Birileri düğmeye basmış olmalı. “BOP”, “Tarihin sonu”, “Medeniyetlerarası Çatışma”, “Tanrıyı kıyamete zorlama”, “Yüzyılın projesi” diye eveleyip duruyorlardı. İş başa düştü. Derin çete bütün esbabı cefasın toplayıp gelecek gibi. “Topyekûn bir savaş”a hazırlanıyorlar sanki. Din, ideoloji, etnik farklılık her şey çatışma sebebi olacak gibi, dindarlar kendi aralarında, ideolojiler kendi aralarında, etnik kimlikler kendi aralarında yüzlerce gruba ayrılabilir.
Şeytan bu anlamda “altın vuruş”a hazırlanıyor sanki. Kovid 19 sadece bir grip mikrobu değil. Sadece insanları hasta etmedi, ekonomi de hastalandı. Daha bugünden en az 5 milyon dış ticaret ve yatırım şirketi bu işten doğrudan etkilendi. Doğrudan etkilenen ulusal şirketlerin sayısı on milyonlarca. Çin’den mal alanlar, Çin’e mal satanlar herkes zor durumda. Bunların bankalara ve piyasaya yansıması en az sağlık kadar tahripkar olacak.. Krize girecek ekonomiler siyasi yapıları radikal bir şekilde etkileyecek, ortaya çıkan gerilim terör ve darbeler, en basit haliyle iktidar değişikliklerine sebeb olacak. Uluslararası ihtilaflar bu durumdan olumsuz yönde etkilenecek.
Daha işin başındayız ve global ekonomiye bu işin doğrudan ve dolaylı maliyeti trilyon dolarlar seviyesinde. Yarın için bir şey söylemek mümkün değil. İlkbahar gelince bitermiş. Birileri dünyada her zaman 4 mevsim olduğunu unutuyor galiba. Ve şimdi, ekvator kuşağına daha yakın, mevsim ilkbahar olan ülkelerde de hastalık yayılıyor öte yandan. Kaldı ki mikrop mutasyona uğruyor. Siz mevcut mikroba karşı aşı üretene kadar o farklı bir forma dönüşebilir. Çaresiziz demiyorum ama, o bildik, anglosakson metotlarla bu işin altından zor kalkarsınız. Spektrumu daha geniş, bitki kaynaklı ilaçlara yönelmek gerekiyor. Hele batının; o, on yıllık arge mantığı ile siz çare bulana kadar dünya nüfusunun büyük bir kısmı hastalığa yakalanmış olabilir.
Ayrıca bu mikrobun geni ile oynanmış bir mikrop olduğu ve biyolojik bir savaş için kullanıldığı iddiasına ne diyeceğiz. Ya birileri de buna cevap verecek olursa! Al başına belayı. Artık geni ile oynanmış bir mikrop üretmek çok zor değil. Bunu bulaştırmak da öyle! Ya bu mikrop Hindistan’a, adalara, Afrika’ya, mülteci kamplarına, askeri birliklere sıçrayacak olursa!
Kaos planı yeni bir plan değil. Konu yıllardır tartışılıyor. Dünya nüfusunun azaltılması ile ilgili bir plan bu. Doğum kontrolü de, kürtaj da bu planın bir parçası. Tıpkı evlilikten caydırmaya yönelik İstanbul sözleşmesi, cinsel eşitlik projeleri gibi. Bunun için dizi filmler yaptılar, romanlar yazdırdılar, çizgi filmler var, aile danışmanlık merkezleri kurdular, gıda, sağlık, spor, kozmetik, moda, tekstil, yaşam tarzı üzerinden kısırlaştırıcı kampanyalar yürüttüler. Ama olmadı. Ve son olarak kaos planı devreye girdi. Savaş, terör ve darbeler, bu büyük planın bir parçası. Teolojik anlamda “Melhemei Kübra”, “Armagedon”, “YecücMecüc”, “GogMagog”, Deccal”, “Anti Chirist”, “Mehdi”, Mesih”, “Meşiah”, “Tapınağın yeniden inşası”, “Arzı Mev’ud”, “Emanet sandığı” hepsi bu hedef için kullanılmaya çalışılıyor. Doğrudan “Kıyamet”ten, “Tarihin sonu”ndan söz ediyor.
Kovid 19 sadece bir işaret ateşi. Bu sağlık alanında panik doğuracak, ardından savaş ve ekonomik kriz. Ekonomik kriz global bir finans krizini tetikleyecek. Bu anlamda dünyada hem ulusal planda hem de global planda çok ciddi bir finans krizi yaşanıyor. Sermaye bir şekilde el değiştiriyor. Uluslararası sistem kayıtdışı paralara el koyuyor. Sistem dışına çıkarılmaya çalışılan paralar, kaçmak istediği ülkelerin ve gitmek istediği ülkelerin yamyam politikacıları, bürokratları, işadamları, bankacıları, güvenlikçileri, istihbaratçıları, gümrükçüleri tarafından yağmalanıyor. Hackerler, kaydi para tutan, uluslararası para sistemi içinde “icazetli” kayıtdışı işlem yapan bankaların hesaplarına sızarak, uluslararası sistemi bloke ederek bu paraları başka adreslere transfer etmeye çalışıyorlar..
