Ankara Baro Başkanı idi.. Tek faaliyeti, eşcinsellere destek çıkmaktı..
Eşcinsellere destek çıktığı için, HDP’liler zaten bilerek..
CHP’liler dünden razı olarak.. Saadet Partililer, İyi Partililer de.. Hüsnü zan ile söylemiş olayım, bilmeyerek..
Gelecek Partililer ve DEVA Partililer ise, Tayyip Erdoğan düşmanlığının gözlerini perdelemesi sonucu..
GümüşhaneŞiran’lı Erinç Sağkan’ı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na seçtiler..
“Türkiye’de, insanları için referans vereceğin 5 il say” deseler.. Gümüşhane de o sayacağım “5 il”in içinde olur.
Ama ne hikmetse, Gümüşhaneli Aydın Doğan’ın müstehcenlik alanındaki sabıkasını dün yazdık..
Bugün de, bir başka Gümüşhaneli Erinç Sağkan’ı yazmak zorunda kalıyoruz. Gümüşhaneli ama, başörtülüye vermediği desteği, cinsel sapkınlık içindeki eşcinsellere veriyor.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hiç kimseyle tartışmaya girmeksizin.. Bir Cuma hutbesinde, Cuma cemaatine, İslam’ın emrini anlatıyor..
O hafta Cuma namazına gitti ise, kendisinden özür dileyeceğim.. Ama o hafta Cuma namazına bile gitmediği her sözünden açıkça anlaşılan Erinç Sağkan, Cuma cemaatine yapılan tavsiyeleri alıp, dindar insanlara kinini kusuyor.
“Ortaçağ kafası” diye başlıyor..
“Cadı avı” ile devam ediyor..
Eşcinsellere, eşcinselliğe sahip çıkıyor..
Hani, “Sen eşcinsel olmak istiyorsan, kimse önüne geçmiyor. İster etek giy.. İstersen kadın ismi al.. Ama bırak da, bu millet, çocuklarını, İslam’ın emri gereği, eşcinsellikten uzak tutsun!” desek..
“Bana hakaret ediyorsun” diye saldırı moduna geçeceğinden eminim.
Ama ne hikmetse.. Eşcinsellere, yani insanlığın yaratılışına aykırı ilişkilere sahip çıkıyor..
Dava açıldığında da.. Bakın kendisini nasıl savunuyor:
“İsterim ki savunma yapabileceğim iddianame olsun.. Sanığın iddianameyi okuduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlayabilmesi zorunlu olduğu halde Diyanet İşleri Başkanı açıklaması ve baronun açıklaması yer aldıktan sonra hangi ibarenin suç olduğu açıklanmadan cezalandırılmamız isteniyor.”
Onu da anlamadı isen, kim sana neyi anlatsın, Erinç efendi?
Konuşurken, işkembeden hakaretleri savuruyorsun..
İddianame önüne konulunca..
“Anlaşılmıyor” deyip, kendi anlama kapasiteni tartışmaya açıyorsun..
“Diyanet İşleri Başkanı’nın nikahsız yaşayanların ve eşcinsellerin hastalık taşıdığını ve mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti… Ankara Barosu adına sessiz kalmama hakkımızı kullandık” diye de devam ediyor, Erinç efendi..
Tıp uzmanları söylemiyor mu, “Nerede akşam, orada sabah” türünden cinsel hayatları olanların, ordan burdan kaptıkları hastalıkları, ilişkiye girdikleri herkese bulaştırma riski taşıdıklarını..
Hele hele.. Aynı cinsten insanların birbirleri ile cinsel ilişkilerinin, zaten tam bir fecaat olduğunu, doktorlar da kabul etmiyor mu?
Daha hangi kafa ile, “Sessiz kalmama hakkı”ndan bahsediyorsun sen Erinç efendi? Savunduğu rezaletten kendisini kurtarmak için.. Belki şunu diyecektir, Erinç efendi:
“Canım siz de, ‘nikahsız birliktelik’ deyince, hemen aklınıza nerde akşam, orda sabah, her gün birisi ile ilişki yaşayanlar geliyor. Nikah kıymadan, ama sadece bir kişi ile düzenli ilişki yaşayan yok mudur? Onlar açısından evlilere kıyasla, hangi sağlık sorunu olabilir ki?”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, nikahsız birliktelikler ve eşcinsellere yönelik sözlerinde, sadece tıbbi açıyı öne çıkarmadı ki..
Toplumsal barışı, toplum sağlığını da hatırlattı..
Nikahsız birliktelik yaşayanlar, bugünkü hukuk sisteminde, birbirlerine mirasçı bile olamıyorlar..
Böyle bir gerçeğe rağmen, bir hukukçu, nasıl olur da, hukuki altyapısı olmayan birliktelikleri, tarafların büyük zararlara uğrayacakları ilişkileri savunmaya kalkabilir?..
Sorsak, kendisi nikahsız birliktelik yaşıyor mu acaba?
Sadece sorusuyla bile, sinirleri tavan yaptırırız.
Eşinin de, “Bunu hakaret sayarım” diyeceğinden hiç şüphem yok..
Eee? Neyin kafası ile, nikahsız birliktelikleri savunuyorsunuz?
Savunmayı da bir kenara bırakın.. Bir Cuma hutbesinde, insanlara, “Nikahsız birlikteliği tercih etmeyin” denildiğinde..
“Biz nikahsız birlikteliklerle mücadele edeceğiz” denildiğinde, niye rahatsız oluyorsunuz?
İşin püf noktası ne, biliyor musunuz?
Bu adamı, CHP eski milletvekili Rıza Türmen’in savunması.. Başka ana gündem maddeleri çıkınca, Saadet Partili kardeşlerimiz pek o konuya giremiyorlar ama..
AK Parti’yi, yıllarca “Zinayı serbest bıraktı” diye suçlayan Saadetli kardeşlerimiz.. Bakın sizin ortağınız CHP’nin çizgisine.. Bırakın kendilerinin zinayı bir hak gibi görmelerini..
Bir de.. İslam dininin nikahsız birliktelik ile ilgili ayetinin, bir hutbede okunmasına bile tahammül edemiyorlar.
Siz CHP ile ittifak yapın.. “Zinacılara laf söyleyemezsiniz” diyerek, ayet okuyan Diyanet reisine “Ortaçağdan gelen” diye hakaret edildiğinde..
Avukatlığını CHP’liler yapsın.. Hakaret yapanın kendisi de, CHP söylemlerini açıkça tekrarlasın..
Saadet Partisi olarak siz de.. Bu CHP’nin Genel Başkanı’nı “Babayiğit” ilan edin..
Zinanın haramlığını hutbede okuyan Ali Erbaş’ı atayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ise, “Zinayı serbest bıraktı” diye vicdansızca suçlayın..
Nasıl bir mantıksızlık bu? Nasıl bir basiretsizlik?
Dünkü duruşmada, bir gerçeği daha öğrenmiş olduk..
Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı Mahmut Acerce açıklıyor: “Ben Diyanet İşleri Başkanı’nın bütün cümlelerini katılıyorum. Düşüncelerimden dolayı üyesi olduğum baro tarafından kınanıyorum. Ben bu kınamayı ifade özgürlüğü olarak görmüyorum!”
Gerçekten de.. Şu tabloya bakar mısınız..
Allah’ın ayetindeki, eşcinsellikle mücadele edilmesi gerekliliğini tekrarladığı için, Ali Erbaş’a hakaret edenler..
Hakaretlerini “Düşünce özgürlüğü” olarak savunanlar..
Kendi meslek kuruluşunun üyesi olan bir avukatın, farklı bir görüş serdetmesine, “kınama” ile karşılık veriyorlar..
Bu ne yaman çelişki? Bu ne tutarsız bir kafa yapısı?
“Babayiğit” ilan edilenler de dahil..
“Zina”yı ve “zinacıları” savunmayı hak olarak görenler bir açıklasa da, öğrensek..
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit