Kur'anı Kerim'i tarihe gömmek isteyen bakanın ibretlik ölümü
M. Kemal Atatürk ve sağındaki (bıyıklı) M. Necati..
M. Kemal Atatürk’ün, Mustafa Necati’nin ölümüne adeta “hüngür hüngür” ağladığını Falih Rıfkı Atay “Çankaya” adlı kitabında yazmıştır. Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün M. Kemal Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan ile 17 Nisan 1976 günü yaptığı söyleşide de Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne ağladığı bildirilir:
“Prof. Dr. Utkan Kocatürk – Peki, Atatürk’ün en sevdiği kimseler kimlerdi? Meselâ Mustafa Necati’nin ölümünde ağlamış değil mi?
Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan – Evet, öyle.
Prof. Dr. Utkan Kocatürk – Yani Atatürk’ün gerçekten samimî olarak değerine inandığı ve ölümüne üzüldüğü kimseler?
Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan – Valla her arkadaşına önem verirdi.. Yalnız Necati Bey’den… işte o, yeni harflerin kabul edildiği senedir ve öyle bir ani ölümü, onda büyük tesir yapmıştı ve acımıştı çok.. Yani çok şey bekliyordu ondan.. (…) Ben tanımadım uzun boylu, ama vefat ettiği zaman Atatürk çok üzülmüştü.. Biliyorum, ağladı..
Kaynak:Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Prof. Dr. Afet İnan’la Bir Konuşma (1976), Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 3, cild 1, Temmuz 1985.
Şimdi gelelim M. Kemal’in çok değer verdiği M. Necati’nin ölümüne…
BAY NECATİNİN ÖLÜMÜ
Onk. Dr. Haluk Nurbaki
Rahmetli babam o zamanlar Konya’nın tek gazetesi olan “Babalık” gazetesinin başyazarı idi. Ondan işittiğim şu olayı aynen naklediyorum:
“Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Eğitim Bakanı) Necati Konya’ya gelmiş ve Latin harflerinin üstünlüğünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemişti. Şehrin her tarafına yapıştırılan ilanlarda:
“Eski Harflerle Birlikte Kur’an’ı da Tarihe’e Gömdük” yazıyor ve konferansın ertesi gün saat 10’da verileceği belirtiliyordu.
Akşam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandı ve hemen hastahaneye kaldırılarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmuş, fakat ne çare ki haddini aşarak Kur’an’a dil uzatmıştı. Gece yarısı, imkansız denebilecek bir şey oldu ve Bay Necati’nin yatağı yan demirinden kırıldı. Hasta yere düşmüş ve ameliyat yeri patlamıştı. Ertesi gün saat 10’da, yani konferansın yapılacağı bildirilen saatte öldü.”
Kur’an’ı tarihe gömmek isteyenler, tarihin en kokuşmuş sahifelerine gömüldüler.
Kaynak: Zafer Dergisi, sayı 213, 1994. (NOT: Resmi kayıtlara göre Ankara’da ölmüş.