Öncelikle taahhüt edeyim..Ne akrabalarım içinde..Ne hemşehrilerimin içinde..Ne arkadaşlarımın içinde..Ne dostlarımın içinde..Ne tanıdıklarım içinde..Bir tane dahi, cinsel saldırı sebebi ile yargılanmakta olan ve kanunda bir değişiklik olursa yararlanacak kişi yok..Böyle bir kişi olmayınca..Küçük yaşta birisi ile erken evlilik yapmış kişi de, yukarda belirttiğim
sınıftaki insanlar arasında yok..Ama..Önceki akşam TBMM’de kabul edilen bazı suçların failleri hakkında getirilen ceza indirimi ile birlikte, Türkiye şunu da tartıştı: “Erken evlilik yapanlar da, ceza indirimine tabi olsun mu?”Çıkan kanunda, bu teklif kabul görmedi..Halktan % 52 oy alarak seçilen AK PartiMHP çoğunluğu, % 48 oy alan muhalefete teslim oldu..Hatta SP’yi de katarsak..% 54, % 46’ya teslim oldu..Bu teslimiyette, kendisini muhafazakâr gibi gösteren hukukçuların da rolü büyük..
2005 tarihli Türk Ceza Kanunu’nun saçma maddelerini Türk milletinin başına bela eden Adem Sözüer başta olmak üzere..
Kendilerine paye verilmediğinin kıskançlığı ile olsa gerek..
Sorsanız, “Ben Müslümanım” diyen bazı hukukçular..
Evlilik yapmış insanları, “tecavüzcü” gibi gösterme ahlaksızlığına imza attıkları gibi..
Bir de feministlerin önüne geçip, “Saldırın! Saldırın!” şeklinde, onlara komuta etmeye kalkışıyorlar..
Eleştirimi soyut yapmayayım..
Konuyu, “Sen dedin, ben dedim” kısır tartışmasına sokmayalım..
Somut itirazlarımı aktarayım..
Muhataplarımız da, “Yanılıyorsun” diyebileceklerse, buyursun desinler..
Adem Sözüer’in ismini verdiğim için, ondan aktarayım.
Diyor ki, ceza hukukçusu Prof.Dr. Adem Sözüer; “Türkiye, kız çocuklarının tecavüzcülerle evlendirilmeleri teklifine karşı gece gündüz nöbet tutmak zorunda. Teklifte gerçeğin üzeri örtülüyor, ‘Tecavüz yok çünkü rıza var’ diye örtülüyor; burada geçerli bir rıza söz konusu olamaz...”
Yalancı Sözüer, bunu niçin söylüyor?
TBMM’de bir kanun teklifi verilmek istenmiş..
Ancak ceza indirimi kanun teklifi ile değil de.. Daha sonra görüşülmek üzere, kenarda bekletilme kararı alınmış..
Sanki geceyarısı bu teklif geçirilmek istenmiş gibi göstererek, feministlere gülücük atıyor, yaşını başını almış, profesörümüz..
Türkiye gece gündüz nöbette beklemeli imiş!
Türkiye’nin beklemesi gereken bir şey var ise, sizin gibi sözde hukukçuların, gerçekleri çarpıtma operasyonlarına karşı nöbettir..
Böylesi yalan söylemekten utanmayan hukukçuların çarpıtmalarına karşı nöbet tutulması gerekir..
“Tecavüzcüyle evlendirmeye cezasızlığı geri getirmenin ilk adımı olacak teklif hazırlanmış” diyen, hukukçu profesör, resmen yalan söylüyor..
İnsanları aldatıyor..
O teklifi imzalayan milletvekiline de, hakaret ediyor..
Bu profesör olduğunu iddia eden.. Ama okuduğunu anlamaktan aciz adam..
Kendisi kanun teklifi metnini aktarmış zaten:
“10 Nisan 2020 tarihi itibari ile mağdur ile failin evlenmiş olması.”
İyiniyetli birisi isen..
