Auto-Created-3
17 Mayıs 2019 ( 2059 izlenme )
Reklamlar

Siz hâlâ meseleyi İstanbul mu sanıyorsunuz?”

Metin Külünk’e seçimi sorduk…İstanbul seçimini nasıl değerlendiriyorsunuz? 31 Mart’ta neler oldu?31 Mart’ta İstanbul’da çaldılar, hatta katmerli çaldılar. Çaldıkları YSK kararı ile, yüzlerce belge ve bilgi ile tescillendi. CHP’nin tüm İstanbul seçiminin iptal edilmesine dönük dilekçesindeki ifadelerle de çalma işi itiraf edildi.



 31 Mart, tarihe millet iradesinin örgütlü bir şekilde gasp günü olarak geçecektir.31 Mart’ın ikinci bir özelliği ise Cumhur İttifakı’nın karşısına ilk defa uluslararası bir konsorsiyumun rakip olarak çıkmasıdır. Yani tek başına CHP, İP, HDP ya da diğerleri değil, ABD’si, Almanya’sı, Fransa’sı, Yunan’ı, Ermeni’si, FETÖ’sü, PKK/YPG’si tarafından oluşturulan uluslararası bir konsorsiyum ile mücadele edildi. Bu konsorsiyum eliyle devasa bütçeli bir algı siyaseti platosu kuruldu. Milletimiz zihinsel bir operasyona maruz bırakılmak istenildi. Lâkin tüm bu örgütlü organizasyon, algı operasyonları ve gaspa rağmen milletimiz Cumhur İttifakı’na desteğini sürdürdüğünü gösterdi.


Binali Yıldırım gibi güçlü bir adayın, açık farkla kazanması gerekmez miydi?Binali Bey, bilgi birikimi, devlet adamlığı ile kendini ispat etmiş, ülkemize son 17 yılda dev yatırımlar kazandırmış bir hizmet adamıdır. Ülkemizin Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçişi sürecini başarı ile yönetmiş, Türkiye’ye ufuk kazandırmış bir siyaset adamıdır. Dolayısıyla Binali Bey ile karşısındaki rakibini bu özellikler çerçevesinde yan yana getirmek, kıyaslamak dahi mümkün değildir. Herkesin iyi ve kötü yanları olabilir. Lâkin devlet adamlığı, siyasi tecrübe, hizmet kalitesi ve en önemlisi de insanî duruş ve samimiyet itibariyle Binali Bey rakibine yüz kat üstün konumdadır.

31 Mart’ta Binali Bey’in en az yüzde üç farkla seçimi kazanması gerekirdi. Nitekim tüm kamuoyu yoklamaları da seçim öncesinde bu yönde bir tabloyu ortaya koyuyordu. En az fark veren kamuoyu yoklamaları dahi Binali Bey’in İstanbul seçimlerini 1,52 puanlık bir farkla kazanacağını gösteriyordu. Uluslararası konsorsiyum; FETÖ, CHP ve devletin kılcal damarlarına işlemiş jakoben yapıyı kullanarak millet iradesini gasp etmek istedi. İstanbul seçimlerinin ardından kimlerden sesler yükseldiğine bakarsanız bu yapıda kimlerin olduğunu da rahatlıkla görebilirsiniz.

Gezi’de demişlerdi ki: “Siz hâlâ meseleyi ağaç mı sanıyorsunuz?” İstanbul seçimlerinde tüm yaşananlardan sonra herkesin şu soru üzerinde düşünmesi gerekiyor: “Siz hâlâ meseleyi İstanbul mu sanıyorsunuz?”

23 Haziran’da nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?23 Haziran’da uluslararası konsorsiyum bloğu daha da genişletecek hamleler yapmaktadır. Bazı adaylar seçimden çekilmektedir. Tüm bu hazırlıklara rağmen şu gerçek ki, milletimiz 31 Mart seçimlerinde aslında ne yapılmak istenildiğini görmeye başladı. Önümüzdeki süreçte daha da iyi hadiselere vakıf olacaktır.

İstanbul’da sandığa gidip oyları çalınan insanlarımızın ana sütü gibi helal oyları, yerine geri dönecektir. Bunun yanında kızgınlık, küskünlük, dargınlıklar sebebiyle sandığa gitmeyen ama seçim sonuçları ortaya çıkınca da içi içini yiyen sessiz bir kitle var. Bu kitle 23 Haziran’da sandığa gidecek ve medya eliyle köpürtülen adayın çıplaklığını da ortaya çıkartacak.

