Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, grup toplantısında konuşuyor..Yine içten.. Yine dertli..Yine içinden “Ah ah” çekerek, yaşanılanlara isyan ederek haykırıyor..Muhataplarını yakından biliriz..Meydanı boş buldular mı.. Asar keserler..Haydi darbe dönemlerinde, oturdukları koltuklara güveniyorlar..“Emekliliklerinde neye güveniyorlar ki, ‘cartcurt’ ediyorlar” deriz ama..
Hadleri bildirildiğinde, sesleri kısıldığı için, kendilerini dikkatlerden hemen kaçırırlar..ABD’nin Patriot satmaması sonrasında, Rusya’dan S400 sisteminin alınmasıüzerine, utangaç tavırlarla “Ama.. Mama. Yama.. Nasıl olur bilmiyoruz ki”girişleri ile..
Adeta Amerikan sözcülüğüne soyunan bazı emekli generallere..Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Kesimi’nin doğalgaz aramasına eyvallah etmeyip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de ordaki doğalgazda hakkı olduğunu hatırlatan.. Anlamayan kafaların içine bu gerçeği sokmak için, işi icraata döküp, Akdeniz’de doğalgaz aramasına başlayan Türkiye’nin tavrına, koşulsuz destek vermeleri gerekir iken..
Mırın kırın ederek, takoz olmak isteyen emekli oramirallere..Dünyanın hiçbir yerinde artık sürdürülebilir görülmeyen, er statülü geniş sayılı ordu sistemini terkedip, profesyonel orduya geçişi anlayamayıp, “Olmaz.. Olamaz.. Ordu tasfiye ediliyor” gibi kılçıklarla, siyasi iktidara çelme takmaya kalkışan emekli subaylara..
Hepsine birden cevap verdi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan..Hepsine hakettikleri cevabı verdi, Başkomutan:“Biz terörle mücadeleyi verirken, daha önce yine silahlı kuvvetlerin içerisinden gelmiş olan birileri de, o sorumluluk mevkisinde olan birileri de; bakıyorsunuz bu ülkedeki o milli ve yerli olmaktan uzak yapılarla, oralara kendilerine göre sufle ediyorlar, bazı kendilerine göre bilgileri ve yapılan işlerin yanlış olduğuna varıncaya kadar.”
Muhatabı, Başkomutan’ın uyarısını almış mıdır?Almış olmalı ki..Konuşmanın üzerinden 24 saat geçmiş olmasına rağmen...“Hayır başkomutanım.. Biz, TSK’nın üst düzey komutanlığına gelen ve şu an emekli olan subay sıfatımızla.. Hiçbir şekilde, yerli ve milli olmayan yapılarla kol kola girmedik.. Kimseye suflede bulunmadık” diyemiyorlar..Onlar kendilerini çok iyi biliyorlar..
Amerika’nın sözcülüğünü yapan Cumhuriyet gazetesi köşesinden, meşru hükümete salvolar atmaya kalkışanlar, kendilerini çok iyi biliyor..Cumhurbaşkanı’nın da, kimlere hatırlatmada bulunduğunu, çok iyi biliyorlar..Devam ediyor, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan:“Öbür tarafta bakıyorsunuz şu anda yeni askerlik yasasıyla ilgili kendilerine göre bazı şeyleri söyleyip duruyorlar, yazıyorlar, çiziyorlar vesaire.”
Bu noktada..Cumhurbaşkanı’nın sözcüsü değilim..Ne kendisi ile..Ne de yakınındaki hiç kimse ile, onlarca yıldır görüşmedim..Ama Cumhurbaşkanı’nın sözlerine muhatap olan kişinin, kim olduğunu ben tahmin edeyim:Halen birçok yöneticisi FETÖ’ye yardımcı olma suçundan cezaevinde olan.. Bazı yöneticilerinin de yargılamaları devam eden Cumhuriyet gazetesinde bir makalesi yayınlanan emekli Orgeneral İlker Başbuğ kastediliyor olmalı..
Ergenekon davasında cezaevine gir..Yıllarca orada yatacak iken..Tayyip Erdoğan, cesur adımları ile, seni ve daha birçok benzer durumdaki subayı cezaevinden çıkartacak operasyonu yapsın..Sonra sen gel..Seni cezaevinden çıkaran Cumhurbaşkanı’na. Afra tafra yap..Erdoğan’ın da ağrına gitmiş olmalı ki..
