Farkında
mısınız ablalara hâlâ tam olarak dokunulmadı. Kadınlarda aidiyet
duygusu daha yüksek.. Ablalar ezoterizme daha yakın. Daha çok hipnotik
etki altında kalıyorlar.. Cemaat bu anlamda sosyal media ve ablaları
kullanmaya devam ediyor.. İstihbarat kanalları da “çenesi düşük”
kadınların üzerinden aslında bol bol istihbarat topluyor olmalılar. Hem
de sadece MİT değil, herkes.. Ablalar herkes için açık istihbarat
alanı.
Yurtdışına
kaçanların hali perişan. Eşleri muvazaalı boşanma davası açıp, hem
aklanmak, hem malı kurtarmak, hem de daha sonra pasaport alıp bir bahane
ile gidip eşi ile buluşma tezgahı peşinde.. Hoş, gitseler iki hafta
sonra kavga ederler.. Bu işler böyledir.. Zaten psikolojileri bozuk, ne
olacağı belli değil. Korkuları umutlarında fazla.. Paniklemiş
durumdalar.. Kime inanacaklarını bilmiyor. Sürekli yalan söylüyorlar
dışa karşı. Akraba, arkadaş kalmadı. Herkesten şüpheleniyorlar bu
arada.. Azalmayan, artan nefret karşısında giderek psikolojileri daha da
bozuluyor.
Bu
dışarı kaçan, ya da tutukluluk hali sona erince dışarı kaçma hayali
kuranlar var ya, onların hali daha da vahim. Gittikleri, sığındıkları,
kaçtıkları ülkelerde, ya o ülkelerin istihbaratlarının oyuncağı
olacaklar, ya da kaçtıklarına kaçacaklarına pişman olacaklar. Malı,
parası varsa hepsine el koyarlar. Sonra ya ortadan kaldırılırlar, ya
intihar ederler. Kimilerinin de zaten bozuk olan psikolojileri daha da
bozulur. Sonları malum.. Kaçma planı yapanlar, kaçtıklarına,
kaçacaklarına pişman olurlar.
Sanırım, bunların aile ve yakın çevrelerinin psikolojik açıdan rehabilite edilmeleri gerek..
Teolojik açıdan da bunlara dönük yayın yapmak gerekebilir. Bunların kafalarındaki suali mukadderlere cevap vermek gerek..
Bu
arada FETÖ’cülerin avukatlığını üstleneceklerine önerim var. Önce,
herkesin savunma hakkı var. Suçlu da olsa.. Kimse suçundan fazla ceza
almamalı.. Savunma suçluyu suçsuz çıkartmak için olmaz, olamaz,
olmamalı. Birileri eğer birilerine büyük paralar vererek, polisi,
savcıyı, hakimi satın almayı düşünüyorsa, yapan da, aracı olan da
yaptıran da en ağır şekilde cezalandırılmalı.. Sanığı “yolunacak kaz” gibi görmek de ahlaki değil, öte yandan.
Bazı
avukat arkadaşlarla konuşuyorum. Sanık, etkin pişmanlıktan yararlanmayı
kabul etmeli. Suçsuzsa, tamam. Ama örgüt üyesi ise, altını, üstünü,
yanındakini anlatmalı. Sadece 17-25 sonrası değil, öncesini de.
Sorulmasa da.. Anlatır serbest kalırsa, yarın anlatmadığı bir şeyden
dolayı tekrar içeri alınabilir. Avukatlar, hem etkin pişmanlık konusunu
sözleşmeye şart koymalı, hem de söylemediği şeylerden dolayı yeniden
sanık durumuna düşmesi, tutuklanması durumunda kendini güvenceye
almalı..
Bir
3. Şart daha. Tutukluluk hali sona erdi. Ama adam bu arada kaçtı..
Bunun için de avukatlar kendini garantiye almalı. Kefiller dava lehte
sonuçlanmış gibi bedel ödemeli ve avukat elindeki bütün bilgileri
savcılığa vermeli, hatta kendini kullanan hakkında suç duyurusunda
bulunup, bu suça iştirak edenleri de savcılığa ihbar etmeli. Kimsenin
kimseyi aldatma hakkı yok! Hatta bu konu ceza ve hukuk davasına konu
olması gerek.. Onun için avukatların da kendilerini garantiye almaları
gerek..
Etkin
pişmanlıktan yararlanmak isteyenler, yurtdışındaki örgüte ait
paralarını da getirmeyi taahhüt etmeli. Kendine ait paraları da deklare
etmeli. Kayyımın hak ve hukukunu koruması için de bu şart..
Tutuklu
sanıkların can güvenliği önemli. Şunu da hesaba katmak gerek. Tutuklu
sanıkların içeride can güvenliği önemli. Ama aynı zamanda tutuksuz
yargılanması sözkonusu olduğunda da dışarıdaki can güvenlikleri önemli.
Birileri onları susturmak isteyebilir. Örgüte ait, mal, para, bilgi ve
belgeler ile ilgili olarak tehdit ve şantaja maruz kalabilir.. Bunların
da not edilmesi gerek..
FETÖ’cülerin
genel karakteri, ikiyüzlüdür. Takıyye edebilir. Yemin edebilir.. Kendi
abileri ve ablaları tarafından tehdit ve şantaja maruz kalabilir.
Medyumik karakterlidirler, ezoteriktirler, ipnotik etki altında
olabilirler.. Bunu bir kenara not edin..
FETÖ’cüler
şunun farkında olmalı. 15 Temmuz öfkesi dinmedi, hâlâ canlı, taze ve
hatta giderek artıyor.. FETÖ’cülerin sosyal mediadaki söylemleri, meydan
okumaları, ifsat kampanyaları bu yarayı sürekli kanatıyor.. Dolar’daki
artış da aslında 15 Temmuz’un yeni bir versiyonu olarak görüldü.. Bu da
gösteriyor ki, gelecek günler FETÖ’cüler için geçen günleri aratacak..
Madem onlar hep yeni tarihler veriyorlar, ben de tarih vereyim, nisandan sonra görürsünüz gününüzü. Bekleyin ve görün..
FETÖ’cüler
de yorulmaya başladılar.. Kendi aralarındaki network eskisi kadar iyi
işlemiyor. Şimdi Kur’an Halkaları ya da ev sohbetleri-misafirlik gibi
yöntemlerle sınırlı bir haberleşme çabasındalar. Kitaplar çöpe gitti.
FETÖ’ye lanet ediyorlar ama, dillerinin ucu ile.. Rüyalarla idare
ediyorlar.. Hepsi Erdoğancı kesildi dışa karşı..
Siyaset,
bürokrasi, sermaye çevrelerinde bazı önemli abilere dokunulmamış
olmasından güç, cür’et ve cesaret alıyorlar hâlâ.. Biraz da onlardan
korkuyorlar.. Kimileri de devlet ve örgüt arasında sıkışmış vaziyette.
Her ikisinden de korkuyor.. Hangisine sığınsa, öbür tarafın
kendilerinden intikam almasından kaygı duyuyor..
Devlet
de örgüt de ellerindeki son kozları henüz kullanmadı. 2017’ye şimşek
gibi gireceğiz.. Hareketli, sıcak günler yaşayacağız.. Bana sorarsanız
gelişmeler, fırtınalı bir günde, çalkantılı bir denizde doğru yönde,
ileri doğru..
Selâm ve dua ile.
Abdurrahman Dilipak/Akit-14 Aralık 2016