O gece… 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün haysiyetsizler ordusu bu ülkenin evlatlarının üstüne kurşun yağdırmış, Özel Harekât merkezlerini, Meclis’i bombalamış, bu vatanın 252 yiğit evladını şehit etmiş, binlerce insanımızı yaralamış.
Türkiye yaşadığı ağır travmanın yaralarını sarmaya çalışırken ve Amerikan maşası bu casuslar şebekesinin giriştiği darbenin dumanı üstünde tüterken, Fetullah iblisi ağır yenilgisinin, 40 yıllık ihanet birikiminin bir gecede berhava olmasının acısıyla “Bu darbe değil, bir tiyatrodur, kontrollü darbedir” demişti. Kısa süre sonra bu alçakça laf Kemal Kılıçdaroğlu vasıtasıyla Türkiye’de dolaşıma sokulmuştu. Halkımızın, polisimizin, askerimizin, medyamızın darbeye karşı direnişini, örgütün ıskartaya çıkarılışını hazmedememişlerdi. İçeridekiler ve dışarıdakiler, el birliğiyle halkın zaferini itibarsızlaştırmak istiyorlardı. Vatan Hainleri tabii ki boş durmayacaktı.
Tam o sırada Kanal D’de bir dizi başladı. Millî Mücadele esnasında bir Türk subayın Yunan tarafına geçerek ülkemiz lehine casusluk yaptığını, Ankara hükûmetine bilgi aktardığını anlatmaktaydı. Dizinin adı proje aşamasındayken VATAN HAİNİ olacakmış ama sonra değiştirip VATANIM SENSİN yapmışlardı.
Hatırladınız mı şimdi? Yapımcı Saner Ayar’a ait O3 Medya adlı şirketin projesiydi dizi. İki senaristi vardı ve biri Necati Şahin’di.“Kim o” diyeceksiniz.
Anlatalım. Kendisi FETÖ televizyonlarındaki malum propaganda dizilerinin senaristlerinden biriydi. Vaktiyle FETÖ çiftliği hâline getirilen TRT’de bütün programlardan sorumlu müdürün sağ koluydu. Bu arada 1725 Aralık darbe girişiminden 56 ay önce vizyona giren SELAM adlı FETÖ prodüksiyonu olan filmin de senaristiydi. İdealize edilen üç FETÖ’cü öğretmenin “hizmet” aşkıyla nasıl kıtalararası dolaştığını anlatan bir filmdi.
Evet, VATANIM SENSİN dizisi de vatan için “Vatan haini” olmayı kabul eden Cevdet karakterini anlatmaktaydı. Bunu Paşa’nın Cevdet’e “Sen bir vatan hainisin. Vazifen bu. Bunu benden başka kimse bilmeyecek” dediğinde nasıl bir subliminal mesaj verildiğini anlamamak için geri zekâlı olmak gerekiyordu.
Aslında sizin casus bildikleriniz, vatan haini olarak kodladıklarınız hiç de öyle olmayabilirler algısını yönetme amaçlıydı ve bunun üzerine kurgulanmıştı. Onlar aslında “kahraman”dı ama biz, ne acı ki(!) onları hain sanıyorduk! Skandalı o sırada Yeni Şafak’ta yazan Salih Tuna(*)ortaya çıkarmıştı. Ben de “İhanetin yeni adı; Vatanım sensin” başlığıyla yazmıştım(**). Yazıların yankıları nedeniyle Yapımcı Saner Ayar karar alıp Necati Şahin’in adını dizinin jeneriğinden çıkarıp meselenin üstünü kapatmıştı.
NECATİ YİNE GÖREV BAŞINDA.
Biz sandık ki bu FETÖ kanallarının baş senaristi Necati Şahin, O3 Medya’dan ve yapımcısı Saner Ayar’dan ayrıldı. Meğer böyle bir şey olmamış.
Bir de ne görelim, Necati Şahin aynı yapım şirketinin şu anda kanallarda peş peşe gösterime giren dizilerinde yine işbaşında. İlki Show TV’de başladı. Adi AZİZ. Senaristi Necati Şahin. Diğeri 6 bölüm olarak Netflix’te gösterildi. Adı KULÜP. Senaristi Necati Şahin. 1950’lili yıllarda Varlık Vergisi’ni ödemedikleri gerekçesiyle mal varlıklarına el konulan Rum ve Yahudilerin, bir Kulüp (Gece kulübü) etrafında dönen hikâyelerini anlatan dizide Yazar Yılmaz Karakoyunlu’nun “Salkım Hanımın Taneleri” romanından, Zeki Müren’in hayat hikâyesine kadar pek çok intihal var.
Dizi esasında tarihsel gerçekleri bahane ederek KÖTÜ TÜRKLER’i anlatıyor.
Varlık Vergisi, 67 Eylül yağmasının ayak sesleri, iş yerlerinden azınlıkların çıkarılması, Kıbrıs’taki Rumlarla savaşan Türkler için iş adamlarından para toplanması vd...
Özetle bir ikisi dışında Türk karakterlerin tamamı “karaktersiz”. Kulüp’ün iyi yürekli patronu Orhan Bey bile Niko adlı kripto bir Rum, düşünün artık.
Haksızlık olmasın, bir “İyi Türk” var dizide; adı Selim Songür. Hayatı Zeki Müren’den apartılmış şarkıcı karakter. Hafif kırık, zamanına göre dozunda tutturulmuş bir eşcinsel prototip.
Dizide zampara ve güvenilmez bir tip olarak tasvir edilen taksi şoförü İsmet’in hamile bırakıp evlenmediği Raşel adlı Yahudi genç kızla ona âşık Yahudi delikanlı ise sonunda pasaportlarını alıp ‘CENNET’e yani İSRAİL’e doğru yola çıkarken dizi bitiyor.
Kısaca tüm klişeler ve olumsuzluklar üzerimize boca ediliyor dizide.
TEK OLUMLU UNSUR, oyuncuların başarılı performansları, zamanın atmosferini vermedeki müthiş bilgisayar tasarımları, dekor, kostüm, Yahudilerin geleneksel hayat tarzlarına incelikli ve özenli yaklaşım vb. Yapımcı Saner Ayar için bu mini dizi muhtemel ki satışa uygun bir ticari çalışma. Lâkin izleyenler için âdeta ikinci Geceyarısı Ekspresi. İsrail ile ilişkileri gerginleşen Türkiye’nin de en az Filistinlilere zulmeden İsrailliler kadar kötü olduğunu izleyen milletler anlayacak. Daha iyi ne olabilir? Dizinin “Türkiye 1930’lara dönmeyecek, partimizin iktidarında zarar gören herkesten helallik isteyeceğiz” diyerek buna bağlı olarak “Varlık Vergisi ve 67 Eylül yağması”nı hatırlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun açıklamasıyla aynı zamana denk gelmesi, senaryonun STV’deki FETÖ propaganda filmlerinin senaristi Necati Şahin tarafından yazılması nasıl bir network’ün sonucudur hakikaten? Düşünmeden edemiyorum. Acaba biz bu FETÖ olgusunu, ABD ve onun istihbarat örgütlerinden bağımsız olarak mı ele alıyoruz?
Eğer öyleyse, bu yanıltıcı.
Fuat Uğur/Türkiye Gazetesi