Belki Başbuğ’a..Belki onun dışındaki bazı emekli generallere bakın nasıl sesleniyor:“Siz korkaksınız, korkak. Hiçbir zaman siz bu milletin askerinin şanına yakışır komuta kademesi olmadınız, olamadınız. Onların da üzerine gitmediniz, gidemediniz. Biz onlarla da çalıştık. Neler yaptıklarını gayet iyi biliyoruz. Ve şimdi sivil hayata döndükten sonra sağda solda yazıyorlar, çiziyorlar, çeşitli yerlere de çeşitli bilgiler kendilerine göre sızdırıyorlar. Biz; abdestimiz var, onun için yaptığımıza da eminiz ve emin olarak da yolumuza devam ediyoruz.”
Aldınız mı cevabı?. En üst rütbeden, aldınız mı uyarınızı?.. Sadece uyarı değil..
Suçlama da var..
“Neler yaptıklarını iyi biliyoruz” hatırlatması eşliğinde..
“Bilgi sızdırdıkları” suçlaması var..
Gerçekten de..
FETÖ’nün operasyonlarına karşı, o tarihte dik durmayı beceremeyip..
Cezaevine girmekten, emeklilik dilekçesi vererek kendisini kurtaran bir oramiral emeklisi. Karanlık odalarda, bir hafta içinde, bakın neler yazmış:
“Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de kuşattıran kim?”
İnsanda birazcık utanma olur..
Ekmeğini yediği ülkesine..
Suyunu içtiği TSK’ya saygısı olur..
Ülkesini küçük düşürtecek bir nitelemeden kaçınır..
Ne demek, “Türkiye’yi kuşattırmak!”
Hadsizlik değil de, nedir bu?
Küstahlık değil de, Amerika’nın söylemini bilinçaltına empoze etmeye kalkışmak değil de, nedir bu?
Türkiye, Akdeniz’de restini çekmiş..
“Aradığınız doğalgazda, KKTC’nin de hakkı var” demiş..
Laga luga edenlere, “O zaman hodri meydan.. Biz de arama çalışmasına başlıyoruz” demiş..
Bu ülkenin ordusunda görev yapan, şimdi de emekli olarak maaş almaya devam eden birisinden ne beklersiniz?
“Devletimiz bize görev verirse, emekliliğimize bakmadan, silahımızı kuşanırız, Türkiye’ye had bildirmek isteyenlere hadlerini bildiririz. Türkiye’yi kuşatmak isteyenleri öyle bir kuşatırız ki.. 7 cedleri, onları kurtaramaz..”
Biz bu açıklamayı beklerken..
Erdoğan’ın “Korkaksınız” uyarısına muhatap olan emekli amiral yazıyor:
“İktidar; görevi devraldığı 2002’den beri Doğu Akdeniz’de Türkiye aleyhine gelişen, çıkarlarımızı ve güvenliğimizi tehdit edeceği daha o günden belli olan gelişmelere duyarsız kalmış, uyarıları ciddiye almamış, parmağını kıpırdatmamış, enerjisini ve zamanını Cumhuriyetimizin kurucu ilke ve değerlerini yok etmek için harcamıştır.”
Erdoğan buna “Korkak” diyor ama..
Ben sıfatlama yapmadan sadece sorayım:
“Kışladaki askerin yemin törenine gelen annesini başörtüsü sebebi ile kapı dışarı eden siz değil miydiniz? Bu iktidarı, ‘Üniversitelerde başörtü serbestiyetini getiremezsin’ diye tehdit edenler siz değil miydiniz? Ben size söyleyeyim; askerin annesinin, subayın eşinin başındaki örtü ile uğraşacağınıza, siz Doğu Akdeniz’de sadece 2002’den değil, 1923’lerden bu yana ne yaptınız?”
Beğenmediğiniz, “Bir şey yapmadı” dediğiniz Erdoğan, “Ey Amerika!”dediğinde, korkan sizsiniz.. “Ey Avrupa!” dediğinde tir tir titreyen sizsiniz.. “Ey İsrail!” dediğinde kaçacak delik arayan sizsiniz.. “Ey Mısır!” dediğinde, ortalıktan toz olan sizsiniz..
Söyleyin; siz hangi ülkenin, emekli amiralisiniz?
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit