Abdullah Cevdet.. Fikirlerinden ötürü hala Türk tarihçiler arasında tartışmalara neden olan Cevdet, dönemin materyalist ve Darwinci düşünce adamlarında biri.
Kimileri ona ait olmadığını iddia etse de 'Türk ırkının ıslahı için Batı'dan damızlık erkek getirecekti' fikri hala çok tartışılıyor.
DAMIZLIK ERKEK GETİRECEKTİ
Aktüel Dergisi'nden Hasan Hüseyin Kemal'in haberine göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkleri ıslah etmek için damızlık erkek getirilmesi fikrini ortaya atan Abdullah Cevdet, bugün tarihçiler tarafından hala tartışılıyor.
Kimine göre Gustave Le Bon'un ırkların melezleşme fikrinden etkilendi
Batıda ithal edilecek damızlık erkeklerle Türkleri düzeltmek isteyen Abdullah Cevdet hala bir muamma.
BİYOLOJİK MATERYALİZM
1896'da doğan Abdullah Cevdet, Batıcılık akımının önde gelen isimlerinden biri. Askeri tıbbiyede okurken biyolojik materyalizme merak sarar. Alman materyalist Büchner'in 'Avamın ilmi dindir havasın dini ilimdir' görüşünü savunur.
Devlet yönetimine hakim olacak ittihat ve terakkinin nüvesi olan İttihad-ı Osmani Cemiyeti'ni kurar. Abdülhamit aleyhinde ve özgürlük lehinde yazdığı yazılar yüzünden bir çok kez sürgün edilir. 1910'da İstanbul'a geri döner. Düşünce hayatının can damarı ise kurduğu İçtihad Basımevi'dir. Sıhıye Genel Müdürlüğü döneminde hayat kadınlarına vesika vermesiyle tartışmanın odağına oturur. Abdullah Cevdet bunun yanında İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin kurulmasında rol almış, Kürt Teali Cemiyeti'nde çalışmıştır.
YALAN MI GERÇEK Mİ
Abdullah Cevdet'i tarih sahnesinde popüler hale getiren ise 'Türk ırkının ıslahı için Batı'dan damızlık erkek getirilmesi' fikrini savunduğu iddiadır. Bu iddia kimine göre dindar gazeteciler tarafından materyalist Abdullah Cevdet'in 1925 yılındaki vekillik girişimini engellemek maksadıyla ortaya atılmıştır. Kimine göre ise bu iddia hakikattir.
Hatta dönemin hükümetine teklif dahi yaptığı ileri sürülür. Kimi Cevdet'in tarımda çalışmak üzere batıdan insan getirilmesi projesini hükümete sunduğu söylenir.
Damızlık erkek meselesine inananlar delil olarak, Cevdet'in arkadaşı Hilmi Ziya Ülken'i ve Samet Ağaoğlu'nun yazılarını gösterir. Cevdet'in ırkların melezleşme fikrini savunan Gustave Le Bon'un eserleri tercüme etmesi, hayranı olduğu Darwin'in Türkleri alt ırklardan kabul etmesi bunun açık delilidir.
CENAZE NAMAZINI KİMSE KILMAMIŞTI
Ayasofya Camiinde camiden çıkan cemaatin bir kısmı musalla taşındaki tabutun önünde toplanmıştı. Herkes bir şey söylüyordu. Çoğunun ağzından çıkan cümle şuydu:”Götürün şu Allah düşmanını buradan!”
Hiç kimse cenaze namazını kılmak üzere safa geçmiyordu. “ Bu adam hayatında İslam dinine tecavüz etti. Hazreti peygambere hakaret etti. Bu sebeple, bir çok gencin ruhi ve imani buhranına, hatta bir kısmının intiharına vesile oldu. Böyle bir kimsenin namazı kılınmaz!” diyorlardı.
Dr. Abdullah Cevdet hayatta iken, İslamiyetin aleyhinde bulunmuştu. Yazılarında devamlı olarak İslami değerlere hücum etmişti. En büyük hedefinin, “halk arasında dinin nüfuzunu(etkisini) kırmak” olduğunu söylüyordu. Bu bakımdan ahali kendisine “Adüvüllah Cevdet- Allah’ın düşmanı Cevdet) ismini takmıştı.
Abdullah Cevdet’in yazdıklarını halk nefretle karşılamaktaydı. İslam düşmanlığı yapan gazetelerin batıp gitmesi gibi Abdullah Cevdet’te halk nazarında yok sayılmaktaydı.
Öldüğünde de yanında hiç kimse bulunmamaktaydı. Şimdi de cenaze namazını hiç kimse kılmak istemiyordu.
İmamlar da cenaze namazını kıldırmak istemiyorlardı. Ayasofya’daki tartışma giderek şiddetleniyordu. Abdullah Cevdet’in yakınları cenaze namazının kılınmasını, cemaat ise kılınmamasını istiyorlardı.
Abdullah Cevdet’in yakınları vakit namazını kılmamışlardı. Cenaze namazına da katılmayacaklardı. Fakat cemaatin cenaze namazı kılmasında ısrar ediyorlardı.
Tartışmanın daha fazla uzamasını istemeyen bir vatandaş bağırmıştı;”Bu adam İslam düşmanıydı, dinsizdi, namazı kılınamaz!”
Bu tartışmalardan sonra Abdullah Cevdet’in ölüsünü alan yakınları cenazeyi koyacak araba bulamazlar. Sağa sola koşuşurlar, fakat yok… Cenazeyi koyacak bir araba yoktur. Ne gariptir ki; o gün İslam cenaze arabaları meşguldür. Neticede, Fener Rum Patrikhanesine telefon edilerek cenaze arabası istenir.
Abdullah Cevdet’in cenazesi haç işaretli cenaze arabasına konularak götürülür.
Cenazenin yanında sadece birkaç yakını bulunmaktadır…
(Meşhurların Son Anları- Burhan Bozgeyik, TÜRDAV yayınları, sayfa:310 -311)