Myanmar Ordusu'nun başlattığı ve Budist çetelerin verdiği destekle adeta soykırıma dönüşen Arakan Müslümanlarına yönelik saldırılar dünya gündeminde yeteri kadar yer bulmazken Türkiye, konu ile ilgili uluslararası kamuoyuna çağrı yapmış ve BM'yi devreye sokmak için harekete geçmişti. Gösterilen çabanın içte ve dışta ise farklı yansımaları olmakla birlikte içeride cılız da ollsa yükselen bir ses duyulmuştu: "Myanmar ile bizim ne alakamız var?"
Bu yorumlara başta Cumhurbaşkanı Erdoğan çok sert yanıt vermiş ve "Bunu söyleyenler bizim Myanmar'da şehitliğimiz olduğunu bile bilmiyorlar" demişti.
Habertürk Yazarı Murat Bardakçı, o şehitliği ve hikayesini bugünkü köşesinde aktardı. İşte Bardakçı'nın yazısının ilgili kısımları:
"İNGİLİZLER'E HÜCUM ETTİLER...
Şimdi her işittiğimizde dünyanın tâ öbür ucundaki kanlı bir belde gibi hayâl ettiğimiz Myanmar ile bundan yüz sene öncesine dayanan ve “yakın” bir ilişkimiz mevcuttur. Genç yarbay gayet vatanseverdi ama Irak gibi geniş toprakların kaderine hâkim olacak kadar tecrübesi yoktu; daha da önemlisi, hemen bütün İttihadçılar gibi hayalperestti. Arap aşiretlerini “İslam Birliği” şemsiyesi altında birleştireceğine inanıyor, Basra'ya saldıran İngilizler'i “Aşiretlerin yardımıyla ve süpürge sopasıyla” kovacağını söylüyordu.
12 Nisan 1915'te, kendisinden kat kat üstün İngiliz birliklerine hücum etti, Basra yakınlarındaki Şuayyibe'deki Bercisiyye Ormanı'nın çevresinde üç gün boyunca ardarda şehid verdik ve İngilizler birliklerimizin neredeyse tamamını imha ettiler. Süleyman Askeri Bey hatâsının farkına ancak o zaman varabildi ama hayalperestiği kadar namuslu olduğu için, kendi cezasını bizzat vermesi gerektiğini düşündü ve 14 Nisan günü tabancasının şakağına dayayıp tetiği çekti!
BASRA'YI ALAN İNGİLİZLER, BAĞDAT'A GİRDİ
Basra tarafları 1917'nin başında İngilizler'in eline geçti, binlerce askerimiz esir alındı ve ilerleyen İngiliz birlikleri 1917 Mart'ında Bağdat'a girdiler.
"SAVAŞ ESİRİ" MEKTUPLARI
İngilizler, esir ettikleri askerlerimizi o zaman idareleri altında olan Hindistan'a bağlı bir vilâyet olan Burma'ya götürüp isimleri haritalarda bile geçmeyen ve en büyüğü “Tayetmo” olan “Meiktila”, “Munklon” ve “Şivebo” ile bir diğer kampa kapattılar. İstanbul, Basra'da esir düşen birliklerin âkıbetinden haftalarca haber alamadı, askerlerin nerede oldukları ailelerine gelen ve üzerinde “POWPrisoner of War” yani “Savaş Esiri” damgası bulunan mektuplar sayesinde öğrenilebildi.
Basra'da esir edilen Türk askerleri, yaralılarla beraber gemilerle İngiliz sömürgelerindeki esir kamplarına götürülüyorlar:
ŞEHİT DÜŞENLER ve EVE DÖNENLER
Burma'nın iklimi bizler için değildi, üstüne üstlük esir kamplarındaki zor hayat şartları askerlerimiz için yaşanmaz bir hâl aldı, beş bin civarında Mehmetçik tropik iklim ile çıkan salgınlara dayanamayarak hayata orada veda etti ve kampların bir köşesine defnedildiler. Sağ kalmayı başaranlar ise evlerine ancak 1918'den sonra dönebildiler.
ŞEHİTLİKLER FASÜLYE TARLALARINA DÖNÜŞTÜ
Türkiye, topraklarına 12 bin kilometre ötede ve en uzak mesafede bulunan Burma'daki esir kamplarına seneler sonra mezar taşları ile birer kitabe diktirdi ama aradan geçen yıllar içerisinde taşların bir kısmı parçalandı, sağlam kalanlar oradaki bir camiin avlusuna atıldı, kemikler toprağın üstüne çıktı ve şehitlikler fasulye tarlası oldu.
