ERDOĞAN'DAN KATAR'A CEPHE ALAN KÖRFEZ ÜLKELERİNE VE KÜRESEL ÇETENİN AĞZI İLE KONUŞAN KILIÇDAROĞLU'NA TARİHİ AYAR

20509 izlenme 10 Haziran 2017
Reklamlar

"KATAR'A HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman'ın, basiret ve feraset sahibi insan olduğunu kaydederek, şunları aktardı:

"Müslüman, bir ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılmayacak kadar akıllı insandır. Bizim müminlere has teenniyi öne çıkartarak, bu tezgahı bozmamız kaos tacirlerinin heveslerini kursaklarında bırakmamız gerekiyor. Türkiye'de darbe girişimi olduğu zaman Körfez'de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Birilerinin istihbarat örgütleri varsa bizim de istihbarat örgütümüz var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiklerini çok iyi biliyoruz. Türkiye'de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı ulaşıyor mu, bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz. Şimdi biz aç veya susuz, veyahut da Katar'daki kardeşlerimizin yanında olmak, onlara gıda yardımında bulunmak, onlara gıda ihraç etmek, ilaç vesaire ihraç etmekten dolayı rahatsız olanlar var. Kusura bakmayın. Biz Katar'a her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. İki, savunma sanayisiyle ilgili biz Katar'la anlaşmayı bugün yapmadık ki. Katar ile bu anlaşmayı yapmamız iki, üç yıllık bir süreçtir ve o günden bugüne Parlamento'muzdan bunu yeni geçirme durumunda kaldık. Şimdi ben sesleniyorum Körfez'deki dostlarımıza. Amerika'nın Katar'daki üssü sizi niye rahatsız etmiyor? Orada başka ülkelerin üsleri de var, onlar sizi niye rahatsız etmiyor? Kaldı ki rahatsız olduğunu söyleyenlere de benim teklifim oldu. 'Biz sizlerde de üs kurabiliriz.' dedik. Bana o zaman 'Bir değerlendirelim.' dediler. Şimdi bunlar rahatsız oluyorlar. Parlamento'da büyük bir oy çoğunluğuyla bunun onanmasından dolayı onay verenlere, özellikle milletim adına teşekkür ediyorum. Çünkü biz mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz."

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un bu akşam yaptığı açıklamaya değinen Erdoğan, "Bu akşam Amerikan Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, Tillerson... Özellikle süreci hafifletmek gibi, bu ambargoyu düşürmek gibi... Böyle bir açıklaması oldu. Ben diyorum ki bu tamamen kaldırılmalı, kardeşler arasında bu olmamalı. Özellikle Suudi yönetimine bir ricam var: Siz Körfezin en büyüğüsünüz, en güçlüsüsünüz, biz size hadimü'l haremeyn iş-şerifeyn dedik. Siz düşmanlıkları değil, özellikle siz orada kardeşliğin baş tacı olmalısınız, onları bir araya getirmelisiniz ve Suudi Arabistan'a da hadimü'l-haremeyn iş- şerifeyn olarak yakışır diyorum, bunu yapması lazım ve bunu da bekliyoruz. Bu da bizim hakkımızdır" dedi. 

"KATAR'IN TERÖRE DESTEK VERDİĞİNE ŞAHİT OLMADIM"

Bu kavgalardan, Müslüman'ın Müslüman'ı kırmasından bıktıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye'de olanlar ortada. Irak'ta olanlar ortada. Bunların yayılması, ne fayda getiriyor? Yemen'de olanlar ortada, Afganistan ortada, Arakan ortada, Myanmar ortada, bunlar bize ne kazandırdı ki hala buradan da bir şeyler bekliyoruz? Süratle bunun giderilmesi lazım. Her gün yeni bir haber. Katar'da çeşitli hizmetlerle ilgili kurulmuş olan vakıfları terör örgütü olarak ilan ediyorlar. Olmaz böyle bir şey, olmaz böyle bir şey. O vakıfları ben de tanıyorum ve ben de biliyorum. Katar'ın bugüne kadar teröre destek verdiğine ben şahit olmadım.

Şurada son bir iki haftaya kadar bu kadar iyi münasebetleri olan Körfez ülkelerine şimdi ne oldu da dost, Körfez'deki bu kardeşlerini terör ülkesi olarak ilan ediyorlar? Anlamak mümkün değil. Kusura bakmasınlar, biz, Katarlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bize ne görev düşüyorsa Hak yolunda bizler desteğimizi vermeye devam edeceğiz ama şunu da söyleyeyim, bizim güzel bir sözümüz var ya 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste'... 'Efendim Katar, küçük bir ülke...', 'Eğer bir yanlış yaparsanız şöyle yaparız ha'... Öyle değil. Ayeti kerime çok açık net ortada. Ne diyor Rabbimiz, 'Biz nice az inanmış toplulukları inanmamış kalabalıkların üzerine galip kıldık.' Ortada bu var. Öyleyse biz buradan gücümüzü alarak bu yolumuza yürüyeceğiz. Yeni acıların yaşanmasına, bölge halkına yeni külfetlerin yüklenmesine müsaade etmemeliyiz. Türkiye olarak daima coğrafyamızda istikrarın, güvenliğin, barış ve huzurun korunmasından yana olduk. Hiçbir ayrım yapmadan kardeşlerimiz arasındaki pürüzleri gidermenin, onların müşterek menfaatlerde buluşturmanın mücadelesini verdik. Bugün de aynı gayeyle hareket ediyoruz. Çünkü biz, özellikle şu ilahi emre itibar etmiş insanlarız, o da nedir? Hucurat Suresi'nde Rabbimiz ne buyuruyor? 'Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin.' diyerek bize böylesi bir meselede nasıl davranmamız gerektiğini gösteriyor. İşte bu anlayışla Katar krizini çözüme kavuşturmak, kardeşlerimizi ortak bir paydada buluşturmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. 13'ün üzerinde devlet ve hükümet başkanıyla görüştüm, Dışişleri Bakanımız, ilgili bürokratlarımız ve yakın mesai arkadaşlarım da muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler. İnşallah kısa sürede bu temasların meyvelerini toplayacağımıza inanıyorum. En fazla bizim canımızı yakan, en çok Müslümanlara zarar veren terör örgütlerini ortadan kaldırmanın yolu, ihtilaf değil ittifaktır. Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır."

Hz Peygamber'in "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır." hadisini anımsatan Erdoğan, ramazanda bu tavsiyelere kulak verilmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kardeş kavgası olmasın diye gecelerini gündüzlerine kattıklarını dile getirerek, "Birilerinin de başka tellerden çaldığını görüyoruz. Kriz lobisine, krizi fırsata çevirmeye çalışanlar kervanına ana muhalefetin başındaki zat da katılmış. Ömründe Katar'a ayak basmamış, Orta Doğu'da hiçbir ülkeye adım atmamış, dünyayı Batı'daki 3-4 ülkeden ibaret sanan bu zat, bölgedeki kriz hakkında kendince ahkam kesiyor. Kendi ülkesinden dahi bihaber bu şahsın, 1,7 milyarlık İslam aleminin kaderini ilgilendiren böylesi hassas meselelerde birilerinin ağzıyla konuşması, ülkemiz adına utanç vericidir." ifadelerini kullandı.

Bunların tarih, coğrafya ve siyaset bilmediklerini belirten Erdoğan, Sosyalist Enternasyonel'de Filistinliler'in haklı mücadelesini eli kanlı terör örgütüyle aynı kefeye koyduklarını dile getirdi.

Erdoğan, bunların son 6 yılda kendi halkını kimyasal silahlarla, balistik füzelerle, varil bombalarıyla katleden Esed'in devlet terörüne tek bir kelime etmediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Tam tersine rejimin suçlarını aklamaya çalıştılar. Bunların milletvekilleri desen, terör örgütünün bayrakları altında yürüyüş yapmaktan, ülkemize yaptırım uygulanması için Batı'ya yalvarmaya kadar sergilemedik rezillik bırakmadılar. İşte geçen gün, Gezi eylemlerinin 4. yılını kutladılar. Nerede? İstiklal Caddesi'nde. Kimler yan yanaydı? PKK'lılarla CHP'nin milletvekilleri. Yan yana, omuz omuza yürüdüler. Tweet atıyor başındaki zat, Gezi eylemleri hak ve özgürlük mücadelesiymiş. Sevsinler seni. Her tarafı yakmak, yıkmak ne zamandan beri hak ve özgürlük mücadelesi oldu. Böyle bir şey olabilir mi? Eğer hak ve özgürlük mücadelesi vereceksen bunu kaleminle verirsin. Bunu düşünceni ve fikrini ortaya açık net koymak suretiyle verirsin. Yakıp yıkmakla değil. Zaten Taksim Meydanı'na bütün o gençleri siz taşıdınız. Oralarda ağaçlarımızı yaktınız, yıktınız. Diğer her şey bahaneydi. Bu zat, partisinin bu utanç karnesine bakmadan çıkmış, kimi terör örgütü olarak tanıyacağımız konusunda bize ders vermeye kalkıyor. Daha da vahimi, bize Rabia'mızdan vazgeçmemizi telkin ediyor."

KILIÇDAROĞLU'NA RABİA ELEŞTİRİSİ

"Rabia'da ne var?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu dört tane işaret, senin 'altı ok'un var. Bizim de Rabia'mız var. Sen zaten 'altı ok'u da bilmiyorsun. Sana Sakarya'da sordular, 'altı ok'u bile söyleyemedin. Bizim Rabia'mızda tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet var. 780 bin kilometrekare bu vatan toprakları. Burada şu anda elhamdülillah 80 milyonuz. Bayrağımız belli. Öbür tarafta da paçavralar var. Hiçbir zaman da bu paçavralar bizim bayrağımızı temsil edemez. Ama bak öyle direndik ki şimdi onlar da artık bayrağımızı kullanmaya başladılar. Mecburlar, gelecekler bu yola. Gelmezlerse bu siyaseti yapamazlar. Dört, ne dedik. Devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka bir devlet bu topraklarda yok ve olamaz. Bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı, bu dört ilkenin hangisinden neden rahatsız oluyor? İktidara gelme hedefiyle çalışması gereken bir ana muhalefet partisi niçin bu ilkelerden vazgeçilmesini ister? Geldiğiniz koltuğu milletin rızasına değil de birilerinin himmetine, ihsanına, kumpasına borçluysanız elbette mensubiyetiniz de millete değil, oraya olur. Pensilvanya'nın piyonu olmuş, karanlık güçlerin sözcülüğüne soyunmuş bir siyasetçiden ne bu ülkeye ne bu devlete ne de insanlığa bir hayır gelir." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin geleceğini, 27 Mayıs'ın hayaliyle yaşayanlara, içlerindeki darbe hevesini söndürememiş olanlara emanet etmeyeceğini vurgulayarak, ana muhalefetin milletin gönlünü kazanmak yerine küresel odaklara göz kırptığını söyledi. 

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Türkiye'yi bölme planı devreye girdi. Öyle bir 'Evet' dedi ki! İZLE PAYLAŞ Başsavcı Alper'in hayatını kaybettiği kazanın kamera görüntüsü TRT'yi eleştireceğim derken kendisi rezil oldu