Bu metindeki ifadenin, eski bir tarih olsa da.. “10 Nisan 2020” değil de.. Bu tartışmaların yapılmaya başlandığı iki yıl öncesine çekebilirsin..
Diyebilirsin ki, “Fail ile mağdurun evlilik tarihi, 1 Ocak 2019’dan önce olmalıdır..”
Veya “1 Ocak 2018’den önce olmalıdır..”
Yani yapmak istediğiniz şey, gerçekten, iyiniyetle, evlilik yapmak üzere tarafların bir araya gelip gelmediklerini anlamak ise..
Gerçekten karşımızda “bir tecavüzcü” mü duruyor..
Yoksa “evlenmek isteyen ikili mi duruyor” bunu anlamak istiyorsanız..
Kanun çıkmadan çok önceden beri, resmi nikahlarını yapıp yapmadıklarına bakarsınız..
Bunu gördükten sonra, ceza indirimini uygularsınız.. Bunun makul olduğunu söylersiniz..
Profesörümüz böyle mi yapıyor?
Hayır..
Onun derdi, üç tane feministe gülücük dağıtmak..
Sanki kanunda, “Önce tecavüz et. Sonra tecavüz ettiğin kişi ile evlen. Cezan sıfırlanır” diye yazıyormuş gibi..
Ahlaksızca niteleme yapıyor..
Sadece kanun çıkmadan önce yapılan evliliklerin kanun kapsamında olduğunu gizliyor..
Eski tarihte tecavüz edip, kanun çıktıktan sonra evlenme olsa bile, cezanın affedileceği gibi bir görüntü veriyor..
Bunu ben de kabul etmiyorum..
Rıza dışındaki hiçbir birlikteliğin, sonradan evlenme ile de cezasız kalmaması gerektiğini altını çize çize tekrarlıyorum..
Kanunu teklif eden milletvekili de, böyle bir şeyi kabul etmiyor..
Ama ahlaksızlık işte..
Yalancılık işte..
Adamın ruhuna işlemiş..
İlerden haber de veriyor:
“Bu nedenle bu teklif kanunlaşırsa, 45 yıl sonra yine kız çocuğunu istismar etmiş 15 yaş büyük cinsel istismarcı ile imam nikâhı ile evlendirilenler için bu kanun tekrar geçici olarak uzatılacaktır.”
5 yıldır, bu konu tartışılıyor..
Bir seferliğine indirim öneriliyor..
5 yıldır kanun çıkarılamamış..
Adamın söylediğine bak..
“4 yıl sonra bir daha çıkartılır” diyor..
Böyle profesörlerin kafa yapısının ne olduğunu anlamanız için, şunu da aktarayım..
Eski tarihli bir söylemi değil..
Bu tartışma içinde dillendirdiği bir teklif:
“Kalıcı çözüm, akran çocuklar arasında cebir, tehdit, şiddet içermeyen cinsel davranışların suç olmayacağının açıkça kanuna yazılması.”
Yani ne diyor, bu çatlak adam:
Bir dakika önce, “14 yaşındaki kız, çocuktur. Onun rızası olmaz” diyor..
Bir dakika sonra..
“14 yaşındaki çocuk, 14 yaşındaki çocuk ile rızası ile cinsel ilişkiye girerse, bu suç değil” diyor.. Dahasını söyleyeyim..
10 yaşındaki kız, 10 yaşındaki erkek ile.. (Bu çatlak profesöre göre, tek şartı akran olmaları çünkü..) Aralarında cinsel davranışlarda bulunurlarsa..
“Bu suç değil” diyor, Prof.Dr. Adem Sözüer..
Yapılmak istenileni anladınız sanırım..
Cinsel birliktelikleri.. Liselere.. Hatta ortaokula.. Belki de ilkokula kadar indirmeyi düşünüyor, bu adam..
Söylediği bu, çünkü..
Sonra da..
15 yaşından bir gün küçük kız ile..
20 yaşındaki birisinin dini nikah ile evlenmesini.. 12 yıl hapis ile cezalandırtmak istiyor..
Vah halimize.. Vah hukukumuza..
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit