Bugünlerde yapılan bir fitneyi aktarmadan önce..Eskisini hatırlatayım..Eskisine işlem yapılmadığı için, yeni yalanların nasıl pervasız şekilde dillendirildiğini göstereyim..
Tarih 20 Kasım 2019.Döviz manipülasyonu ile Türkiye’ye diz çöktürme operasyonunun tam hız hayata geçirildiği bir dönem..Her ne kadar biz haykırsak da, “Bu hareketlenmenin haklı bir gerekçesi yok..
Türkiye’ye operasyon çekiliyor.. Diz çöktürme operasyonu ile, sandıkta deviremedikleri Tayyip Erdoğan’ı devirmek istiyorlar” tespiti yapsak da..Utanmazlarda küçücük bir geri adım yok..28 Şubat sürecinde bu ülkede bakanlık koltuğuna da oturmuş olan Ufuk Söylemez isimli, kendisini ekonomist zanneden şahıs, şu ifadelerle fitnesini ortalığa saçıyor:
“Bu günlerde ekonomi çevrelerinde ve Ankara kulislerinde konuşulan vahim bir iddia var ki, konuşulması bile insanları tedirgin ediyor.”
Neymiş, bize göre yalan, bize göre iftira, bize göre fitne mahiyetindeki, Ufuk Söylemez’e göre “insanları tedirgin eden, vahim” iddia!
Söylemez, “İnsanları tedirgin eden” diyor ama..
Aslında kimsenin tedirgin falan olduğu yok..
Onlar, bir avuç elit kişi..
Masa başında iktidar kurup, iktidar devirmeye alışmış, kendilerini egemen kişiler gibi gören kesim, insanların tedirgin olmasını istiyor.
Öyle göstermek istiyorlar..
Peki niçin insanlarımızın tedirgin olduğunu iddia ediyorlar?
Kendi ifadeleri ile aktarayım, siz de süreç içinde bunun doğru çıkıp çıkmadığını, test edin:
“İktidar T.C. Merkez Bankası ve Kamusal Sermayeli Bankalar yoluyla milyarlarca dolarlık döviz satıyor ve kurları tutmaya gayret ediyor. Bu nedenle ise, net rezervler eksiye düşüyor, bunun görünmesini önlemek için de günlükhaftalık swap yöntemiyle borçlanan Merkez Bankası’nın kayden gözüken rezervleri de net olarak eksiye dönüyor.”
Sadece Ufuk söylemez değil, benzer söylemi dillendiren malum bir ekip Türkiye’de boy gösteriyordu, o günlerde..
Hatta Berat Albayrak, cevap mahiyetinde, “Birileri sanıyor ki, ben akşam talimat veriyorum, dolar şu fiyat olsun, avro şu fiyat olsun” açıklaması yapmıştı..
Bunun mantıksızlığını hatırlatmıştı..
O günlerde karambole geldi..
Geçtik, bugünlere geldik..
Ufuk Söylemez’in sözleri, doğru çıktı mı?
Günlük, haftalık swap’larla, rezervlerin eksiye düştüğü gerçeği, (aslında onların hülyası diyelim) karartıldı mı?
Üzerinden 4,5 ay geçtikten sonra, hem de dünyayı sarsan bir salgın hastalık süreci içinde gerçeklere baktığımızda, Ufuk Söylemez’in sözlerinde küçücük bir haklılık payı çıktı mı?
Çıkmadı..
Türkiye dimdik ayakta..
İtalya’ya, İspanya’ya, hatta ABD’ye salgında kendilerini kurtarmaları için ekipman yolluyor..
Bu istemezükçü grup utanmaları gerekirken, karşımıza çıkıp, “O devletlere yardım ederek, itibar kazanamazsınız” diye ahkam kesiyorlar..
Aslında sağ bir siyasi partiden politika yapıp, şimdi Tayyip Erdoğan’a çelme takmak için solcularla birlikte ölümüne mücadele eden Ufuk Söylemez, aynı yazısında faizlerin ve enflasyonun emir komuta ile indirilmeye çalışıldığını, ancak gerçekte inmeyeceğinin önümüzdeki aylarda görüleceğini söylüyor..
Üzerinden 4.5 ay geçtikten sonra, söyler misiniz, Ufuk Söylemez’in bu iddiası doğru çıktı mı?
Hayır..
Faizler de, enflasyon da, o tarihlerde % 20 civarında dolanırken, bugünlerde her ikisi de % 10’lar seviyesine indi.
Ufuk Söylemez, utanır mı?
Utanmaz..
Utanmayacağını, o yazısında şu sözleri ile ispatlamış zaten:
“Ayrıca bu gidişatla döviz talebinin ve borçlarının karşılanmasında yetersiz kalınması halinde DTH’ların ve/veya 500.000 doların üstündeki bölümlerinin, piyasa fiyatından Türk Lirasına çevrilerek, bir manada ister istemez kambiyo rejiminin değiştirilmeye gidilmesine yönelik çalışmaların veya düşüncelerin olduğu da yoğun biçimde söyleniyor.”
İnsanları inandıramasalar bile, kendi ölçülerinde az da olsa inandırdıkları çevreler itibari ile, piyasayı altüst edebilecek bir vahim yalanı ortaya atan Ufuk Söylemez, bu söyleminin üzerinden 4.5 ay geçtiği halde, iddialarının doğru çıkmaması üzerine bir özür diledi mi?
Dilemedi..
O özür dilemedi ama..
Piyasayı bozmak için ortala attığı yalanların cezasız kalması üzerine, aynı kara propagandayı tekrarlamak isteyenler oldu..
Mesela Fatih Portakal..
Amerikan sermayeli bir televizyon kanalının çalışanı Portakal; tarihi sürecin, yalancılığını belgelediği Söylemez’i tekrarla, bakın hangi paylaşımı yapmış:
“Tekalifi Milliye hatırlatılıp ‘Zor günlerden geçiyoruz’ denilerek mevduatı veya tasarrufu olanlardan para istenmesin bir de! Korona sonrası ödeyelim derlermiş bir de! Olmaz olmaz diyemiyorum maalesef!”
Biraz dolambaçlı söylemiş ama.
Demek istediği şu:
“Kişilerin mevduatlarına el konulup, bir süre sonra ödenmesi gündeme gelebilir..”
Bu yönde % 1, yüz binde bir ihtimal var mı?
Yok..
Ama bu şarlatanlar, milletin moralini bozmak için, “Piyasayı ne kadar bozabilirim” düşüncesi ile, bu yalanı ortaya atıyor..
Cumhurbaşkanı suç duyusunda bulununca..
BDDK suç duyurusunda bulununca..
Solak kesimde hemen bir ciyaklama..
Portakal’ın yaptığı alçaklığı net olarak aktarmadan, “Düşünce açıklamasına soruşturma açılır mı?” şeklinde bir algı çalışması..
Affedersiniz, “Mevduata el konulacak” şeklinde bir propagandanın neresi düşünce açıklaması?
İnsanları tedirginliğe sevketmek için, tüm dünyada yaşanan ekonomik zorluğun, Türkiye’de çok daha derin hissedilmesi için yapılmış bir alçaklık değil de, nedir bu söylem?
Aynı mantıkla, ben Fox TV için, bin bir yalan üretip yaysam..
Fatih Portakal hakkında, bin bir türlü yalan dolu iddiada bulunsam..
“Eyvallah, koçum” diye mi karşılık verecekler..
Yoksa..
Savcıya mı koşacaklar?
Samimi olarak söylesinler..
Ve cevaplasınlar: “Fox’un itibarı, Portakal’ın itibarı, Türkiye’nin itibarından daha mı önemli? Sizin savcılığa gitme hakkınız var da, BDDK’nın yok mu?”
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit