Kimilerine göre o son yüzyılda Freud’dan sonra dünyayı en çok etkileyen adamdı. Kimilerine göreyse o, 20. Yüzyılın ahlakını değiştiren bilim insanıydı. Cinselliği tabu olmaktan çıkaran bir dahi gibi sıfatlarla anılan ve "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" fikrinin babası olan Alfred Kinsey , “Human Female” eserinde alaylı alaylı “tecavüzle iyi vakit geçirmek arasındaki fark, kız sonunda eve döndüğünde ebeveynlerinin uyanık olup olmamasına bağlıdır” diyordu.
Cinsellikle denince akla gelen Afred C. Kinsey, 1894’de Amerika da dünyaya geldi. Babası Pazar okulunda vaaz veren bir mühendisti. Hayatının konu edildiği 2004 yapımı “kinsey” filminde modernist tutuma itiraz eden babasının, Kinsey’e cinselliği önceleyen modern toplumun insani değerleri yok edeceğini bunun kaçınılmazlığı üzerine oğlunu uyardığı sahnelerle başlıyor. Kendisi gibi düşünmesi ve yaşamasını istemesine karşın oğul Kinsey, babasının karşı çıkmasına rağmen, Bowdoin Koleji’ne yazıldı ve burada biyoloji ve psikoloji öğrenimi görerek 1916 yılında mezun oldu. Harvard’da taksonomi üzerine bilim doktorası yapan Kinsey, 1920 yılında Indiana Üniversitesi zooloji bölümünde asistan profesör olarak çalışmaya başladı. Daha sonraları, kendi deyimiyle “insan hayvan” üzerinde çalışmaya başladı.
Kinsey, ününü önce taksonomi ve evrim üzerine yaptığı çalışmalarla kazandı. Kariyerinin ilk 20 yılında, yaban arılarıyla ilgili çalışmalarla adından söz ettirdi.
1938’de, bir evlilik kursu açtı. Kurs, bir ilişkinin cinsel yönüne yoğunlaşıyordu. İnsanın cinsel davranışları konusunda araştırma ekibi oluşturan Kinsey, ekibiyle birlikte görüşmelere başladı. Bu görüşmelerin amacını, insanların yatak odalarındaki davranışlarının kökenini öğrenmek olarak açıklıyordu. 1940’ların ortasında, İndiana Üniversitesi bünyesinde Seks Araştırmaları Enstitüsünü açtı. Enstitü o tarihten itibaren “Kinsey Enstitüsü” olarak biliniyor. Kinsey’in çalışmalarını ki finanse etti dersiniz? Sıkı durun, Dünya Baronu Rockefeller Vakfı. Şüphesiz bugün İstanbul sözleşmesinde ete kemiğe bürünen projenin nihai hedefi geleneksel AİLE kavramını yok etmekti. Zira küresel kapitalizmin önündeki en büyük engel dinamik yapısıyla geleneksel aile kurumuydu.
Buraya bir nokta koyarak biz dönelim Kinsey’e. Kinsey, önce öğrencilerinden, sonra da meslektaşlarından cinsel hikâyelerini toplamaya başladı, çevredeki eşcinsel barlardan, banliyö mahallelerine kadar görüşmeye ikna edebildiği kim varsa insanlarla da konuştuğunu iddia etti. Bu araştırma işlemleri sırasında geliştirdiği soru cevap tekniği ile 200 değişik tipte cinsel davranış tespit ettiğini açıkladı.
1948 yılında yayınlanan “Erkek İnsan’da Cinsel Davranışlar” adlı kitabı, 25,000 adet basıldı ve kısa zamanda tükendi. Kitap birkaç ayda 200,000’den fazla satış rakamına ulaştı. Bir akademik yayın için bu satış rakamları normal değildi. Tabi Rockefeller arkanızdaysa bu satışların bir anlamı var demektir. Kitap 8 dile çevrildi. Kinsey’in kitabında yer verdiği görüşler bütün dünyada gündem olmaya başlamıştı. Kinsey’in araştırmasına göre, Amerika’da erkeklerin yüzde 6798’i mensup oldukları sosyal sınıfa bağlı olarak evlenmeden önce cinselliği tanımış, evli erkeklerin yüzde 50’si evlilik dışı ilişkiler kurmuş, yüzde 92’i mastürbasyon yapmış ve Amerikan erkeklerinin yüzde 37’si hayatları boyunca en az bir kez eşcinsel ilişki yaşamıştı.
Kitap, ABD toplumunda büyük bir şaşkınlığa yol açmıştı. Beş yıl sonra, Kinsey kitabın devamı olan “Kadın İnsan’da Cinsel Davranışlar” adlı kitabını yayınladı. 1955 yılında araştırmanın ikinci etabı yayınlanınca Amerika Barolar Birliği, Amerikan Ceza Sistemini değiştirmek zorunda kaldı. O güne kadar Amerikan ceza sisteminde "suç" olarak kabul edilen zina, çocuk erotizmi, kürtaj, evlilik öncesi cinsel ilişki, karıkocaların birbirlerini aldatması ve eşcinsellik artık suç olmaktan çıkarıldı.
Alfred Kinsey’in bu araştırmasıyla cinsiyetin tanımı da değişti. İnsanların, fizyolojik cinsiyetlerinin yanı sıra “yönelimlerine” göre de cinsiyetlerinin tanımlanması gerektiğini söyleyen ve Kinsey Skalası diye ünlenen bir skala yayınlandı. Bu skalada, insanların karşı cinsten kendi cinsine kadar uzanan farklı eğilimleri tarif edildi. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği politikaları, daha çok kadınerkek eşitliği talebi olarak gösterilse de işte bu Kinsey Skalasında tanımlanan heteroseksüelden eşcinselliğe kadar uzanan ara formların, (LGBT; lezbiyen, gay, biseksüel, trans) cinsel yönelimlerin eşitliği talebidir.
Rockfeller’in sahtekar bilim adamı Kinsey 1956’da öldü..ABD’de suç yasalarını değiştiren araştırmalarıyla ünlenen Kinsey’in deneylerinin büyük bir sahtekarlık ürünü olduğu ortaya çıktı. Kinsey’in, araştırmalarına kaynaklık eden çocuklara tecavüz ettiği, para karşılığı babaları ile küçük kızları ensest ilişkiye zorladığı ortaya çıktı. Kinsey’in 7 yaşındayken öz babasına 20 seferden fazla tecavüz ettirttiği iddia edilen kızlardan biri olan Ester White, 12 Nisan 2014 tarihinde Birleşmiş Milletlere yazmış olduğu mektupta “babamı affedebildim ancak Kinsey’i asla” demişti. Kinsey, 4 Aylık çocukların cinsel performansını nasıl ölçtüğünü, çocuk seksi ve çocukların cinsel kapasiteleri ile ilgili bilgileri nasıl elde ettiğini hiçbir zaman açılamadı. Sıradan insanlar diye tanıtılan deneklerin para ile kiralanmış seks işçileri oldukları, söylediği kadar deneğe hiç bir zaman ulaşmadığı gibi bir sürü eleştiri almış olsa da scala o günden bugüne asla medyanın gözünden düşmedi Liberty Counsel’in kurucusu ve Dekanı Mathew Staver'ında, “Alfred Kinsey ve Kinsey Enstitüsü, işledikleri devasa sahtekârlıktan sorumlu tutulmalıdır” diyerek Enstitü hakkında bulunduğu soruşturma talebi de Amerika’da karşılık görmedi. Acaba neden?