ABD’nin başta Irak ve Suriye olmak üzere birçok ülkeyi terör aparatlarıyla dizayn etme konsepti çöküyor. 1991’deki Körfez Savaşı sonrası Irak’ı bölme girişimine 2003 yılındaki işgalle devam eden ABD, Suriye’ye de DEAŞ bahanesiyle yerleşti. Irak’ı Peşmerge ve PKK eliyle bölmek isteyen Pentagon/CIA, Türkiye’nin güney sınır hattını adeta terör vadisine çevirerek onlarca radikal örgütü ve onbinlerce militanı eğitti. George Bush, Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama dönemlerinde artarak devam eden bu faaliyetler Donald Trump’la da kesintiye uğramadı. Türkiye’nin güneyinde Peşmerge/PKK eliyle kurulmaya çalışılan ancak yerinde müdahalelerle akim bırakılan terör koridoru, Pentagon’un son projesi oldu.
Zira ABD’nin ‘bölparçala’ taktiğine karşı Türkiye, Rusya ve İran arasında yükselen eşgüdüm, Washington’u bölgede iyice yalnızlaştırdı. 7 yıllık Suriye savaşının bitmesi için Astana ve Soçi’de atılan somut adımları baltalama uğraşında ABD’nin ‘Riyad’ hamlesi de boşa çıktı.
Şam muhaliflerini Suudi Arabistan’ın başkentinde toplayıp direniş güçlerini kendi kontrolüne almaya çalışan Pentagon’un çabası ters tepti. ‘Astana sürecini sabote edin’ baskısı yapılan ve aralarında müzakere heyeti başkanı Riyad Hicab’ın da olduğu 11 Suriyeli muhalif, Riyad toplantısı öncesi görevlerinden istifa etti.
Bu gelişmeler sonrası, PKKPYD ve Peşmerge dışında bölge genelinde müttefiği kalmadığını gören ABD Başkanı Donald Trump, 24 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak “PKK/PYD ittifakımız yanlıştı” itirafında bulundu. Uluslararası arenada yalnızlaşan ve bölgede terör örgütleriyle ittifak kurarak savaş suçlarına iştirak eden ABD, Erdoğan’a telefonda, “PKK/PYD’ye silah desteği sona erecek” sözü verdi.
Bölge kaynakları, Trump’ın PYD itirafı ve Ankara’ya vaadini ‘işgal hamleleri için terör konseptinin çöküşü’ şeklinde yorumluyor. Trump’ın vaadini sahada Pentagon’un da uygulaması halinde ABD, terör örgütü PKK/PYD ile ittifakını bozmuş olacak.
Suriye’de 2011 yılı mart ayında başlayan iç savaş süreci boyunca muhalif kanadı sürekli oyalayan ABD, 2014 yılı eylül ayından başlayarak 30 bin PKK’lı teröriste eğitim verdi. Ankara’yı uzun bir süre ‘eğitdonat’, ‘güvenli bölge’ gibi projelerle bekleterek zaman kazanan ve bu sırada DEAŞ tiyatrosuyla PKK’ya alan açan Washington, Musul, Telafer, Kerkük, Haseke, Rakka, Deyrizor, Halep, Hama, Dera, İdlib hattında 25 milyon sivilden arındırılan terör koridorunun da mimarı oldu. PKK/PYD’ye binlerce ton cephane, yüzlerce zırhlı araç ve bir orduya yetecek ölçüde silah sevk edildi. Cenevre’de 2012, 2014, 2016 yıllarında ABD öncülüğünde yapılan üç müzakere de fiyaskoyla sonuçlandı.
Uzmanlara göre Pentagon; gelinen noktada Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan ve Ürdün üzerinden yeni bir bölgesel çatışma hattı oluşturmak için zaman kazanmak istiyor. Suud ile İran arasında Yemen’de hüküm süren vekalet savaşının ‘doğrudan savaşa’ evrilmesi için her hamleyi yapan Washington, Fırat Kalkanı sonrası Suriye kuzeyine Türkiye’nin yeni müdahalelerini önlemek için de PKK’dan vazgeçtiği mesajı veriyor.
Irak’ı bölme planı olan 25 Eylül kışkırtması, Deyrizor, Rakka, Telafer ve Musul’da ABD’nin DEAŞ’la girdiği ilişkilerin deşifre olması, tüm yönetim kadrosu PKKKandil tarafından atanan PYD’nin tabela oyunları ile himaye edilmesinin getirdiği baskılar sonucu sıkıntılı bir döneme giren ABD yönetiminin şimdi sahada atacağı adımlar merak konusu.