapsamlı bir soruşturma başlatılmalıdır.
Bu kapsamda İmamoğlu hakkında da bir inceleme zorunludur. FETÖ ve PKK unsurlarıyla bağlantıları varsa ortaya çıkarılmalıdır. Bu organizasyon ortaya çıkarılmadan hiçbir şey açıklığa kavuşamayacaktır.
Böyle bir soruşturmada, ciddi deliller ortaya çıkarsa “İmamoğlu projesi”nin aslında ne olduğu da ortaya çakacaktır.
Şahsen; “Baykal kumpası”ndan sonra İmamoğlu’nun CHP’ye yapılan ikinci kumpas olduğuna inanıyorum. Baykal’dan sonra Türkiye’nin kurucu partisi Türkiye ekseninden çıkarıldı ve operasyonun aslında Türkiye’ye yönelik olduğu ortaya çıktı. Bu da öyle olacaktır.
15 TEMMUZ DAVALARI GİBİ SORUŞTURMALAR BAŞLAMALI
Meselemiz yerel seçimler kadar masum değildir. Meselemiz siyasi partiler ya da adaylarla sınırlı bir mesele değildir. Çok daha ciddi durumlarla karşı karşıya bu ülke. Dolayısıyla insanlarımız gözünü açmalı, bu oyunu mutlaka ama mutlaka bozmalıdır.
Yıllarca sınav sorularını çalıp bu ülkenin çocuklarının haklarını gasp edenler, bu seçimde oy çalıp milli iradeyi gasp etmiş, bir çokuluslu müdahaleyi sahaya sürmüştür.
Bu yüzden, 31 Mart seçimlerindeki bu örgütlü müdahale hakkında da 15 Temmuz davaları gibi soruşturmalar açılması zorunludur. Çünkü mahiyeti aynıdır. Hedefi Türkiye’dir.
BAKALIM BU SEFER ABD’YE KİMLER KAÇACAK?
Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimini, bu açık hırsızlığı, organizasyonu tespit ederek iptal etmiştir. Türkiye adına, ülkemiz adına doğru bir kararverilmiştir. Hiçbir şey İstanbul’dan ve Türkiye’den üstün değildir.
Bu aşamadan sonra sokak hareketine girişenler olursa, doğrudan Türkiye’ye karşı harekete geçmiş olacaklar, işte o zaman seçimler üzerinden yapılan çokuluslu müdahalenin gerçek boyutu da ortaya çıkmış olacaktır.
Bakalım, bu sefer kimler ABD’ye kaçacak ya da oralarda koruma altına alınacak!
İSTANBUL’A EL KOYDULAR. BİR KEZ DAHA GERİ ALDIK..
Tekrar söyleyelim:
15 Temmuz’da İstanbul’a el koymaya çalışıp da başaramayanlar 31 Mart’ta İstanbul’a el koydu. CHP değil, İmamoğlu değil, PKK ve FETÖ’nün arkasında hangi güçler varsa onlar el koldu.
Ve bir kez daha geri alındı.
Hani o veri kopyalamaları var ya, işte onlar ABD’de Türkiye aleyhine açılan davalara malzeme sağlamak içindi. Oraya gönderilecekti.
Türkiye muz cumhuriyeti değildir.
İbrahim Karagül/Yenişafak