Auto-Created-3
04 Nisan 2020 ( 4038 izlenme )
Reklamlar

Bilgiler il il açıklandı, ne katkı sundunuz TTB’ciler?

“Açıklayın, açıklayın” dediler..“Mücadele, her bilginin açıklandığı şeffaflık ile başarıya ulaşır” dediler..“Tüm ayrıntıları açıklamazsanız, en baştan kaybedersiniz” dediler..
Aslında bilgilerin açıklanmasını isterken, koronavirüsle mücadeleye bir katkı sunacaklarından değil..Hangi konularda maraza çıkartacaklarını daha iyi belirleyebilmek için, ayrıntılı bilgi istediler..

“Hangi ilde ne kadar vaka var, açıklayın” dediler..

“Hangi ilde kaç ölüm var, açıklayın” dediler..

“Hangi ilde kaç yoğun bakım hastası var, açıklayın” dediler..

Sonunda istedikleri tüm bilgiler verilmeye başlandı..

Hangi ilde kaç vaka var, kaç ölüm var, hepsi açıklanmaya başlandı..

İlk ayrıntılı bilgi, iki gün önce yapıldı..

İstanbul başı çekiyor..

Vaka sayısında da.. Ölüm sayısında da..

Diğer illerin de tek tek bilgileri verildi..

Gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarında, internet sitelerinde, soluk almaksızın “Açıklayın.. Açıklayın” diye tepinenlerin bir tanesinden, Sağlık Bakanlığı’nın ayrıntılı verdiği bilgiler sonrasında bir değerlendirme gördünüz mü?

Ben göremedim..

Açıklama yapılana kadar, kıyameti kopardılar.. Sanki yapılacak açıklama sonrasında, kendilerinin bir değerlendirmesi olacakmış, mücadeleye bir katkıları olacakmış gibi görüntü verdiler..

Açıklama yapıldı..

Ardından toz oldular..

İstanbul’da niçin bu kadar yoğun vaka var, büyük nüfusuna rağmen Bursa’da niçin vaka sayısı çok sınırlı, Adana’da özellik ne, yabancı unsuru yoğun Antalya’da niye vaka sayısı az, memur şehri Ankara’da özel durum nedir ki İzmir’den daha iyiler?

Biraz daha net söyleyeyim..

Özellikle Akdeniz sahillerindeki vaka sayısının azlığından yola çıkarak, acaba sıcaklığın diğer illere kıyasla daha yüksek olmasının koronavirüs yayılmasında bir etkisi var mı, yok mu?

Karadeniz sahillerinin sıcaklık dereceleri daha düşük olmasına rağmen, o illerde de yayılımın az olmasında neler etkili olmuştur?

Nüfus yoğunluklarını da dikkate alsak bile, İzmir’deki vaka sayısının 10 misli gibi çok yüksek sayıda hastanın İstanbul’da olmasının tek sebebi Avrupa’dan girişler midir?

Yurtdışından gelen birçok kişi, bunların içinde umreciler de dahil olmak üzere, Ankara’daki yurtlarda karantinaya alındıkları gerçeğine rağmen, başkentteki hasta sayısı niçin düşük çıkmıştır?

Ve daha birçok soruya cevap vererek, en azından cevap arayarak, halkı bilgilendirmede bir faydaları oldu mu?

Olmadı..

Daha önemlisini söyleyeyim..

Sağlık Bakanlığı’na, tüm bilgileri hemen açıklaması için çağrı üzerine çağrı yapanlar..

Kendi meslektaşlarının sahipliğindeki iki laboratuvarın, yaptıkları tahlil neticelerini Sağlık Bakanlığı’na vermeyerek salgının yayılmasında sorumlulukları olduğu iddialarına karşı, ne yaptılar?

Hayret etmemek elde değil..

Nasıl bir ülkede yaşadığımıza şaşırmamak elde değil..

Olaya bakınız..

Sağlık Bakanlığı’na “Her türlü bilgiyi hemen açıklayın” diye baskı uygulamaya kalkışanlar.. Bakanlık tarafından iki ayrı laboratuvara yöneltilen, “kaç hastaya test yaptıklarını, hasta isimleri, adresleri ve telefon numaraları” sorularına, cevap verilmemesi karşısında...

