Yüz yıl önce olduğu gibi yine dünyanın gözü bizim bölgemizde. Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de..
Savaşlar Suriye’de, Irak’ta, Halep’te, Musul’da yapılıyor. Ama ateşkes kararları Lozan’da, Paris’te, Strazburg’da veriliyor. Karar verilirken Halep halkına Musul halkına “Siz ne düşünüyorsunuz,” “Siz ne istiyorsunuz” diye soran yok..
Söylenenlere bakılırsa Irak’ta 5-10 bin DAİŞ militanı mevcut. 2014’ün Haziran ayında DAİŞ Musul’a daldığında “süper güç”ABD’nin eğittiği “şanlı” Irak ordusu arkasına bakmadan soluğu Bağdat’ta aldı. DAİŞ Musul’u bir günde ele geçirdi.
5-10 bin militana karşı ABD öncülüğünde dünyanın en güçlü 65 ülkesinin orduları koalisyon kurdular. Bir seneyi aşkın süreden beri DAİŞ’le savaştıklarını söylüyorlar. Peki sonuç ne? Sonuç sıfır..
ABD öncülüğünde 65 devletten oluşan bu koalisyonun gerçekten DAİŞ’le savaştığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bunlar DAİŞ’le savaşmak veya DAİŞ’i yok etmek için gelmediler. DAİŞ’i bahane edip Irak ve Suriye’ye çökmek istiyorlar. Buralara daha fazla yerleşmeyi planlıyorlar. Irak ve Suriye’yi zapt edip, büyüyen, güçlenen Türkiye’nin önünü kesme niyetindeler.
Bu Haçlı koalisyonunun DAİŞ’i gerçekten bitirmek gibi bir niyeti olsaydı, bunu çoktan başarmış olabilirlerdi. Bakınız Türkiye, 65 ülkenin ordusuyla değil; sadece kendi ordusundan birkaç yüz subayın yönlendirdiği ÖSO kuvvetleriyle iki ayda 1.300 kilometre kareyi DAİŞ’ten temizledi. Önemli bir direnişle de karşılaşmadı.
Türkiye bu kadar kısa sürede bu başarıyı elde ettiğine göre 65 ülke neden gerçek bir başarı elde edemiyor? Çünkü onlar kendi başarılarını DAİŞ’in bitilmesinde değil, bu örgütün varlığını devam ettirmesinde ve olduğundan daha büyük algılanmasında görüyor.
Haçlı devletleri, DAİŞ korkusunu ne kadar büyük gösterirse Hristiyan halkları bu korku üzerinden daha fazla birleştiriyorlar. Bu örgüt üzerinden oluşturulan abartılmış katliam hikayeleriyle İslam’ın imajını karalıyorlar. Kendi alçaklıklarını ve kendi katliamlarını unutturuyorlar. Ayrıca da DAİŞ’i gerekçe gösterip, terör tehdidini kullanarak Irak’ı, Suriye’yi ve bu bölgeyi işgal, baskı ve vesayet altında tutuyorlar.
Suriye’yi Suriyeliler, Irak’ı Iraklılar yönetmiyor. Ruhunu Batı'ya satmış şahsiyetsizler yönetiyor. Bugün Irak hükümet kabinesi üyelerinin yarıdan fazlası cebinde İngiliz pasaportu taşıyor. Bunlar İngiltere vatandaşı. Sorsanız hepsinin bunu izah ederken 40 türlü bahanesi var.
2003’ten beri topraklarını işgal altında tutan müstevlilerin kucağında Türkiye’yi işgalci olarak gösterip horozlanıyorlar.
Hristiyan devletler DAİŞ’i bitirmek istemezler. Çünkü bu örgüt bittiğinde Haçlı devletlerinin bu topraklarda varlığı yüksek sesle sorgulanacaktır. “ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Belçika’nın ve diğerlerinin burada ne işi var” diye sorulacaktır. Bu soruya Batı ülkeleri ne cevap verebilir?
DAİŞ bittiğinde Haçlıların İslam topraklarındaki varlık sebebi de biter. O nedenle Türkiye DAİŞ’i ve Batı'nın bölgedeki varlık sebebini bitirme kararlılığını gösterince Haçlı ülkeleri, İran’ın da desteğiyle başka bir örgüt ihdas ettiler: HAŞDİ ŞABİ..
DAİŞ’in bittiği gün muhtemeldir ki bu defa “Haşdi Şabi tehdidi”ni bahane ederek bölgede kalmayı planlıyorlar. Çünkü onların Müslüman topraklarında kalmaları için elverişli bahanelere ihtiyaçları var.
El Kaide’yi bahane edip Afganistan’a, Saddam Hüseyin’in olmayan kitle imha silahlarını bahane edip Irak’a çöktükleri gibi, DAİŞ’i bahane edip Suriye’yi tamamen kontrol altına almayı düşünüyorlar.
Müslümanların bunları bilmeleri ve görmeleri gerekir.
Bu planlar, Batı'nın iflas etmiş savaş ve istila yöntemlerinin son örnekleridir. Bu planlar, dönüp dolaşıp kendi ayaklarına dolaşacaktır. Müslümanlar ne kadar çabuk uyanırlarsa Haçlılar da o kadar hızlı yenilirler ve dağılırlar.
Müslümanların özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşması lazım. İslam ülkelerinin meseleleri ne zaman ki Lozan’da, Paris’te, Londra’da, Belçika’da yani Batı başkentlerinde değil de İslam başkentlerinde çözüme kavuşturulmaya başlarsa işte o zaman Müslümanlar bağımsızlaşmış demektir.
İşte o günler uzak değil. Az kaldı.
Alper TAN
21.10.2016