GELİN bugün sızdırılan bir görüşmenin üzerinden gidelim. Geleceği anlamak açısından da son derece önemli bir buluşma bu... Tüm dünya gibi Amerika Birleşik Devletleri de CORONAVİRÜS ile mücadele ediyor. Çok ciddi kayıplar da veriyor. Ancak ABD mücadelenin dışında başka alanlarda da ayak izi bırakarak yürüyor. New York açık hava mezarlığına dönmüşken ABD DIŞİŞLERİ BAKANI POMPEO
Kalkıp geçtiğimiz hafta AFGANİSTAN'a gitti.Gerçeği örtmek için RESMİ açıklama hemen geldi."ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Taliban ile varılan barış anlaşmasını kaldığı yerden devam ettirmek için Afganistan'ın başkenti Kabil'de..." Taliban'la ilgilenen varsa o resmi görüşmenin açıklamasına baksın. Ama bizi ilgilendiren o bölüm değil...TALİBAN hiç değil...Evinizden dünyaya bir bakın!Uçaklar havalanmıyor, borsalar açılmıyor, petrol para etmiyor, bombalar patlamıyor, terör örgütleri EVDEN çıkmıyor, el sıkışılmıyor, sosyal mesafe korunuyor, Hafter de El Kaide de DEAŞ da sessiz, karantinada... Bir VİRÜS hayatı DURDURARAK yeni sayfa açmaya zorluyor gibi...
Tam da bu iklimde POMPEO kalkıp TALİBAN görüşmesi için Afganistan'a gidiyor...
GARİP Mİ? Çok hem de...
Global ekonomi çökmüş, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en ağır ekonomik krizine girmek üzere, Pomepo ile Gani gülerek poz veriyor.
Olacak iş değildi. Neyin kahkahasını atıyorlardı...
Bilmediğimiz ne vardı peki...
Açalım biraz...
Gani görüşmesi, asıl görüşmeyi perdelemek için uyduruldu. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Kabil'in 47 km. kuzeyindeki BAGRAM HAVA ÜSSÜ'ne geçti. Çünkü BAGRAM'da kendisini bekleyen 3 önemli misafir vardı. Gelenler ÇİNLİ'ydi.
3'ü de POLİTBÜRO'nun en kilit isimleriydi. Yani ÇİN DEVLETİ'nin en üstteki 3 ismiydi... Pompeo görüşmede netti ve çok açık konuştu.
Karşısındaki 3 ÇİNLİ'ye "SİZİN İPİNİZİ ÇEKTİK" dedi.
İfade aynen böyle... SİZİN İPİNİZİ ÇEKTİK...
Çin bu sözleri ne kadar ciddiye aldı, yakında anlayacağız. Ama yüzlerine bu söylendi. Ancak ABD'nin 24 saatte binlerce ölümü rapor ettiği günlerde Pompeo'nun Çinliler'i Amerikan askeri üssünde ağırlaması dünyada hala tek süper gücün Amerika Birleşik Devletleri olduğunu gösteriyor. Pompeo, Çinliler'den solunum cihazı veya maske istemediğine göre daha başka ne konuştular...
Sızan bilgilere göre Pompeo "Fransa ve İngiltere ile imzaladığınız gizli anlaşmaları kaldırıp çöpe atın..." çıkışı yaptı. "Her şeyi biliyoruz. İşi uzatmayın. Fazla zamanınız yok..." uyarısını da eksik etmedi...
Boris Johnson'ın hastaneye kaldırılmadan önce yaptığı son telefon görüşmesinin Çinli bir işadamıyla olması da elbette tesadüftü kimilerine göre. Ama o irtifalarda tesadüf olur mu? Bilemiyorum! Hele Prens Charles ile birlikte Boris Johnson'un CORONA olması kolay açıklanabilir bir şey mi? Kestiremedim... ABD Dışişleri Bakanı Pompeo görüşmenin can alıcı bir yerinde 3 POLİTBÜRO üyesi Çinli'ye Amerika Birleşik Devletleri'nden gelecek tazminat davalarının rakamını da söyledi.