FETÖ’cüler de bu işi yapıyorlardı aslında. Bu anlamda global bir ağ oluşturmuşlardı. DAEŞ, PKKPYD, SDK gibi terör örgütleri, birtakım cemaat yapıları bu fonlardan besleniyordu. Bunlar kendilerine yakın iş, siyaset, bürokrasi, STK, media, sanat çevrelerini bu kaynaktan fonluyorlardı. Bu fon kullanarak cemaatler oluşturdular ya da bu yapılardan insanlar satın aldılar. Beyin ithal ettiler, reklamlar, sponsorluklarla kendi ekiplerini destekleyip ödüllendirdiler. Üniversiteler kurdular ya da buradaki genç liderleri, parlak zekalı isimleri ülkelerine çektiler. Gizli ordular, karanlık örgütler, Mafyavari işler yapan grublar oluşturdular. Soğuk savaşta, karşı grublar bu fonlardan desteklendiler. Bu kanlı ve büyülü paranın açmadığı kapı yoktu adeta!
“Para” para değildi anlayacağınız. Şimdi Trump Kushner üzerinden, Yahudi lobisini de arkasına alarak, Arap ülkeleri ve bölgedeki bazı ülkelere çöküyorlar. Veliahd prens, BAE, Dahlan bu plana destek veriyor. Bu planın içimizde de uzantıları var ve onlar da aktiftir. Türkiye’de de sermaye çok hızlı bir şekilde el değiştiriyor bu anlamda. Asıl kriz burada, ABD, İngiltere ve AB arasında çıkacak. Rusya ve Türkiye’yi kim yanına alacak?. Her iki ülke de köşeye sıkıştırılarak teslim alınmaya çalışılıyor. Finans sistemi, Borsa, Bankalar hiçbir zaman olmadığı kadar büyük tehlike altında. Fiziki kayıtdışı paraları olanlara çöküyorlar. Kaydi parası olanlar arasında sanal ortamda ciddi bir köşe kapmaca oynanıyor. Uluslararası sistemdeki kaydi paralar bir şekilde nakde dönüştürüldüğünde fiziki olarak çıktığı ülke, gideceği ülke arasında yine sorun oluyor.
Bu dünya derin devleti dediğiniz global sermaye açısından para hiçbir zaman sorun olmadı. FED ve LİBOR bütün dünyadaki para politikalarını istedikleri gibi yönettiler.
Dolar dediğiniz kağıt parçası, emperyalizmin hisse senedi idi, bir bakıma. Onu vererek uygun adım gidenleri ödüllendirdiler, karşı çıkanların elinden o parayı alarak cezalandırdılar. Dolar ve faiz diye iki enstrümanla dünyayı sömürmeye devam ettiler. Bunun kurumsal altyapısı, bilimi, ekonomisi ve bilimi kurgulandı. Ve bugün artık “tarihin sonu”na gelindi. Bu sistemin de sona erdirilmesi ve yeni bir sistem kurulması gerekiyor. İnsanların ellerindeki kağıtların çöpe dönüştürülmesi gerekiyor. Bunu yapmak için insanlara ölümü gösterip onları hastalığa razı etmeniz gerekiyor.
İnsanlar hasta olsun ki, ekonomi hasta olsun ki, toplum ve siyaset de hasta olsun. Ölümü görsünler ki, hastalıklı da olsa onlara dayatacağınız çözümü kabul etmek zorunda kalsınlar.
Bu arada dünyada tesbit edilen Kovid 19 bulaşan insan sayısı 100.000’e ulaştı.
Kovid 19 daha işin başlangıcı. Daha deniyor ki, bunun aşısını bulduk diyecekler, herkesi aşılayıp kısırlaştıracaklar. Yani “doğmamış çocukların ölüm fermanı” verilecek.
Geleceği yalnız Allah bilir. Bunlar gerçek olursa gelecek günler geçen günleri aratabilir. Dilerim korkulan olmaz. Ne olursa olsun, hayır ya da şer olan her şey kaderimizdir ve bunlar bizim imtihanımızdır! Kaldı ki “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir.” Hem zaten biz “ahir zaman peygamberinin ümmeti” değil miyiz! Burada yazdıklarım sadece görünen köyün hikayesi. Birilerinin hesapları üzerine akıl yürütmeler. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden başımıza gelebilecek ihtimallerle ilgili yorumlar. Sadece tedbirlik olmamız için bir uyarı sadedindedir. İnşallah aklımızı başımıza alırız da, korktuklarımız gerçekleşmez. Selâm ve dua ile. Abdurrahman Dilipak/Yeniakit