Bugünkü yazısında Suudi Arabistan’da yaşanan son gelişmeleri değerlendiren İbrahim Karagül, ”Herkes tetikte olsun, ABD ve İsrail bir cephe kuruyor” dedi.
Suudi Arabistan’da son günlerde yaşanan gelişmeler bölgede havayı iyice ısıttı. Kraliyet ailesinden çok sayıda prens, bakanlar ve iş adamları gözaltına alınarak tutuklandı ve hesapları donduruldu.
Yemen’den Arabistan topraklarına balistik füzeler atıldı. Bütün bu gelişmelerin Veliaht Prens Muhammed Selman’ın ”Ilımlı İslam’a geçiyoruz” söyleminin hemen ardından gerçekleşmesi dikkat çekti. Veliaht prensin bir ‘batı’ projesi olduğu bilinen ‘Ilımlı İslam’dan neyi kastettiği ise henüz belli değil.
İslam coğrafyasını türlü oyun ve entrikalarla dizayn etmeye çalışan batılı güçler ve İsrail, bölgede büyük bir mezhep savaşına kapı açmak istiyor. Bu konuyu bugünkü köşesinde gündemine alan Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, ”Suudi Arabistan’daki iç siyasi tasfiyeyi, büyük hesaplaşmayı çok ciddiye alın” diyerek yaşanan gelişmelerin hem Suudi Arabistan ve bütün bölgenin geleceği, hem de İslam topraklarına yönelik çokuluslu müdahalelerin seyrini izlemek için önemli olduğunu vurguladı.
Mezhep savaşları ile ‘Arap ve Arap olmayan Müslüman’ ayrımı planlandığını aktaran Karagül, mezhep savaşları projesinin yeni Arap milliyetçiliği dalgası ile devam ettirildiğini ve İran’ı hedefe alan bölgesel bir savaşa yol açabilecek büyük bir cephe inşa edildiğini belirtti.
Karagül, Suudi Arabistan’da patlak veren krizin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) mihmandarlığında ve ABDİsrail’in patronluğunda başlatıldığına dikkat çekerek ”Tamamen İsrail’in güvenlik çıkarlarını önceleyen, ABD’nin Ortadoğu’daki gücünü yeniden tesis etmeye odaklanan yeni bir güvenlik kalkanI inşa edildiği için ciddiye alın” dedi.
‘ILIMLI İSLAM BİR PALAVRA’
Yaşanan olayların ılımlı İslam söylemi ve yolsuzluk iddialarıyla pazarlandığının altını çizen Karagül, asıl hedefin Riyad’daki iç iktidar yapısını sıfırdan yeniden dizayn etmek, geleneksel Suud siyasetini toprağa gömmek, yeni iktidar yapısı ile uzlaşmayan ya da uzlaşamayacağı düşünülen herkesi tasfiye etmek, ekonomiyi öne çıkarsa da aslında tamamen güvenliğe yoğunlaşmak ve Lübnan’dan İran sınırına kadar her bölgede radikal çıkışlara hazırlanmak olduğunu belirtti.
Karagül’e göre Veliaht Prens Muhammed Selman ile BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zaid el Nahyan öncülüğünde yürütülen yeni projeyle Arap dünyası tek bir eksende toplanarak ABDİsrail çıkarlarına rehin verilecek.
İran’ın Suudi yönetimini Yemen üzerinden çevreleme girişimlerinin sorgulanamayacağını da hatırlatan Karagül, Riyad yönetiminin kendi iç bütünlüğünü sağlamak, ulusal bütünlüğünü korumak ve İran üzerinden gelen tehditleri göğüslemek adına yaptığı şeylerin mazur görülebileceğini belirtti.
RADİKAL ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE İSRAİL İÇİN ‘KALKAN’
Veliaht Prens Muhammed Selman’ın radikal Arap milliyetçiliği üzerinden bütün coğrafyayı bölgesel savaş cephesi olarak algıladığına dikkat çeken Karagül, bölgede yaşanacak hiçbir gelişmenin o bölge ile sınırlı kalmayacağını vurguladı.
