Ana Sayfa
16 Mart 2022 ( 3483 izlenme )
Reklamlar

Üç ülkeye göre yeni harita çizilecekti...

Ukrayna işgali; iç bölünmenin, toplumsal parçalanmanın, zayıf ülkelerin 21. yüzyılda yok oluşa sürükleneceğine dair ölümcül bir örnek oluşurdu.

Peki; Türkiye için de bir Ukrayna senaryosu var mıydı?

DoğuBatı, GüneyKuzey, AvrupaAsya gibi, güç yapılanmasından enerjiye, tedarik koridorlarından kaynaklara, jeopolitik tezlerin hemen tamamında ayrışmaların ve çatışmaların tam merkezinde bulunan Türkiye için bir “küçültme” planı var mıydı?

Geleneksel terör, içeride güvenlik ve siyasi kamplaşma gibi konular ölçeğinde bakınca elbette vardı. Ama daha canlı, yeni güç arayışları bizi yeni tespitlere, tanımlara zorluyor.

TÜRKİYE İÇİN YENİ VE İMHA EDİCİ BİR PLAN VAR MIYDI?

ABD ve Avrupa’nın, Rusya ve Çin ile hesaplaşması artık açık savaşa döndü. Şimdilik savaş Avrupa kapılarında ama Ukrayna savaşı durdurulsa bile yayılacak.

Peki, bu yeni duruma göre daha imha edici bir Türkiye planı hazırlandı mı? Yugoslavya, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen benzeri bir hazırlık söz konusu muydu?

Ukrayna’dan sonra kimin kapısını çalacaklar, hangi ülkeyi ateşe atacaklardı? Türkiye burada nerede duruyordu? Onlar nasıl bir plan yaptılar, Türkiye nasıl bir hazırlık yaptı?

BU ÇATIŞMA ZAYIF ÜLKELERİ YUTACAK

Bu soru neden önemli?

Küresel gücün yeniden tanımlanma ve paylaşılma arayışı, kaynaklar ve pazar savaşları, DoğuBatı cepheleşmesi, dünyanın ezici çoğunluğunun artık Batılı düzen içinde yaşamak istememesi, küresel finans sistemi ve Batılı kurumların ömrünü doldurması, çok büyük hesaplaşmalara yol açacak, açıyor.

Bu çatışmalar zayıf ülkeleri yutacak. Özellikle de yeni güç haritasının sınır bölgelerinde yer alan ülkeleri paramparça edecek. Birçoğunu ortadan kaldıracak.

“TARİH YAPICI” MİLLETLER VE YENİ İMPARATORLUKLAR

Çatışma o kadar büyük ve uzun sürecek ki, 21. yüzyıl dünyasının merkezine yerleşen yeni imparatorluklar için, söz konusu ülkeler gözden çıkarılabilir savaş aparatlarına dönüştürülecek.

Tarih yapıcı milletler geri dönüyor. 2. Dünya Savaşı sonrası düzenin küçük ülkelere sağladığı ayrıcalıklar sonu eriyor. Bu ülkelerin, “Batı’ya sadakati” ölçeğinde sağladığı dokunulmazlıklar kalkıyor. Çünkü artık Batı kimseyi koruyamıyor!

Mikro milliyetçilikten, mikro devletlerden, şehir devletlerinden imparatorluklara, büyük güç olmaya, bölgesel havzalara geçiş söz konusu.

TÜRKİYE “KÜÇÜLTÜLECEK”Tİ, YÜKSELİŞ DURDURULACAKTI!

ABD ve Avrupa’nın, Kuzey AfrikaOrtadoğuGüney Asya hattında uyguladığı bu büyük proje burada sona eriyor. Güç dağılmasından güç ortaklığına dönüş başladı.

Ülkelerin parçalanmasından birleşmesine, bölgelerin yakınlaşmasına doğru bir eğilim başladı. Bunu başlatan şey korkudur, gelecek endişesidir.

Türkiye için Ukrayna’dan çok daha dehşet verici bir küçültme senaryosu vardı. On yıllardır devam eden terörle (PKK) terbiye etme, içeriden dizayn etme, dar alana hapsetme politikası, son on yılda bir imha operasyonuna dönmüştü.

ABD ve Avrupa için Türkiye, ittifak halkası içinde olsa da küçültülecekti. Bu, sadece toprakların büyük olmasından değil, yeniden bir “imparatorluk gücü” olarak yükselişinin önüne geçmek için yapılacaktı.

ÜÇ ÜLKEYE GÖRE YENİ HARİTA ÇİZİLECEKTİ..

Bu operasyonun zirvesi 15 Temmuz’du. Yıllardır darbelerle hizaya getirilen ülke, ilk kez dışarıdan müdahale ile parçalanacaktı. Trakya bölümü koparılacak, Doğu ve Güneydoğu ayrılacak, Irak ve Suriye haritası ile bağlantılı yeni bir harita çizilecekti.

