Ana Sayfa
14 Kasım 2017 ( 2989 izlenme )
Reklamlar

Kamera ve fotoğraf makinesinin babası: İbni Heysem

Fotoğraf makinesi ve kameranın babası olan İbni Heysem, onuncu ve on birinci yüzyıllarda yetişen Müslüman fizik, matematik ve astronomi alimi. İsmi, Hasan bin Heysem, künyesi Ebu Ali’dir. Batı ilim dünyasında Alhazen adıyla tanındı. İbni Heysem, 965 (H.354) senesinde Basra şehrinde doğdu. 1038 (H.430) senesinde Kahire’de vefat etti.


Tahsile Basra’da başladı. Zamanının yüksek din ve fen ilimlerini de burada öğrendi Tahsilinin bir kısmını tamamladıktan sonra, Bağdat’a giderek bilhassa; matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalürji gibi fen ilimlerini öğrenip, şöhrete kavuştu.


 Öğrendiklerini uygulama safhasına koymak için çok gayret gösterdi. Birçok önemli neticeler ve başarılar elde etti. O zaman cehlin içinde bulunan ve karanlık günler yaşayan Avrupa ile diğer yerlere İslam âlemindeki ilim, kültür ve parlak medeniyet ışıklarını sunan binlerce âlimden biri de İbni Heysem oldu.

İbni Heysem, gözde görme olayının mercekle meydana geldiğini, iki gözün birden aynı şeyi nasıl gördüğünü, ışığın küresel ve parabolik aynalarda yansımasını inceleyerek aydınlığa kavuşturmuştur.

İbni Heysem, çağının bütün ilimlerinde oto­riteydi. Fevkalade keskin bir görüş,anlayış, muhakeme ve zekâya sahipti. Aristo ve Batlamyus’un fikirlerini inceleyerek hatalarını gösterdi ve onları inceleyerek Arapçaya tercüme etti. Ayrıca tıp ilminde de derinleşti. Geometriyi mantığa uyguladı. 


Öklid ve Apellenius’un geometrik ve sayısal metotlarını geliştirdi ve pratik uygulama alanlarını işaret etti. Geometri ve matematiğin inşaatçılık alanında uygulanmasında katkıda bulundu. Eski medeniyetlerden intikal eden matematik, geometri ve astronomiyi tetkik ederek ilmi tenkitlerini ortaya koydu ve bu sahalarda kendi nazariyelerini geliştirerek ilim alemine sundu. Mesela; Aristo ve Batlemyüste ait olan dünyanın, kâinatın merkezi olduğu şeklindeki görüşleri üzerindeki şüphe ve tereddütlerini ifade etti.

Dünya merkezli bir kâinat sisteminin kesin olmayacağını, uzayda daha başka sistemlerin de bulunabileceğini ve güneş sisteminin mevcut olduğunu söyledi. Nitekim İbni Heysem’den yüzlerce sene sonra önce, İbni Şatır ve Batruci sonra Newton ve Kepler, Güneş sistemi nazariyesini kabullenmişler ve yer kürenin bu sistem içinde bulunduğunu söylemişlerdir.

İbni Heysem, optikte gölgenin nasıl meyda­na geldiğine dair bir teori ortaya attı.Fotoğrafın ilk modelini ve karanlık odayı ilk defa o denedi. Gökkuşağının nasıl teşekkül ettiğini ve bunda renklerin meydana gelişini gayet güzel bir şekilde izah etti.

Billur küre şeklindeki küçük su taneciklerinden güneş ışığının kırılıp yansıma prensiplerini açıkladı. Özellikle ışığın yansıması konusunda fizik ve optiğe getirdiği yenilikler, altı asır boyunca dünya bilim çevrelerini etkilemiştir.

Özellikle ışığın yansıması konusunda optiğe getirdiği yenilikler, batı bilim dünyasında Alhazen problemi diye meşhur olmuştur. İbni Heysem, ayrıca ışığın şeffaf cisimlerden geçmesi sırasında meydana gelen yansımayı da incelemiştir. İbni Heysem bir müddet yer küreyi kuşatan atmosfer tabakasını da inceledi. Atmosferkalınlığını hesaplamaya çalıştı.


 Güneş ve Ay’ın ufka yakınken daha büyük görünmelerinde atmosferin tesiri olduğunu fark etti. Yaptığı rasatlarla astronomik tan’ın, güneş ufkun tam 19 derece altındayken başladığını veya bittiğini ve güneş ışınlarının bize atmosferik bir kırılma ve dağılma ile ulaştığını açıkladı. Sabahleyin tam karanlıktan aydınlığa geçişin başladığı bu astronomik tan’a fecri sadık denir. İbni Heysem, bu anda güneşin irtifaını 19° olarak hesaplamıştır.

İbni Heysem’in yüzü aşkın eserlerinin en meşhur ve geniş muhtevalı olanı KitabülMe­nazir‘dir. Eser, yedi bölümden meydana gelmiştir. Birinci bölümde: Görme olayının keyfiyeti, gözün özellikleri, ışık ve özellikleri, ışığın aydınlatmasının nasıl olduğu, göz ile ışık arasına giren nesneler, gözün anatomik yapısı, gözün faydaları;ikinci bölümde: Görülebilen şeyler, görülmeyi sağlayan sebepler, görülmenin nasıl olduğu, gözün bu şeyleri birbirinden nasıl ayırt edebildiği; üçüncü bölümde: Gözde veya gör­mede meydana gelen yanılmalar ve bunların sebepleri, gözün yanılmasıylabilgide meydana gelen yanılmalar, düşünce ve araştırmalarda vaki olacak hatalar;dördüncü bölümde: Parlak cisimlerden ışığın yansıması yoluyla gözün bunları görmesi, gözde bunların görüntülerinin meydana gelmesi; beşinci bölümde:Görüntülerin, hayallerin yerleri; altıncı bölümde: ışıkların eşyadan göze yansıması yoluyla görmede meydana gelebilecek yanlışlık ve hatalar, bunların sebepleri düzlem aynalarda, küresel tümsek aynalarda, silindirik tümsek aynalarda, konik tümsek aynalarda, küresel çukur; aynalarda, silindirik çukur aynalarda ve konik çukur aynalarda ışıkların yansıması ve bütün bunlardan dolayı görmede meydana gelebilecek yanılmaları ve değişik görüntüleri; yedinci bölümde: Işınların çeşitli şeffaf cisimlerden geçişi, ışık demetlerinin doğrusal yayılışı, şeffaf cisimlerin içindeki katı cisimlere tesadüf eden ışık huzmelerinin yani demetlerinin kırılıp yansımaları, kırılma olayının incelenmesi ve nasıl meydana geldiği, bundan meydana gelen hatalı görüntüler veya yanlış görme olayları anlatılmaktadır


Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Kapatılan cami avlusunda kesik başlar sergilendi Dışa bağımlılığa son verecek yazılım Milli savaş uçağı geliyor. CHP'Lİ VEKİL ÖLDÜRÜLEN TERÖRİSTLERİ BAKIN NASIL SAVUNDU..