Aynı zamanda 31 Mart’ta yapılan teşkilat merkezli hatalar, bu kez genel merkezin de dikkati sayesinde yapılmayacaktır düşüncesindeyiz. Sandıklarda iyi örgütlenme gerçekleştirilecektir. İstanbul Hareketi olarak bizler de gönüllülerimiz eliyle sandıklarda olacağız. AK Parti ve MHP hukukçuları, müşahitleri eliyle sandık başında olacaklardır. İstanbul Türkiye’dir. Bu sebeple tüm Türkiye, bu seçimde hakkın yerini bulması, adaletin tecellisi için kollarını sıvayacaktır.

Lâkin şunu unutmamak gerekiyor: Ortada uluslararası bir konsorsiyum aklı var ve şeytanın dahi aklına gelmeyecek yöntemler ile yine çalmayı deneyecekler. Örneğin son günlerde seçmen listelerinde ismimiz yok diye bir yaygara kopartılıyor CHP kanadından. Buradan tüm yetkilileri uyarıyorum: Bakın bu noktaya dikkat edin. Bunlar nereden bağırıyorlar ise oradan hile yapma ihtimalleri yüksektir. Hiçbir noktada boşluk bırakmayın.

“İstanbul Hareketi” ne tür bir oluşum?İstanbul Hareketi, gönüllü sivil bir harekettir. Türkiye ortak paydasında buluşanların, millî ve yerli bir eksende sokağın durduğu yerde duranların sesidir. Türkiye siyasetinde sokağın dili olabilmenin, sokağın ivmesini siyasetin merkezine yerleştirilmenin takipçisi ve mücadelecisidir. Siyasetin daraltılan ve sıkıştırılan kalıplarını aşarak, kapalı kapılar ardında tasarlanan, yatlarda ve yalılarda tezgâhlanan senaryolara karşı, sokaktan yükselen çığlığı sahiplenen, yeni bir ruh ve heyecanla bize ve bizden olana sahip çıkmanın adıdır. İstanbul Hareketi, biz olmanın ve bizden sorumlu olmanın gereğini yapan bir harekettir. İstanbul Hareketi, milletin söylediklerini, millete söylediklerini, milletle sözleştiklerini, temel var oluş felsefesi olarak vazife edinen bir harekettir.

“İstanbul Hareketi” yalnızca önümüzdeki seçime mi yönelik? Yoksa sonra da devam edecek mi?İstanbul Hareketi günübirlik bir hareket değildir. Lâkin İstanbul Hareketi bir hizip, kavga, ayrışma hareketi de değildir. İstanbul Hareketi “Hattı Erdoğan” çizgisine inanan, bu çizgi ve mücadeleye gönülden bağlı sivil ve gönüllü bir harekettir. İstanbul Hareketi, İstanbul’u merkez alarak bir pergel gibi tüm dünya üzerinde emperyalizme karşı mücadelenin, inanç, ifade ve düşünce hürriyetinin, tüm insanlık adına savunucusu olmayı şiar edinmiş bir mücadele hareketidir. Bu haliyle İstanbul Hareketi, sokaktan yükselen bir “One Minut” hareketidir.

İstanbul Hareketi, 23 Haziran seçimleri arefesinde ortaya çıkmış. 23 Haziran’a kadar ve 23 Haziran günü sokaktan yükselen çığlığı ete kemiğe büründürecek bir hareket olacak ve bu ilk safhadaki görevini Sayın Yıldırım’a mazbatayı teslim edene kadar da sürdürecektir.

O tarihten sonra ise hangi aşamada, hangi noktada Yeni Türkiye ideali çerçevesinde üzerine görev ve sorumluluk düştüğünü hissediyorsa, sağına ve soluna bakmadan, kimseden bir çağrı beklemeden var olacak bir harekettir. Gerektiğinde tekrar tekrar “One Minut” çekecek bir harekettir. Bu yönüyle İstanbul Hareketi, salt bir seçim hareketi değil, Hattı Erdoğan çizgisinde içe ve dışa dönük siyasi bir vicdan hareketidir.

Mehmet Şeker/Yenişafak

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Lütfen birazcık susun! AK Partili vekilden Engin Özkoç'a sert tepki! ‘Mayın eşekliği yapıyor’ Fatih Portakal konusunda şüpheliyim Seyyid Kılıçdaroğlu, Şeyhülislam İmamoğlu!