Cumhuriyet döneminde Türkçe politikalarının tepesinde ki isim yani Cumhuriyet’in dil politikalarının baş uygulayıcısıydı Hagop Martayan.Mustafa Kemal tarafından ona soyadı verilmiş .Önce Agop Dilaçar olmuş, sonra A. Dilaçar’a dönüştürülmüş.Yani bize Türkçe öğreten..
Türkçeyi Türkiye'de uygulamalarını ,yapısını bir Ermeni yapmış. Acaba bu gerçekten doğru mu ? Bir ermeni kaynaktan doğruluyoruz.Siz de duyduklarınıza gördüklerinize çok şaşıracaksınız ! "‘Cumhuriyet’in iyi çocuğu’ Hagop Martayan ya da A. Dilaçar Cumhuriyet’in dil politikalarının baş uygulayıcısıydı Hagop Martayan.
Bunun için çok uğraştı. Eh bu kadar uğraşan adamın da adı Martayan kalmaz ya. Mustafa Kemal kendisine mesleğine uygun Dilaçar soyadını bahşetmiş. Önce Agop Dilaçar olmuş, sonra A. Dilaçar’a dönüştürülmüş. 1979’da vefatını haber veren TRT kendisini Adil Açar diye sunmuş, olmuş bitmiş 1930’larda yeni Türkiye Devleti dili devirmeye karar verince, Türk dili üzerine yazdığı makalelerle dikkat çeken Martayan Türkiye’ye davet edilmiş. Ancak Türkiye vatandaşlığından çıkartılmıştır. Elindeki “vatansız” belgesiyle ortalıkta geziyordur. Emir büyük yerden olunca o belgeye vize vurulur, eline de “Mustafa Kemal’in özel davetlisidir. Gereken kolaylık gösterilsin.” ibaresi tutuşturup, İstanbul’un yolunu tutar.
Özel davetli olarak katıldığı 1. Türk Dili Kurultayı’nda çalışmalarını ve yapılabilecekleri sunmuş ve çok beğenilmiş. Bu günden sonra Martayan hayatını Türk diline adamış. Ancak, Türk Dil Kurumunun kurucu başkan sıfatı uygun görülmemiş kendisine. Baş uzman yapılmış. Türk Ansiklopedisi’nde baş danışmanlık da yapmış. Eh bu kadar çok Türk ‘bir şeyleri’yle uğraşan adamın da adı Martayan kalmaz ya. Mustafa Kemal kendisine mesleğine uygun Dilaçar soyadını bahşetmiş. Önce Agop Dilaçar olmuş, sonra A. Dilaçar’a dönüştürülmüş. 1979’da vefatını haber veren TRT kendisini Adil Açar diye sunmuş, olmuş bitmiş. Ama kendisine bahşedilen bu ‘hediye’nin altında kalmamış Martayan. O da Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını önermiş. Martayan dillere sevdalıymış sadece.
Ermenice, Türkçe, İngilizce dışında Azerice, Uygurca, Osmanlıca, Latince, Yunanca, Almanca, Rusça ve Bulgarca ile de ilgilenmiş. Türkçe’ye olan özel ilgisini doğduğu toprakların maharetinden mi, zorunda kaldığından mı, zamanın ruhundan mı bilinmez ama kullandığı dili, biraz da teşvikle, kalıba sokmak için uğraşmış didinmiş. Kendisi Hagop Martayan’dan Adil Açar’a dönüştükçe, Türkçe’yi durağan kılabilmek için çalışmış. Bildiği onca dile rağmen çok dilli olamamış, diller arası geçişkenliği ve esnekliği görmemeyi seçip hem Türkçeye ‘yabancı’ kaynaklardan giren kelimeleri, değiştirme yoluna gitmiş, hem de “bütün dillerin ortak atası Türkçe’dir” diyen bir teoriye gözü kapalı destek vermiş senelerce. Ama ‘güneş’ ölünce teorinin de ömrü uzun soluklu olmamış.
Kaynak:Agos internet sitesi