Suudi Arabistan’da yaşanan gelişmelerin etkilerinin çok yakında Lübnan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve Suriye’de görüleceğini aktaran yazar, yine Suud yönetimindeki derin değişimin Suudi Arabistan’la sınırlı olmayacağını belirterek ”İçerideki tasfiye ve yeniden yapılanma tamamlanır tamamlanmaz, yeni ‘Cephe’nin, ‘Kalkan’ın agresif bir askeri hareketliliğe girişeceğini de göreceğiz” dedi.
AZILI TÜRKİYE DÜŞMANI: MUHAMMED BİN ZAİD
BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zaid’in azılı bir Türk düşmanı olduğunu ve 15 Temmuz darbe girişimine bile destek verdiğini hatırlatan Karagül, ”Muhammed bin Zaid, Türkiye’yi hedef alan çokuluslu müdahalelerin tamamının ortağı olmuştur. Aynı kişinin, yeni eksenin bölgedeki taşıyıcısı olduğunu, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ı etkisi altında tuttuğunu görüyoruz” dedi.
”Suudi Arabistan’a bir BAE modeli önerdiğini ve bunun kabul gördüğünü, projenin arkasında tamamen İsrail ve ABD olduğunu da görüyoruz” diyen İbrahim Karagül, Muhammed bin Zaid üzerinden coğrafyanın tamamını büyük bir savaşa sürüklemeye çalışıldığını ve ülkeleri bölme planlarının yapıldığını aktardı.
Projenin başarılı olması durumunda bütün coğrafya, başarısız olursa Suudilerin biteceğini belirten Karagül, ”Riyad’daki tasfiye ve yeniden yapılanmaya dönük yeni dalgalar göreceğiz. Şahsen, bu girişim başarılı olmazsa S. Arabistan’ın büyük bir iç bunalıma sürükleneceğini, başarılı olması durumunda ise coğrafyanın büyük bir kapışmaya sahne olacağını düşünüyorum” dedi.
Mesut Barzani’ye referandum yaptıranların, İran, Irak ve Türkiye üzerinden bu projenin başarısız olmasıyla aynı durumun Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunun da başına geleceğini gördüklerini ifade eden Karagül, Suriye ve Irak’taki ABD tezlerinin zora girdiğini ve bu nedenle ABDİsrail cephesini Suriye’den güneye çekildiğini vurguladı.
Karagül, BAE, S. Arabistan ve Mısır üzerinden yeni bir kalkan oluşturulduğunun altını çizerek ”Bu kalkan S. Arabistan ve BAE için değil, ABD ve İsrail için kuruldu. Lübnan’a saldırı başlatmak, Katar’dan intikam almak…” dedi.
Bundan sonra nelerin yaşanabileceğini aktaran Karagül, şöyle yazdı;
”1 İranSuud çekişmesi her alanda çatışmaya dönüşür. S. Arabistan’ın Yemen’e hava, deniz ve karadan abluka kararı da bu tehlikeyi doğuruyor. Yemen’e büyük bir müdahale olabilir, İran karşı saldırıya girişebilir.
2Tam da İsrail’in istediği gibi, yeni eksen Lübnan’a saldırır ve Hizbullah’ı tasfiye etmeye girişir. Saad Hariri’nin istifasını biraz bu yönden görmek gerekiyor. İsrail’i Irak’ın kuzeyinden İran sınırına taşıma planı boşa çıktı. Öyleyse Lübnan’ın güneyinden İsrail sınırındaki İran yanlısı Hizbullah hedef alınacaktır. Belki de, onlar Hizbullah’a saldırmadan önümüzdeki günlerde Hizbullah’ın İsrail’e saldırısını görebiliriz.
