Mezarlarda Çerçeveli Fotoğraflar, Obeliskler, Süleyman Tapınağının İki girişini sembolize eden Jakin Boaz Sütunları, Üç başlıklı Mermer Sütunlar, mermer kabartmalı yüksek sütunlar, akasya motifleri ve birbiri ile tokalaşan el sembolleri ve ezoterik işaretler yer almaktadır. Yani genel olarak bir Müslüman mezarlığında olmayan bu sembolleri Bülbülderesindeki mezartaşlarında bulabilirsiniz. Burada Karakaşlara ve Kapancılara ait mezarların çoğu Kıbleye'de bakmamaktadır.
Yahudi mezarlıkları Ortaçağ'a doğru kabirlerin yerini herkesin gömüldüğü büyük mezarlıklara bırakmış, buna paralel olarak kabrin mimari biçimi değişmiş, mermerden veya taştan sanduka şeklinde kabirler yapılmıştır. Yahudilik'te ölümle ruhun bedenden uzaklaştığına ve bu dünya ile ilişkisinin bittiğine inanılır, kabirde yatan cesedin herhangi bir ıstırap çekeceği düşünülmez. İslâm geleneğinde mevcut kabir azabı veya sorgulaması inancına Yahudilik'te rastlanmamaktadır.
Hadisi şeriflerde kabirler üzerine konan taşlara ve gelişi güzel yazılar yazılması yasaklanmıştır. (İbn Mâce, Cenâiz, 43; Tirmizi, Cenaiz, 57)
Ulemanın çoğu kabrin üstünün deve hörgücü gibi yapılıp yerden bir karış kadar yükseltilmesinin mendup, daha fazla yükseltilmesinin ise mekruh olduğunu beyan etmişlerdir. Ayrıca kabirlerin mermer, taş malzemeyle masraflı ve gösterişli bir şekilde inşası da caiz görülmemiştir. Ebu Yusuf'a göre, Kabirlerin üzerine oda veya kubbe gibi şeylerin yapılması tahrimen mekruhtur. Fakihlerin çoğunluğu, kabre yazı yazıl¬masını yasaklayan hadislerden hareketle mahiyeti ne olursa olsun kabir üzerine yazı yazmayı mekruh saymıştır. (T.D.V İslam Ansiklopedisi, Kabir Maddesi Fıkıh, Ankara, 2005. Cilt : 24, s.234)
Mezarın şekli hususunda son olarak şunu söylemeliyiz ki Müslümanın mezarı, sade, tabii ve mütevazi, mezar yapımında kullanılan malzeme de basit ve ucuz olmalıdır. Hadislerde gelişi güzel yazının bile yazılmasının yasaklanmasına rağmen, Bülbülderesi Mezarlığının Selanikliler bölümünde şiirler, manalı sözler ile kitâbeler sergisi haline getirilmiş, mermer sütunlu ihtişamlı yapılarla üzerleri kapatılmıştır. Müslüman mezarlıkları bu kadarda ihtişamlı olamaz.
Buradaki kişilerin ne olduğundan çok mezartaşlarının ne anlamlar taşıdıklarını biraz inceleyelim.
Bülbülderesi, Üsküdar Selanikliler sokağı arasında Selanikliler'in çoğunlukta olduğu Karakaşlar ve Kapancı cemaatinin de defnedildiği mezarlıktır. Mezarlığın Selanikliler tarafı Sabetaist mezarlığı olarak da zikredilmektedir. Burada sanat camiasından bürokratına, bilim dünyasından, siyasetçisine birçok önemli ismi bulabilirsiniz. Bu mezarlıkta birçok müslüman mezarlığında bulunmayan, müslüman mezarlarından ayırt edilebilecek birçok unsur bulunmaktadır. Çok eski mezar taşlarınında bulunduğu mezarlıkta, her mezar taşının üzerinde gizli anlamlar içeren semboller ve motifler vardır.
Bülbülderesi Mezarlığı Sabetayistler için özel bir önemi vardır. Sabetay Sevi ve yirmialtı halifesinin soyundan olmayan kimsenin buraya gömülememesidir. Buradaki aileler birbirleri akraba ve ayrıyetten cemaatin en önde gelen aileleridir.
