Şu acizliğe bakar mısınız?AK Parti’nin acizliği.Dindar insanların acizliği.Muhafazakâr insanların acizliği..Kısaca, bizim mahallenin acizliği..Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın yanıbaşında olan bir ismin..Cumhurbaşkanı İletişim Daire Başkanı olan kişinin..Türkiye Cumhuriyeti’nde 50 bin insanın ölümüne sebeb olan bir terör örgütünün devirmek istediği AK Parti iktidarındaki devlet yönetiminin
En tepe isimlerinden birisinin evi..Deşifre ediliyor..Bir çardak gerekçe gösterilerek..Evet, bir çardak gerekçe gösterilerek ikametgahının fotoğrafları yayınlanıyor..Bedava versen, “Ben burayı ne yapacağım ki?” diye düşünülecek meyilli bir arsayı Vakıflar’dan kiraladı diye..AK Parti öncesinde, benzeri binlerce arsa, mafyaya peşkeş çekilmiş iken.. AK Parti sayesinde o arsalar Vakıflar’a geri dönmüş olduğu gerçeği de gözlerden kaçırılarak..
Terörle mücadelede hedef yapmak için, devlet görevlisinin kiraladığı arsanın ve evinin fotoğrafları boy boy yayınlanıyor..
Yayınlanabiliyor!
Bu yayınların, basın özgürlüğünün gereği olduğu iddia ediliyor..
Bunu yapanlar..
Hemen ertesi günü..
AK Partili yetkililerin, bir gerçeği haykırmak için değil.
Sahtekârların gerçek yüzünü göstermek için, cevap mahiyetinde olmak üzere değil..
Tepemizde boza pişiren CHP’li belediyelerden birisinin “Aaaa. Burda kaçak varmış, yakaladık” şeklindeki bir resmi açıklamasıyla değil..
Tesadüfen..
Yılmaz Özdil’in Bodrum’daki 6 milyon liralık villasındaki kaçaklar ortaya çıkıyor...
Cumhurbaşkanı İletişim Daire Başkanı’nın 45 m2’lik evinin fotoğraflarını yayınlamayı hak görenler.. Bunun özgürlük olduğunu iddia edenler.
“Yılmaz Özdil’in evi deşifre edildi.. Can güvenliği tehdit altına girdi” diye haber yapıyorlar..
Bre utanmazlar..
Yılmaz Özdil kim ki?
Terör örgütleriyle ne mücadelesi olmuş ki, hedef gösterilmiş olsun..
Terör örgütleri aleyhine, Yılmaz Özdil ne yazmış ki, evinin fotoğrafının yayınlanması, onun hedef gösterilmesi anlamına gelsin..
Bir yanda, hemen her gün, üçerbeşer öldürülen teröristin hedefinde olan AK Parti ve tüm çalışanları ile Cumhurbaşkanlığı..
Diğer tarafta.
Terör örgütlerine yalakalık yapan bir Atatürk istismarcısı..
Bu iki örnekten, gerçekten terör örgütlerinin hedefinde olanın evinin fotoğrafını yayınlamak özgürlük..
Örgütle “ahbabçavuş” ilişkisi kuran, örgüt lehine yazılar yazanın evinin fotoğrafını yayınlamak ise, terör örgütlerine hedef göstermek..
Böyle diyor, ahlaksız medya..
Konu sadece Yılmaz Özdil olayı ile sınırlı değil..
Aynı riyakârca tutum, Fatih Portakal’ın kaçak bölümleri olan çiftliğinde de yaşandı..
Fatih Portakal kim?
Terörle mücadelede esamesi okunur mu, bu adamın?
Terörle mücadelede, ne yapmış?
Hangi örgütün hedef tahtasına girmiş?
Tam aksine..
Hemen yanıbaşındaki haber müdürü, FETÖ terör örgütü üyeliği suçlaması ile şu an cezaevinde değil mi?
Fox TV’nin, PKK terör örgütünü masum gösteren onlarca haberi yok mu?
PKK, bu adamı, niye hedef alsın ki?
DHKPC bu adamın çiftliğine niye dokunsun ki?
Evinin deşifre edilmesine, terör örgütleri niye sevinsin ki?
Onlar, Fatih Portakal’ı, dost biliyorlar..
Onlar, Fatih Portakal’a bir zarar ihtimali sözkonusu ise, koşarak gelip korumalığını bile yaparlar..
Ama terörle gerçekten mücadele edenlerin evlerini, adreslerini yayınlayanlar, bunun basın özgürlüğünün gereği olduğunu iddia edenler, kendilerinin kaçak çiftliklerinin fotoğraflarının yayınlanmasından rahatsız oluyor..
“Ne var ki, o bizim tavukların kaldığı yer” diyor, kaçak inşaatı mazur göstermeye kalkıyor..
“Ne var ki, orası bizim arabalarımızı koyduğumuz garaj” deyip, kaçak inşaatı meşrulaştırmaya çalışıyor.
“İmar barışından yararlandığımız yerler: Altında 21 m2 konteyner olan sundurma, 10 m2 temelsiz oda ve ahşap kütükler üzerine oturtulmuş kaldır/kondur ahşap alan” diyerek çevirdiği dolapları normalleştirmeye çalışıyor..
Daha ne yapacaktın, Portakal?
Bir de gökdelen mi dikecektin, tarım arazisinin üzerine?
Kendin gidip, “Ben yasal olmayan işler yaptım. Kaçak iş yaptım. İmara aykırı inşaat yaptım. Ben imar affından yararlanmak istiyorum” demedin mi?
Dedin..
Şimdi o kaçak inşaat olan yerin haberinin yapılmasına niye itiraz ediyorsun ki?
Yılmaz Özdil ve Fatih Portakal ile bitiyormu iş?
Bitmiyor..
Ben bir tane villası var biliyordum..
Oysa, Can Dündar’ın vilalları çiftlenmiş bile.
Birisi İstanbul Boğazı’na nazır.
Diğeri de Bodrum’da hazine arazisine tecavüzlü olarak yapılmış.
Sorsanız..
Emekçiden yanayız derler..
Ama emekçilerin ancak filmlerde gördükleri villalarda yaşıyorlar..
Sorsanız..
İmar affına karşı olduklarını söylüyorlar..
Ama hepsi imar affına müracaat etmişler..
Başka kimler var diye merak ediyorsanız..
Ben söyleyeyim, kim yok ki?
Bodrum’dan yazan Rahmi Turan’ı sorsanız..
O da yine, ya imar affına müracaat edenlerden çıkar..
Ya da..
“İmar affına müracaata ne gerek var? Bana kim dokunabilir ki” rahatlığı ile kaçak inşaatta oturan bir kişi olarak karşınıza çıkar..
Daha başka mı?
Uğur Dündar’ından başlayın..
Aklınıza kim gelirse..
Hepsinin oyunu aynıdır..
Devlete hizmet eden kim varsa, hedef gösterirler...
Kendileri ise, en kralından kaçak işleri yaparlar..
Biz adam olsak.. Bizim mahalledekiler adam olsa..
Bunlar, hem dayak atıp, hem de “Adam dövüyorlar” diye bağırabilirler mi?
Ali Karahasanoğlu/Yeni akit