Ana Sayfa
16 Mayıs 2020 ( 1156 izlenme )
Reklamlar

28 Şubat’tan kötü” diyenler, binlerce defa, yazıklar olsun size

Kafayı kaldıran, 28 Şubat’ta yaşanılanlarla, bugünü kıyaslayıp, darbe günlerine övgü düzüyor.Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’sundan İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’sine..DEVA Partisi’nin Ali Babacan’ından Nihat Ergün’üne kadar..

Sorasım geliyor..O gün siz ne yaşadınız?Ne yaşadınız da, o günleri özlüyorsunuz.Bugün ne kötülük gördünüz de, şikayet ediyorsunuz..Laf kalabalıklığı ile önce dindarlık satıyorlar..Dürüstlükten bahsediyorlar.Sonra olayları, dolandırıcılığı meslek haline getirenler gibi, sahtekarca tahrif etmekten hiç çekinmiyorlar..

Bunu yapan son örnek, 1725 Aralık operasyon dönemine kadar AK Parti iktidarında Sanayi Bakanlığı koltuğunda oturan Nihat Ergün..

Şimdi DEVA Partisi’nde siyaset yapacakmış.

Olabilir..

Kendi tercihidir.

Ama yalan söylememek şartı ile.

Gerçekleri çarpıtmamak kaydı ile..

Dindar insanları aldatmamak kaydı ile..

Somut örnek mi istiyorsunuz?

Son açıklaması..

Şöyle diyor Nihat bey:

“Belediye başkanları, hakkında adli ve idari bir soruşturma yoksa, kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoksa görevinden uzaklaştırılamaz. Sayın Cumhurbaşkanı bunu yaşadı. 312’nci maddeden nahak yere yargılandı, ceza aldı. Cezası kesinleşene kadar görevinden alınmadı. Cezası kesinleştikten sonra hapse giderken görevinden alındı. Bakın bunlar 28 Şubat sürecinde olan şeyler. Şimdi başka türlü oluyor. Olabilir mi bunlar! Hakkında bir kesinleşmiş bir yargı kararı yoksa yapılabilir mi bunlar!”

Ne kadar güzel, ne kadar süslü cümleler değil mi?

28 Şubat’ta bu ülkede değilseniz..

Nihat beyin anlattığı ile yetinirseniz..

“Doğru ya.. Nihat bey haklı. Şikayet edilen 28 Şubat’ta olmayan işler, şimdi oluyor” dersiniz” değil mi?

Dersiniz.

Çünkü gerçekleri tahrifatta sınır yok.

Çünkü vicdansızlıkta sınır yok..

Çünkü riyakârlıkta sınır yok.

Genç yaşta oturtulduğunuz bakanlık koltuğunu kendi malınız sanıp, “Bu koltuk benim babamın malı. Kimse beni bu koltuktan indiremez” diyenlerin nankörlüğünün sınırı yok..

Haksızlık mı ediyorum?

Buyrun söyleyin..

Ne diyor Nihat bey?

“Tayyip Erdoğan bile, 28 Şubat’ta önce mahkum oldu, sonra görevden alındı”

Bundan sonrasını net olarak söylemiyor ama.

HDP’nin ismini geçirmesinden anlıyoruz.

Kayyım atamasından anlıyoruz..

Şunu söylemek istiyor..

“HDP’li belediye başkanları, mahkum olmadan görevden alınıyor. Dolayısı ile 28 Şubat’tan daha zalim bir devlet anlayışı var.”

Öyle mi Nihat bey?

Buna inanıyor musunuz?

Yoksa, “Bana ne.. Bana ne.. Koltuk benimdi. Benden alamazsınız” diyerek, olayları tahrif ederek, insanları aldatmaya mı kalkıyorsunuz?

Madde madde söyleyeyim.

Buyrun kıyaslayalım, sizin örneğiniz üzerinden..

1) Tayyip Erdoğan, görevi sebebi ile bir suçtan mahkum olmadı. Siyasi konuşmasından dolayı mahkum edildi.

HDP’li başkanlar ise, görev başında iken, teröristlere kucak açmak, teröristlere yardım etme eylemlerinden dolayı görevden el çektirildi..

2) Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının suç olduğun kabul etseniz bile.. Bin türlü aleyhinde düşmanlık yaparak, yerin dibine sokmak isteseniz bile.. Erdoğan’a yamamak istediğiniz suç sebebi ile bu ülkede bir kişinin kılına zarar gelmedi.. Bir tane dindar insan, o kadar gördüğü zulme rağmen, bir insana zarar vermedi..

Ya görevden el çektirilen HDP’li belediye başkanları? Suçlanan bu belediye başkanlarının, bugün dahi “terör örgütü” diyemedikleri PKK, daha iki gün önce, iki insanı daha şehid etti..

Kıyaslamadaki ahlaksızlığa bakıyor musunuz?

Bu ülkede 50 bin insanın ölümüne sebebiyet veren terör örgütüne, “örgüt diyemeyen” adamları..

Bu ülkede bir kişinin kılına zarar vermeyen Müslüman siyasetçilerle kıyaslayıp..

Ahlaksızca..

Teröristlerle, Müslümanları yan yana koyup..

“Müslümanlara bile bu kadar zulüm edilmemişti” diyor.

3) Zulmün boyutunda da tahrifat tam hız..

Erdoğan’ın cezası kesinleşmeden, belediye başkanlığından el çektirilmedi.. haydi bir anlığına kabul edelim..

Peki nasıl bir ahlaka sahipsiniz ki, Necmeddin Erbakan’ın, o 28 şubat sürecinde, hem de belediye başkanlığı değil, Başbakanlık koltuğundan indirildiğini hatırlamazsınız..

Nasıl insansınız siz?

Nasıl vicdana sahipsiniz. 

Örnek gösterdiğiniz Türkiye’de, başbakan, hiçbir mahkumiyeti olmadan başbakanlık koltuğundan indirilmiş.

Siz onu gizliyorsunuz.

Bir belediye başkanının. Görev dışı bir konuşmasından dolayı..

Haksız yere.. Tek bir görevde kusuru olmaksızın.. Sırf siyasetten engellemek için verilen dandik cezayı..

50 bin insanın katili örgütü destekleyenler için yapılan soruşturma ile benzer tutuyorsunuz.

O şehid yakınları, sizden bunun hesabını sormazsa..

Daha iki gün önce şehid edilen insanların yakınları, sizin yaptığınız bu benzetme sebebi ile sizin yüzünüze tükürmezse..

Gerçekten, ben de bu millete güvenimi kaybedeceğim..

Biliyorum, tam da 28 Şubatçı generaller gibi, Nihat bey diyecek ki, “Erbakan kendisi başbakanlığı bırakmıştı!”

Affedersin, o Erbakan’a 5 yıl siyaset yasağı niye verilmişti? Hangi mahkumiyet kararı vardı? Seçime sokmayanlar, % 21.5 oy ile birinci parti olarak seçimlerden çıkan bir iktidar partisi hakkında kapatma davası açanlar kimlerdi?

O zulümden zevk mi almıştınız?

Bir generalin, “Gelirsem oraya, yağlı kazığa oturturum” tehdidinden bile şikayetçi olmayan Meral Akşener gibi, siz de bu zulümlerden, RP için açılan kapatma davasından.. Siyaset yasağından.. Sonrasında FP için verilen kapatma davasından..

Zevk mi almıştınız?

Ki, şimdi utanmadan, “28 Şubat’ta bile bugünküler yaşanmıyordu” diyorsunuz..

On binlerce başörtülü kızın dramını hatırlatmıyorum bile..

Yüz binlerce İmam Hatiplinin hakkının yenmesini söylemiyorum bile..

“Tayyip Erdoğan’ın size verdiği değeri hakketmemeniz” sebebi ile “Size, sizin gibi düşünenlere binlerce defa yazıklar olsun” diyorum.

Ali Karahasanoğlu/Yeniakit

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Ülkelere saldırılar olacak Hz Peygamber’in filmini yapmak cinayettir! Gaziosmanpaşa'da şok görüntüler! CHP'liler polise saldırdı İs-rail, eğit-donat projesiyle Arz-ı mevud'u nasıl revize etti?