Eğer bu yapılamazsa Türkiye’nin durdurulması mümkün değildi. Çünkü artık elde tutulabilir, kontrol edilebilir noktadan kopuyordu. “Tren kaçıyor, bir an önce harekete geçelim” dediler. “Sonra yapamayacağız” dediler.

Dedikleri gibi de oldu. Tren kaçtı, Türkiye’yi durdurma fırsatını kaçırdılar.

ABD’Yİ VE AVRUPA’YI ŞOKE EDEN ŞEY NEYDİ?

Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra Cumhuriyet tarihinin en köklü jeopolitik müdahalelerini yaparak, içeride büyük tasfiyeye girerek, sistemik dönüşümü hızlandırarak, olağanüstü savunma atılımı gerçekleştirerek ABD ve Avrupa’yı şaşırttı.

Belki de Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Batı’yı şoke eden bir şey ilk kez gerçekleşiyordu ve belli bir süre ne yapacaklarına karar veremediler.

Bildikleri bütün hesaplar çöktü. Irak’taki plan çöktü. Suriye’de kurulan tuzak çöktü. Akdeniz’den boğma girişimi boşa çıktı. Bütün bu alanlarda Türkiye tezleri öne çıktı, Batı geriledi.

TÜRKİYERUSYA SAVAŞI PLANI NASIL BOZULDU?

Türkiye’yi dışlayarak başlattıkları Akdeniz hesapları bozuldu. Doğalgaz, enerji planları bozuldu. Şimdi İsrail ve Yunanistan Türkiye tezlerinin kapısını çalıyor.

Türkiye; Ukrayna krizinde bile ABD ve Avrupa ile hareket etmedi, kendi yolunda yürüdü. İşgale karşı durdu ama Rusya’ya ambargo uygulamadı, hava sahasını kapatmadı.

Batı’nın histerik, cinnet hali paranoyasına teslim olmadı. TürkiyeRusya savaşı planlayanları hayal kırıklığına uğrattı.

Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki tutumu, Suriye’ye yönelik müdahalelerden, İranAkdeniz hattındaki harita çalışmasını boşa çıkarmadan, Akdeniz hesaplarını bozmasından sonra en ciddi adımdır.

Artık o, Batı’nın tezlerine teslim olmuş bir ülke değil, dünyaya ve coğrafyasına güçlü sözler söyleyen bir ülkedir.

BU ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKİCİ..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardı ardına on dört ülke lideri ile yüz yüze görüştü. Avrupa’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya küresel diplomasinin nabzı Türkiye’de attı. RusyaUkrayna savaşında somut tek adım yine Türkiye tarafından atıldı.

Bunlar olurken “Ortadoğu Normalleşmesi” ile coğrafyanın yeni çatışma ve savaşlardan uzaklaştırılmasına dönük esaslı bir süreç başlatıldı.

Bunun tam da; savaşların Avrupa’nın doğu sınırlarına taşındığı bir dönemde olması çok dikkat çekici. Ne tuhaf ki; Batı, yıllarca bizim coğrafyada uyguladığı durumla şu an bizzat kendisi boğuşuyor.

İÇERİDE SİYASETTERÖR ORTAKLIĞI BAŞARAMAZ..

Evet, içeride siyasetterör ortaklığı ile yeni bir cephe kuruyorlar, doğru. Eski usullerle iş yürütmeye çalışıyorlar, doğru. Ama artık içeriden veya bölgeden müdahalelerle “küçültülebilecek Türkiye” mümkün değil. Bunu kabul etmek zorunda kalacaklar.

Onlar bizim için “Ukrayna senaryosu” hazırladılar. Uygulamaya teşebbüs bile ettiler. Ama biz 21. yüzyılın “imparatorluklar” çağına adım attık.

“TÜRKLERİN 21. YÜZYILI..”

Batı’nın krizi, Ukrayna’dan sonra da devam edecek. Savaş durdurulsa da devam edecek. Sınırlarında yeni çatışmalar başlayacak. Zamanla Batı’nın kendi içine doğru ilerleyecek.

Türkiye daha da merkezileşecek. DoğuBatı hesaplaşmalarının tamamından yararlanıp bunu jeopolitik kazanımlara dönüştürecek. “Türkiye akıldır” derken, “Türkiye 21. yüzyıl sürprizidir” derken geriden gelmiyor, bir adım sonrasını görmeye çalışıyorduk.

Kim bilir; belki de “Türklerin 21. Yüzyılı” başlıyor.

İbrahim Karagül/Yenişafak

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

430 KİLOGRAMIN SIRRI Bir alçağın soytarılıkları Başbakan Yıldırım'dan CHP'li Özel'e tarihi ayar! Adaleti savunmak kimlere kaldı ?