Bildiğiniz gibi, 31 Mayıs 1665 tarihinde “Mesih” olduğunu iddia eden ve “dönmelik” olarak bilinen bir mezhep kuran Sabetay Sevi, Osmanlı Devleti’nde Saray’da muhakeme edilmişti… Konuşulanları tercüme eden ise Cerrah Kasım Paşa idi. “Mesih” iddiasında bulunduğu için Sabetay Sevi’den mucize göstermesi istenmişti.
Peki, gösterebildi mi? Bu sorunun cevabı için Sabetay Sevi konusunda en önemli araştırmacılardan biri olan Gershom Scholem’in kitabına bakalım: “Cerrah (Kasım Paşa) ona “Bir mucize gösterebilir misin?” diye sordu. “Hayır” cevabını alıncada “O halde senin akıbetinin ne olacağı bellidir” dedi. Bunun üzerine Sabatay Sevi, diz çökerek Müslümanlığa kabulünü istirham etti. **Yahudi şapkasını yere atarak tükürdü** ve Yahudi dini aleyhine konuştu.
” Ingilizcesi şöyle: “(The physician…) asked him whether he could perform a miracle, Sabbatai answered that he could not. The physician then told him that his fate was sealed unless he converted to Islam, whereupon Sabbatai fell on his knees, imploring the sultan to accept his conversion **and he threw his Jewish hat down and spat on it** and reviled the Jewish religion and publicly desecrated the name of Heaven.”
Mucize gösteremeyen Sabetay Sevi, idam edileceğini anlayınca “güya” Müslüman oldu ve “Yahudi şapkasını yere atarak tükürdü”. Yani yahudi dininin sembolü olan şapkayı yere attı ve üzerine tükürdü. Hani şu M. Kemal Atatürk’ün Müslüman millete zorla giydirdiği yahudi dininin sembolü olan şapkayı. Padişahın huzurunda yere atılıp üstüne tükürülen “yahudi dininin sembolü olan şapka”, M. Kemal Atatürk tarafından Müslüman milletin başına kanun zoruyla geçirilmiştir. Karşı çıkanlar ise darağaçlarında sallandırılmışlardır. Acaba M. Kemal, Müslüman millete zorla şapka giydirmekle Sabetay Sevi’nin intikamını mı alıyordu?
Kesin olarak bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var, o da 1626 yılında Sabetay Sevi’nin doğduğu şehir olan Izmir’in; M. Kemal Atatürk tarafından 16.06.1926 tarihinde ziyaret edilmesidir. 6 sayısının yahudilerde özel bir anlamı olduğu söylenir. Bu konu, numeroloji ilmi alanına girer, ancak burada bir mesaj verildiği akla gelmiyor değil… Düşündürücüdür. Hele, Eliezer Ben Yehuda’nın oğlu Itamar Ben-Avi’nin, M. Kemal’in 30 Eylül 1911′de
Kudüs Kamenitz Oteli’nde kendisine “Sabetay Sevi’nin soyundan geldiğini” söylediğini iddia etmesi, bizi daha çok düşündürüyor. Öte yandan, Sabetay Sevi’nin Selanik’i ziyaret ettiği ve Selanik’in Yahudi ve Sabetayist kenti olduğu bilinen bir gerçek. M. Kemal Atatürk’ün Selanik’te Sabetayist Şemsi Efendi mektebinde okuduğu da altı çizilmesi gereken başka bir ayrıntı. Yukarıdaki suale ve daha başka birçok suale cevap bulabilmek için bu girift ilişkiler ağının mutlaka araştırılması gerekiyor