3 BAE ve yeni eksen, Katar’dan intikam almayı deneyecektir. Türkiye’nin destekleri yüzünden düşüremedikleri Katar yönetimini devirmek, bu ülkeyi eksene çekmek isteyecekler. Lübnan savaşı ne kadar muhtemelse Katar’a müdahale etmeleri de o kadar muhtemeldir. Hem Lübnan’a hem de Basra Körfezi’nde Katar’a müdahale ettikleri anda İran’la savaş başlamış sayılır.
4 Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünü, Katar savunmasındaki rolünü dikkate sunmak isterim. Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin dünkü Katar ziyareti, böyle bir endişenin varlığı ile de ilgili olabilir. Ama BAE ve yeni eksen Katar’a saldırdığı anda Basra Körfezi büyük bir savaşa sürüklenebilir. İşte tam o anda İran füzeleri Birleşik Arap Emirlikleri’ni, Dubai’yi hedef alabilir. Riyad yönetimini bilmem ama Lübnan ve Körfez’e yönelik proje tamamen İsrail, ABD ve BAE planıdır ve çok ciddi bir tehlikedir.
5 BAE, İsrail ve ABD’nin, yeni eksen üzerinden Suriye ve Irak’ta askeri açıdan karşı saldırıya geçeceğini düşünüyorum. Bölgede kaybettikleri mevzileri geri almaya çalışacaklar. Bu hareket de Türkiye, Rusya ve İran’a dokunacak, üç ülke arasındaki koordinasyonu daha da artıracak. En önemlisi de, BAE ve İsrail’in, S. Arabistan kamuflajıyla PKK/PYD’ye yoğun askeri destek vereceğini tahmin ediyorum. Türkiye’nin yeni cephe konusundaki tavrı işte o zaman sertleşebilir.
6 Kim ne derse desin, coğrafya büyük bir felakete sürükleniyor. Muhammed Bin Selman, başarılı olursa Kızıldeniz kıyısında Lübnan, Somali ve Filistin askeri açıdan hareketlenir. Basra Körfezi’nde ise Katar ve BAE diye iki cephe açılır. Bahreyn ve S. Arabistan’daki Şiiler harekete geçirilir. Yemen’deki Husiler de öyle. İran bütün nüfuz alanlarını harekete geçirecektir. BAE açık biçimde İran’ın hedefi olacaktır.
7 Veliaht prens başarısız olursa kendisi gider. Proje çöker. ABD ve İsrail bölgede çok ciddi nüfuz kaybeder. Irak ve Suriye’deki varlığı tamamen silinir. Riyad’da büyük iç çatışmalar izleyebiliriz.
8 Ama her ne olursa olsun, yeni eksen, yeni kalkan S. Arabistan’ı vuracaktır. En büyük zararı bu ülkeye vuracak, belki de onu parçalayacaktır. İran’ın Riyad’la hesaplaşması açık bir gerçek. Ama ABD ve neocon çevrelerin S. Arabistan’ı parçalama düşüncesi de öyle. İsterseniz o haritalara bir göz gezdirin. Şahsen Riyad yönetiminin büyük bir tuzağa sürüklendiğini düşünüyorum.
9 Yeni durumu asla hafife almayın. Coğrafyamız çok büyük bir hesaplaşmaya, bölgesel iç savaşa sürükleniyor. “İslam iç savaşı” projesini üretenler bu yeni eksenin de mimarları. Mekke ve Medine üzerinden İslam’ın kalbini vurmak, Müslüman dünyayı utançtan kafasını kaldıramayacak hale getirmek onların en büyük hedefi ve planı.
10 Coğrafyamız bir tür Haçlı İstilası ile yüzleşiyor. Onlarla kim ortak olursa hem coğrafyayı hem kendi vatanlarını kaybedecek. Bu dönemde ABD’ye yakın olan parçalanıyor, bu hiç unutulmasın! Türkiye örneğinde gördük, onlar önce müttefiklerini vuruyor artık.”