Sabetay Sevi ve yirmialtı halifesinin soyundan olmayan Sabetaycı aileler ise; Feriköy, Aşiyan, Zincirlikuyu, Karacaahmet, Edirnekapı, Nakkatepe gibi mezarlıklarda, cemaate ait adalara ve bölümlere gömülmektedir. ( Rüştü Karakaşlı, Nazif Özge ve Gerçel Ailesi, Sosyalist Kültür Dergisi, 2009)
Selanik doğumlu Yazar Münevver Ayaşlı hatıralarında Bülbülderesi mezarlığı için şunları söylemişti:
"Dönmeler İstanbul’da da yine eskisi gibi İzmir’de Selanik’te olduğu gibi yaşamışlardı. Dönmelerde o kadar fark gözetenler vardı ki,kendi mezarlıklarına gömülmek isterler, zinhar Türk Müslüman mezarlıklarına gömülmek istemezlerdi. Kendi mezarlıkları Üsküdar’da Bülbülderesi Mezarlığıdır. Çok çok bakımlı müslüman mezarlığından çok hristiyan mezarlığına benzer." (Ayaşlı, Münevver, Rumeli ve Muhteşem İstanbul, Timas Basim Ticaret San., 2003, İstanbul, s.99)
Ölülerini hala Bülbülderesi Mezarlığına defnetmektedirler. (Yalçın, Soner, Efendi Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, I.Baskı, İstanbul, 2004, s. 43)
Amerikalı Araştırmacı İrwin M.Berg, "Dönmeler Kimdir ?" isimli makalesinde, Bülbülderesi mezarlığında yaptığı gözlemeleri şöyle belirmektedir:
"Sabataycıların kendilerine özgü mezarlıkları vardır. İstanbul Üsküdar Bülbülderesi mezarlığı Karakaşlara ve Kapancılara aittir. Kapancıların ve Karakaşların mezarları birbirinden ayrıdır. Maçka Mezarlığı, Dönmelerin diğer bir kolu olan Yakubilere ait olan bir mezarlıktır. Daha bilinmeyen Dönme mezarlıklarıda vardır. Bülbülderesi Mezarlığında ki mezar taşlarının üzerinde fotoğraflar, yazılar, manalı sözler vardır. Bilakis fotoğrafları olan aileler dönme oldukları hemen belli ederler. Bazı mezartaşları İslami simgeler taşır, mezartaşlarında Ruhuna Fatiha yazar, fakat bu mezarlıkların çoğu kıbleye bakmaz. Bir mezartaşında manalı bir kelime görmüştüm. Bana bu nağmenin Sabetaycılar’ın inanç esasları içinde anlaşılabilecek gizli manalı nağmeler olduğunu söylemişlerdi. Sakladıkları kimliklerini mezartaşlarında manalı şiirlerle belirtmişlerdi."
Bülbülderesi Mezarlığındaki Mezartaşlarında Portreli Fotoğraflar
Bülbülderesi mezarlığındaki Kapancılar ve Karakaşlar bölümündeki dönme mezarlarının üzerlerinde portreli fotoğraflar ve mezarların üzerlerinin kapalı olduklarını görürsünüz. Bunlar dönmeleri, diğer müslüman mezarlıklarından ayıran en önemli özelliktir. ( Baer, Marc, The Donme Jewish Converts, Stanford University Press, 2009. p.204)
Sabetayizm Araştırmacılarından John Freely’nin Sabetay mezarlıkları araştırmalarında Bülbülderesindeki gözlemlerini şu şekilde aktarmaktadır:
"Bir yaşlı kadın bir mezarın başında dua ediyordu, mezar taşını öptü ve sağ eliyle sevgiyle sıvazladı. Yaşlı kadın sonunda yerden bir küçük taş aldı ve bunu özenle mezartaşının üzerine bırakmıştı." Freely, burada tipik bir yahudi adetinin Bülbülderesinde tekrar edildiğine işaret ediyor. (Freely, John, The Lost Messiah, Penguin, 2001, p.257)
Bu mezarları müslüman mezarlarından ayıran en önemli özelliği bir çoğunun kıbleye bakmayışıdır. Buradaki Mezarlıkların, Yahudi mezarları gibi üzerleri kapalıdır. Sabetaycıların masonlukla paralel olan ortak noktalarından biriside simgelere ve sembollere önem vermeleridir. Bülbülderesinde ki kabalistik ve ezoterik anlamlar taşıyan mezartaşlarındaki sembollerin Yahudilikte olduğu gibi Masonlukta da anlamları vardır. Sabetayistlerin mezartaşlarındaki gizli şifreleri, Bülbülderesinin dışındaki diğer mezarlıklarda da bulabilirsiniz.
Çerçevelenmiş fotoğraflar, Tevrat ve Kabala kaynaklı Süleyman Tapınağının İki Girişindeki Jakin ve Boaz sütunlarını, obeliskler, lahitler ve sandıklar, akasya motifleri, birbirine sarılmış eller vb. bulabilirsiniz. Nitekim mezarların bu kadar gösterişli ve anlamlı semboller içermesi Tevrat ve Kabala kaynaklıdır. Sabetaycılar mezartaşlarında bile kökleri olan Yahudilik’in ve Yahudi mistizmi Kabala’da anlamlar içeren gizli sembolleri kullanmışlardır.
Birbirine Sarılmış İki El Sembolü – Bülbülderesi Mezarlığı
Bu sembolleri Yahudi Mezarlıklarındada sıkça görebilirsiniz.
RAB'bin azarlamasından, Burnundan çıkan güçlü soluktan, Denizin dibi göründü. Yeryüzünün temelleri açığa çıktı. RAB yukarıdan elini uzatıp tuttu, Çıkardı beni derin sulardan. Beni zorlu düşmanımdan, Benden nefret edenlerden kurtardı, Çünkü onlar benden daha güçlüydü. (Tevrat – Samuel Bap 22/16,17,18)
İki elin sıkışması işareti, Yakov’un ( Bene israel)’in Tanrı ile yapmış olduğu anlaşmayı sembolize etmektedir. (Rachel Hachlili , Jewish funerary customs, Second Temple period, BRILL, 2005, p.340)