Sosyal medya denen çukurda debelenip duran kimi kanı bozuklar, inanılmaz bir algı operasyonu yürütmeye başladı.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan katliam fotoğraflarını alıp, "Türkiye katliam yapıyor" diyerek kara propaganda başlattılar anında...
Tam da, "Bu kadar hainle nasıl başa çıkılır" diye düşünürken, sabah saatlerinde beni en az "Barış Pınarı Operasyonu" kadar sevindiren ve heyecanlandıran bir haberle karşılaştım.
Emniyet Genel Müdürlüğü, sosyal medyadaki paylaşımların izini sürerek 78 'fareyi' saklandıkları delikte kıskıvrak yakalamış. Sayıları 78'den çok daha fazla maalesef ama şimdilik bu kadarı yakalanmış.
Bu 78 fare hakkında işlem yapılacakmış.
Yapılacak işlemin ne olduğunu az çok tahmin ediyorum. Muhtemelen "terör örgütüne destek suçundan" hapse atılacaklar.
Yeter mi?
Bana göre asla yetmez.
Daha önce de söyledim, bir kez daha tekrar edeyim. Bu hainleri yakaladığın an, vatandaşlıktan çıkaracaksın. Çünkü dağların arasında terörist avlayan Mehmetçik ile, o Mehmetçik'i sırtından hançerleyen vatan hainleri aynı kimliği taşıyamaz, taşımamalı!
Bunları vatandaşlıktan çıkardıktan sonra da hemen ama hemen, sınır dışı edeceksin. Kulağından tuttuğun gibi savundukları teröristlerin olduğu bölgeye atacaksın.
Acımayacaksın!
Çünkü kim teröre teröriste sahip çıkıyorsa aynı zihniyettedir. Eline silah geçtiği an, askere polise kurşun sıkmaktan geri durmaz bu nesli bozuk vatan hainleri...
Anlasınlar bu işin şakasının olmadığını...
Hükûmetle devleti karıştırmanın, hükûmete muhalif olmak isterken devlete hainlik yapacak duruma gelmenin bir bedeli olduğunu öğrensinler.
Bakın şunu net olarak söyleyeyim.
Bu vatanın suyunu içip toprağına basan ama, bayrağına, milletine ihanet eden her kim var ise aynı akıbeti, aynı gazabı şiddetle yaşamalı.
Gazeteciymiş, sanatçıymış, akademisyenmiş, mimarlar ya da tabipler odasıymış, milletvekiliymiş fark etmez. Sosyal medyada klavye hainliği yapanları bulmak ve almak kolay.
Gazi Meclis'in çatısı altında 3 liraya tas kebap yedikten sonra Türkiye'yi işgalci diye anlatan terör örgütünün siyasi ayağını temsil eden milletvekilleri de aynı azabı yaşamalı...
Burada tabii bize, yani vatandaşlara düşen bir görev de var. Mehmetçik Fırat'ın doğusunda mücadele ederken bizlerin de burada şu sosyal medya hainleri ile mücadele vermemiz gerekiyor.
Terör örgütüne destek veren bu hainleri gördüğümüz yerde bol bol şikâyet edeceğiz. Bizim görevimiz bunları ismiyle, cismiyle deşifre etmek, CİMER'e şikâyet etmek.
Yurt dışında olduğu için kendini güvende hissedenleri de ayrıca deşifre etmek gerekiyor. Bir gün şanlı bayrağımızın dalgalandığı kapıdan içeri girecekler nasılsa...
Enselenme korkusuyla sınırlarımızdan içeri girmemeleri için ne gerekiyorsa yapmak gerekiyor.
İnanın bu işte ülkeyi yönetenlere yardımcı olabilirsek, en az Mehmetçik kadar önemli bir iş yapmış olacağız.
Haydi işbaşına o vakit...
İşte budur...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusuna operasyon sonrası Türkiye’ye tehdit ve şantajla diz çöktürmeye çalışan Avrupa’ya, tarihe geçen bir cevap verdi.
Erdoğan, "Operasyonumuzu 'İşgal hareketi' diye nitelendirmeye çalışırsanız işimiz kolay, kapıları açar, 3,6 milyon mülteciyi sizlere göndeririz" diyerek rest çekti.
Erdoğan bu sözü daha önce de defalarca dile getirdi ama bence bu kez iş çok ama çok ciddi. Avrupa Birliği daha önce bu sözün altında ezilmiş ve Türkiye’nin kapısını aşındırarak yalvarır duruma gelmişti.
Bu kez âdeta diz çökeceklerini ve “Yapma” diyeceklerini göreceksiniz!
Süleyman Özışık/Türkiye Gazetesi