Gençlerin tabiri ile “atarlı” bir Hüsnü var bildiniz değil mi? 17 Nisan günü bizi denize dökecekmiş. İşte bu atarlı ataşlı oğlan Chp Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt meğerse aile boyu ergen psikolojisine sahip fevri tiplermiş.
Bu ağzından neyin çıktığını kulağının duymadığı Chp’li vekilin dedesi de meğerse söylediği laflarla cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yer sahibi olan dönemin önemli vekillerinden Mahmut Esad Bozkurtmuş.
Bu aile bağını görünce ancak şunu diyebilirim;
Ah bu genler… ah bu genler…
Bu kuru gürültü Hüsnü’nün dedesi Mahmut Esad, Kâzım Karabekir’in hatıralarına göre TBMM komisyonundan; “İslam’ın çok zararlı bir din olduğunu ve ilerlememize mani olduğu için değiştirip Hıristiyan olmamızın şart olduğunu” haykırmıştır.
13-16 Kasım 1970 tarihli Yeni İstanbul gazetesinde neşredilen belgesel haberde Kâzım Karabekir Paşa diyor ki;
“18 Temmuz 1923’te Ankara İstasyonundaki binada Teşkilat-ı Esasiye’nin “1924’te kabul edilen Cumhuriyet tarihinin ilk Anayasası” taslak görüşmelerinde Anayasada zikredilecek olan din maddesi üzerine konuşuyorduk. Ben içeriye girdiğim sırada Mahmut Esad Bey konuşuyordu;
“… Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım… Kimseden korkmam… Teşkilat-ı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır…” diyordu.
Bu sözleri duyunca şaşırdım ve söz aldım ve dedim ki;
“… Teşkilat-ı Esasiye’de dinimizin İslam olduğu apaçık yazılıdır. Mahmut Bey hangi kanaati haykıracaksın? Hangi dini yazdıracaksın?... Hıristiyanlığı mı?...
Soyadı Kanunu'ndan sonra "BOZKURT" lakabını alacak olan meşhur Türkçü Millî Eğitim Bakanı Mahmut Esat Bey söz aldı ve sert bir biçimde bana cevap verdi:
“… Evet Hıristiyanlığı… Çünkü İslam ilerlememize engeldir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve dünyada bize kimse ehemmiyet vermez…” dedi.
Fethi Bey söz alarak, bana gayet katı ve sert bir biçimde şunları söyledi;
“…Evet Karabekir, biz Türkler İslamlığı kabul ettiğimiz için böyle geride kaldık. Bunun için artık İslam’da kalmamamız lazım…”
Ben de bu sözleri sarf edenlere karşı aynı sertlikte cevap verip İslam’ı savunurken oturumu idare eden Mustafa Kemal Paşa sözümü kesti ve dedi ki;
“…Müzakereler çok hararetlendi… Burada kesiyorum.” [1]
Ne tuhaf değil mi? Nasıl aile boyu bir garip psikoloji…
Dede, İslam’ın bizi geri bıraktığını savunarak acilen Hıristiyan olmamız gerektiğini meclis kürsüsünde avaz avaz bağırırken seneler sonra torunu Yedi Bela Hüsnü Bozkurt, 16 Nisan’da “Evet” diyecek olanları yani beni, yani sizi düşmanı döker gibi İzmir’den denize dökeceğini söyledi.
Bu arada dede Mahmut Esad Bozkurt, yani atarlı dede Mahmut Bozkurt, 1930’da Ağrı olaylarından dolayı Türk Milleti’nin en asil millet olduğunu geri kalan diğer milletlerin ona hizmet etmesi için yaratıldığını savunan bir doğu raporu hazırlamış. Tıpkı Yahudi mantığı gibi…
Diyor ki;
Dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Saf Türk ırkından olmayanların Türk vatanında tek bir hakları vardır;
Türklere hizmetçi olma, köle olma hakkı"
Akıl sağlığı nasıl büyük bir nimet değil mi?
Ahmet ANAPALI/11Nisan 2017