Böylece, belki de birçok hastanın yakın çevresinde yapılması gereken taramaların yapılamaması karşısında..

Onların da başkalarına hastalığı bulaştırması ile, katlanan şekilde hasta sayısının artması karşısında..

Böylesi bir önemli bir süreçte, ilgili laboratuvarların laubali mi laubali, densiz mi densiz cevaplar vermesi karşısında..

Konuyu görmezden geliyorlar..

Gözlerini kapatıyorlar, “Bizi ilgilendirmez” diyorlar.. Es geçmeyelim..

O iki laboratuvarın, Salık Bakanlığı yetkililerinin istedikleri bilgi talebine verdikleri cevabı da aktarayım.

Büyük ihtimalle, tartışma büyüdüğünde, Tabipler Odası’nı arkalarına alacakları düşüncesi ile, verdikleri cevap şu olmuş:

“Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na göre, istenilen bilgiler verilememiştir.”

Sanki bulaşıcı bir hastalıktan bahsedilmiyor.. Sanki, şu siyasetçinin, bu farklı partiden birisinin özel hastalık bilgileri soruluyormuş gibi..

Sanki, Sağlık Bakanlığı’nı hiç ilgilendirmeyen, toplumu ilgilendirmeyen özel bilgiler, durduk yerde o laboratuvardan isteniyormuş gibi..

Afra tafra yapıyorlar..

Böyle bir tabloda, söyler misiniz, Tabipler Odası’nın Sağlık Bakanlığı’nı baskı altına alma girişimlerine hak vermek mümkün mü?

Sağlık Bakanlığı’na bilgileri açıklaması yönündeki kurdukları baskı ile birlikte, bu laboratuvarların bilgi vermeme inadını değerlendirecek olursanız..

Çelişkiyi nasıl izah edebilirsiniz?

Sağlık Bakanlığı’na gelince, “Açıkla, açıkla” diyenler..

Kendi meslektaşlarının sahibi olduğu laboratuvarlara sıra gelince, aynı baskıyı kurmuyorlar..

Sağlık Bakanlığı’na bilgi verilmemesi karşısında laboratuvarların sorumluları hakkında tek bir soruşturma açmıyorlar..

 Sonuçta da, İstanbul Sağlık Müdürlüğü mecburen, durumu savcılığa aktarıyor..

Böylesi bir tabloda, artık Tabipler Odası da, o iki laboratuvarla birlikte, salgının yayılmasında sorumlu tutulacak noktaya gelmiştir.. Bu dakikadan sonra, savcılığın sadece laboratuvarlar sorumluları için değil, Tabipler Odası yöneticileri için de soruşturma açması, zorunludur..

“Odanıza üye olan şu şu doktorların sahipliğindeki Özel Haseki Gelişim Tıp Laboratuvarı ve Özel Kızıltoprak Gelişim Tıp Laboratuvarı’nın koronavinüs tespiti yaptıkları hastaların bilgilerini Sağlık Bakanlığı’na vermeyerek, hatta özellikle gizleyerek salgının yayılmasında etkileri olduğu ortaya çıkmıştır. Bu laboratuvarların sahipleri doktorlar hakkında niçin disiplin soruşturması başlatılmamıştır?” sorusu Tabipler Odası yöneticilerine yöneltilip, gerekli iddianame düzenlenmelidir..

Yok öyle, kaos çıkartmak için “Açıkla, açıkla” diye kafa karıştırıp...

Esas açıklanması gereken bilgilere sıra gelince, “Onlar bizim üyemiz” diyerek, onları koruyup kollamak..

Ali Karahasanoğlu/Yeniakit

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Hava Saldırısı,Artık dünya bildiğimiz gibi bir dünya olmayacak. Pakistanlı nöroloji uzmanı: Afiyet Sıddıki Aşıyı açıklamak için o anı bekliyorlar..11 Mart'ta yeni bir aşamaya geçildi..! Tarihimizden altın bir yaprak:Nene Hatun...