Öyle ya "Çin virüsü" diye her konuşmasını bitiren Trump'ın dil sürçmesi yaşamadığını biliyoruz.
Pompeo, Kabil'de Çinli yetkililerle yaptığı görüşmeden sonra ABD'ye dönüşe geçtiğinde Boris Johnson'ın yerine geçici veya daimi Başbakan olacak Dışişleri Bakanı Dominic Raab'ı aradı. Dışişleri Bakanı Dominic Raab, BREXIT'in mimarıdır.
Pompeo, İngiliz mevkidaşını arayabilir mi?
Elbette! Ancak Çinli çok önemli isimlerle yaptığı görüşmeyi bizzat Kraliçe II. Elizabeth'e anlatmasını istemesi biraz tuhaf.
Dominic Raab'ın bu telefon görüşmesinden sonra kimseyle görüşmeyen Kraliçe'yi ziyaret etmesi ve yaklaşık 3 saat görüşmeleri de sıradan bir durum olmasa gerek. Pompeo, Raab ve Kraliçe arasında yapılan görüşme trafiğinde hiç Coronavirüs konusunun konuşulmaması da ayrıca garip değil mi? Pompeo, Raab ve Kraliçe geleceği konuştular.
Gelecek elbette artık çok daha önemli.
Amerika Birleşik Devletleri ile 10 Numara şimdilik aynı çizgide olmasa da 10 Numara'nın görevlerini üstlenecek olan Raab ve Kraliçe II. Elizabeth aynı görüşü paylaşıyor.
Pompeo, Raab ve Kraliçe arasındaki çizgi ne kadar güçlü olursa, Coronavirüs'le başlayan psikolojik ve ekonomik kriz o hızla düzelebilir.
Şimdi yoğun bakımda olan Boris Johnson'un şu sözlerini hatırlayalım... "AB'den çıkmayı istememin nedeni, BİRLEŞİK KRALLIK'ın dış politikadaki ufkunu genişletmekti. Türkiye'nin de dahil olduğu dostlarımızla ilişkilerimizi güçlendirmekti.
Bu bizim 'Küresel Britanya' dediğimiz şeyin esasını oluşturmaktadır..." KÜRESEL BİR İNGİLTERE ÇİN'SİZ olamazdı.
ABD bunu en başından beri biliyordu.
CORONAVİRÜS salgınıyla birlikte savaş iyice açığa çıktı. Kabaca İngiltere, ÇİN üzerinden ABD'yle vuruşuyordu. Hatırlayın geçen yılın MAYIS'ında İngiltere, Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısından "bilgi sızması" nedeniyle çalkalanıyordu...
İngiltere Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Huawei'nin 5G internet şebekesine erişmesine sınırlı izin verme kararı aldığı bilgisi sızmıştı. Bu da Savunma Bakanı Gavin Williamson'un koltuğunu kaybetmesine neden olmuştu...
İngiltere aldığı kararın sonucu olarak ABD'den gelecek tepkiden çekiniyordu...
ABD netti. " İSTİHBARAT PAYLAŞMAYIZ" uyarısı yapıyordu... Şimdi yeni denge CORONA üzerinden oturacak... Herkes oyununu oynuyor. Ancak İngiltere içeride de karışık. Kraliyet sarsılıyor resmen... Her ne olursa olsun DERİN ABD'nin askeri üste DERİN 3 ÇİNLİ ile buluşması son dönemin en önemli adımdır.
Trump'ın "YENİDEN BÜYÜK AMERİKA" diyerek BEYAZ SARAY'a gelmesinin altında ÇİN'e gidenlerin geri getirilmesi ya da cezalandırılması da yatmaktadır... Savaşı şimdi yaşıyoruz ama karar çok önce verildi...
Trump daha 2018'de Windsor'da kendisini bekleyen KRALİÇE'ye yaptığı ölçüsüz hareketlerle bu savaşın haberini verdi. Trump, Kraliçe'yi 15 dakika ayakta bekletti, önünde eğilmedi ve seramonide de önde yürüdü...
Yapılmayanı yaptı yani...
İzleyelim...
İlginç şeyler olacak....
Ergün Diler/Takvim Gazetesi