Topal Osman Çankaya’yı kuşatınca, M. Kemal, eşi Latife hanımın çarşafını giyip istasyondaki eve geçmiş. Latife hanımın kız kardeşi yani M. Kemal’in baldızı Vecihe hanım bu enteresan olayı şöyle anlatıyor:
“Millî Mücadele’nin lideri tehdit altındaydı. Kısa bir tartışma yaşandı. Önemli olan Mustafa Kemal Paşa’nın yaşamıydı. Ona bir şey olursa zaten hiçbirimiz hayatta kalamazdık. Dışarıdakilerle pazarlık başladı. Âdet olduğu üzere ‘Kadınlar ve çocuklar önden çıksın’ dediler. Plan şuydu. Mustafa Kemal Paşa kılık değiştirerek kadınlar ve çocuklarla birlikte dışarı çıkacaktı.
Fakat evin içinde de birilerinin kalması gerekiyordu. Latife muhafızlarla birlikte evde kalmaktan yanaydı. ‘Ben onları oyalarım’ diyordu. Mustafa Kemal Paşa önce şiddetle itiraz etti. Ancak Latife’nin inadını bilirdi. Bir çarşaf buldum getirdim. Mustafa Kemal çarşafı giydi benimle birlikte dışarı çıktı. Latife de bu arada onun kalpağını kafasına takmıştı.
Erlerden birine ‘Mutfaktaki portakal sandıklarını getir’ dedi. Sandıkları pencerelerin önüne dizdiler. Evde ışıklar yanıyor ve bahçeden bakıldığında içerdekiler fark ediliyordu. Boyunun kısalığı dışardan fark edilmemeliydi. Latife, portakal sandıkları üzerinde bir ileri bir geri yürüyor, dışarıdan gelen habercilerle iletilen mesajları evde Mustafa Kemal varmış gibi alıp cevap veriyordu. Ölüm tehdidi altında çeteyi oyalamayı sürdürüyordu.
O sırada Mustafa Kemal, Topal Osman’a karşı yürütülecek harekâtı planlıyordu. Sonunda Topal Osman’ın adamları eve kurşun yağdırmaya başladılar. Ardından eve girdiler. Mustafa Kemal’in gittiğini anlayınca çılgına dönüp ne buldularsa parçaladılar. Onların aradığı Mustafa Kemal’di. Ama ellerinden kaçırmışlardı. O sırada Topal Osman çetesi muhafız taburu tarafından sarıldı.”[16]
Bu bir.
Ikincisi, hadisenin başka ravileri de var. Topal Osman’ın en yakın arkadaşı Yazıcıoğlu Mehmed’in (Bilal Kaptan) torunu Atilla Yenel, hadisenin şahidleriyle yaptığı görüşmelerde M. Kemal’ın o gece tebdîli kıyâfetle köşkden ayrıldığını teyid ediyor.[17]
Diğer bir şahid ise Topal Osman ile birlikte köşkü basanlardan Haliloğlu Râsim Bey (Aydın)’dir. Kendisiyle aynı adı taşıyan torunu Râsim Aydın, dedesinin hatıralarını aylarca dinlemiş, banda kaydetmiş, üstüne üstlük bir de notere tasdik ettirmiş:
“Dedemin içinde bulunduğu 8 kişilik bir grup, gecenin karanlığından yararlanarak Köşk’e gidiyor. Köşkün kapısında tanımadıkları askerler varmış. Dedemlerin içeri girmesine izin vermiyorlar. ‘Atatürk’e haber getirdik’ diyor dedemler, ama ‘siz söyleyin biz iletelim’ yanıtını alıyorlar. Içeride perdenin arkasından Atatürk’ün dolaştığını görüyorlar. Izin verilmeyince ateş ederek içeri giriyorlar. Ancak, içerdeki kalpaklı kişinin Atatürk değil Latife Hanım olduğu ortaya çıkıyor. Latife Hanım üniforma giymiş ve pencere kenarındaki sedirin üzerinde ileri geri gidip geliyormuş. Arka tarafa da lamba koymuşlar dışardan görünsün diye.”[18]
M. Kemal Atatürk’ün istasyondaki eve Latife hanımsız ve çarşafla gittiği büyük ihtimalle doğrudur. Rauf Orbay ve Ali Fuat Paşa’nın anılarında M. Kemal’in eşiyle birlikte gittiğine her nedense “ısrarla” vurgu yapılıyor olsa da, bu ısrar bana, hakikatin üstünün örtülmek istendiği izlenimi veriyor. Böyle gereksiz bir ayrıntının ısrarla vurgulanması gerçekten dikkat çekici.
KAYNAKLAR:
[16] Ayrıntılı bilgi için bakınız; İpek Çalışlar, Latife Hanım, Doğan Kitap, Istanbul 2006 (Konsept Kitap), sayfa 56, 57.
[17] Yeni Aktüel Dergisi, sayı 49. Aktaran: Ahmed Fâruq elQarsî, “T.C. Çarşaf’a Medyûni Şükrândır!”, Furkan Dergisi, s. 9, Aralık 2006.
[18] Ecevit Kılıç, “Çankaya Baskınını Gerçekleştiren Topal Osman’ın En Yakın Adamı Haliloğlu Rasim, İpek Çalışlar’ı Doğruluyor: ‘Köşke Girdiğimizde Latife Hanım Yalnızdı’”, Yeni Aktüel Dergisi, sayı 60, 200636, 1427 (31 Ağustos – 6 Eylül 2006), sayfa 35.