Myanmar'daki Tayetmo Esir Kampı'nda İngiliz askerlerinin resmigeçidi. Türk savaş esirleri, arka taraftaki dikenli tellerin ardında resmigeçidi seyrediyorlar:
Tayetmo'daki mezarlar yine seneler sonra, 2015'te, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı ile Millî Savunma Bakanlığı'nın işbirliğinin neticesinde temizlendi, taşlar yenilendi ve tekrar şehitlik hâline getirildi.
Budistler'in saldırıları neticesinde şimdi hemen her gün düzinelerle Müslüman'ın can verdiği Myanmar ile işte böylesine acı hatıralara dayanan bir bağlantımız vardır...
Tayetmo'daki şehidlerimizin mezarları iki sene öncesine kadar fasulye tarlası olmuştu:
Tayetmo Şehidliği TİKA'nın 2015'te tamamladığı restorasyondan sonra:
MYANMAR BİZE 'BİR ÖĞRETMENİMİZİN BİRİKMİŞ AYLIĞINI' GÖNDERECEĞİMİZ KADAR YAKINDI
ABDÜNNEBİ Efendi, Basra'nın Şattülarap kazasına bağlı bir köyde ilkokul öğretmeni idi. 1917'nin ilk günlerinde Basra'ya giren İngiliz birlikleri, esir aldıkları askerlerimizle beraber genç sivilleri ve Abdünnebi Efendi'yi de bir gemiye koydular, haftalar sürecek bir yolculuğa çıkartıp Burma'ya götürdüler ve esir kamplarına koydular.Abdünnebi Efendi, Tayetmo'daki kampa kapatıldı... Askerlerimizin bir kısmı daha yolculuk esnasında can vermiş ve cenazeleri denize atılmıştı ve Myanmar ile beraber bu ülkenin batısındaki Andaman Denizi de bu yüzden bir Türk Şehidliği olmuştu.
ABDÜNNEBİ Efendi, Basra'nın Şattülarap kazasına bağlı bir köyde ilkokul öğretmeni idi. 1917'nin ilk günlerinde Basra'ya giren İngiliz birlikleri, esir aldıkları askerlerimizle beraber genç sivilleri ve Abdünnebi Efendi'yi de bir gemiye koydular, haftalar sürecek bir yolculuğa çıkartıp Burma'ya götürdüler ve esir kamplarına koydular.Abdünnebi Efendi, Tayetmo'daki kampa kapatıldı... Askerlerimizin bir kısmı daha yolculuk esnasında can vermiş ve cenazeleri denize atılmıştı ve Myanmar ile beraber bu ülkenin batısındaki Andaman Denizi de bu yüzden bir Türk Şehidliği olmuştu.
Esir kampındaki askerlerimizin çıkarttıkları gazete: “Bâdiye”.
Abdünnebi Efendi'nin Tayetmo'daki esir kampından sağ çıkıp çıkamadığı konusunda elimizde bir bilgi yok ama Osmanlı Arşivleri'nde bulunan bir dosya sayesinde, 1917 Ekim'inde hayatta olduğunu biliyoruz... Dosya, Abdünnebi Efendi'nin birikmiş aylıkları ile ilgili ve sonraki senelerde “İrtem” soyadını alıp bazı eserler kaleme yazacak olan İstanbul Vali Vekili Süleyman Kâni Bey'in imzasını taşıyor. Süleyman Kâni Bey, İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği yazıda Abdünnebi Efendi'nin 1914 Ekimi'nden 1917 Ekimi'ne kadar, yani üç sene boyunca maaş alamadığını yazıyor ve aylık üç yüz kuruştan toplam 11 bin 700 kuruş olan birikmiş maaşının diğer ödemelerle beraber 12 bin 822 kuruş yirmi para tuttuğunu söyleyip bu meblâğın Tayetmo'daki esir kampına havale edilmesi için bakanlıktan izin istiyor. Şimdi çok uzaklarda olduğunu zannettiğimiz Burma yahut yeni ismi ile Myanmar, bizler için bir zamanlar işte böyle, bir öğretmenin birikmiş aylıklarını göndereceğimiz kadar yakın idi!
Savaş esiri Abdünnebi Efendi'nin birikmiş aylıklarının ödenmesi hakkında Osmanlı Arşivleri'nde bulunan belgelerden biri: