Koronavirüs her birimizi derinden etkiliyor. Hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışanımız, hastasını kurtarmaya çalışanımız kadar akşam evine ekmek götürmek isteyenimiz de koronavirüsün etkisi altında.
İzole ediyoruz kendimizi. Mecbur olmadıkça çıkmıyoruz evlerimizden.
Ne var ki bazılarımız evinden çıkıp “ekmek” peşinde koşmalı. Bazılarımız evinden çıkıp, ekmek peşinde koşanları taşımalı. Bazıları evinden çıkıp kamu düzenini sağlamalı. Bazıları çıkıp sağlık sistemini ayakta tutmalı, vatan nöbeti tutmalı!
Bugünlerde ocakta tencere de kaynamalı tıpkı önceki günler gibi.
Tencerenin kaynaması için insanlarımızın işini kaybetmemesi gerekli. İşçisini işsiz bırakmak istemeyen işveren kaynak bulmalı, kredi bulmalı.
İşte bu durumda her şeyi devletten beklememek gerek. Devletin ihtiyaç sahiplerine doğrudan nakdi ve ayni yardım yapması bir yere kadar. Asıl mesele çarkların dönmesi, sistemin çalışması, kaynakların doğru kullanılması.
BANKALAR! ELİNİZİ TAŞIN ALTINA KOYUN
Burada finans sektörüne büyük iş düşüyor. Yani bankalarımıza.
Özelini, kamusunu ayırmadan bankalarımızın hiç olmazsa böyle bir dönemde hiç olmazsa bir süreliğine “faiz” meselesine “kârdan feragat etme” olarak bakmasında fayda var.
Bankaların yüksek kârlılıklarını hiç olmazsa bu dönemde gözden geçirmesi gerek. Milletçe dayanışmanın gerekli olduğu bu zamanda, bankalarımıza kârlarının bir kısmından vaz geçmeye davet ediyorum.
Kredi ödemelerini erteleme yoluna gitti çoğu banka. Bu çok olumlu bir adım. Ne var ki kredi ötelemesini de faize bağladılar. Yani öteledikleri kredinin de faizini işletiyorlar.
İşte bu olmuyor..!
Neredeyse bütün dünyada pandemiden etkilenen sıradan insanların ayakta kalması için devletler kaynaklarını harekete geçirdi. Bu manada Türkiye de önemli adımlar attı, atıyor.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik tedbirler ve ardından Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın reel sektörü desteklemeyi amaçlayan kararların ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşması olumlu adımlardı.
Dar gelirlilere yönelik doğrudan yardımları da biliyoruz.
Bununla birlikte, ülkemizde milyonlarca insanın bankalara kredi kartı, taşıt, konut ve bireysel kredi ödemeleri var.
İşsizliğin artacağı böyle bir salgın döneminde, insanların banka kredilerini ödemekte zorlanacağı aşikâr.
Bankalara önerim, kredi ötelemelerini yaptınız, bu çok olumlu bir yaklaşım. Bir olumlu yaklaşım daha gerekiyor. Lütfen hiç olmazsa ötelediğiniz kredi borçlarının faizini işletmeyin. Kârınızın bir kısmından lütfen vaz geçin.
Yoksa, ödenemeyen ev kredisi ya da taşıt kredisi yüzünden icra ile el koyacağınız taşınmaz ya da taşınır malları satacak insan da bulamayacaksınız. O zaman bırakın faizden kâr etmeyi, bankanızın çöküşünü bile görebilirsiniz.
Bugün kârınızdan feragat ederseniz, gelecekte çok daha büyük kârlar elde edersiniz.
MUDİLERİN TAMAHKAR OLMADIĞINI GÖRMEK İSTİYORUZ
Bir teklifim de bankada parası olan mudilere. Hani şu her ay bankadaki parasına faiz alanlara. Hatta faizsiz finans kuruluşlarından “kâr payı” alanlara…
Bu teklife, pazartesi günü Ülke tv yayını sırasında bir iş adamımızın telefonuma attığı şu mesajdan sonra karar verdim.
Diyor ki önemli işadamımız,
“Değerli dostlar,
Herkes kira almayın, işçi çıkarmayın diye çağrı yapıyor. Tamam ikisini de yapalım. Ama asıl bankada mevduatı olanlar faiz almasın, bankalar da kredilerine faiz almasın. Madem bütün Türkiye eve kapandı, üretemiyor. Sadece sağlık, gıda, hijyen üretimi devam ediyor. Üretmeyen Türkiye bu faizi nerden ödeyecek?
Herkes bedel öderken, bankada parası olan niye faiz alsın ki? Anaparası kendisinin ama bütün insanlığın büyük bir badire ile boğuştuğu ve bedel ödediği bu zamanda evlerine kapanmak mecburiyetinde kalan milyonlar neden faiz ödesin? Bütün dünya sıfır faize geçmişken, bütün dünyanın mevduat sahipleri bırakın faiz almayı üste saklama komisyonu verirken Türk milleti niye faiz ödesin bir avuç para sahibine; büyük veya küçük?
Herkes varlığından kaybederken veya canının, ekmeğinin derdine düşmüşken faiz almak zulümlerin en büyüğüdür.”
İnsanların sağlığını, işini, eşini, anasını, babasını kaybetme korkusu yaşadığı bugünlerde, bankaların ve bankada parası bulunan mudilerin tamahkârca davranmamalarını bekliyoruz.
Yanılıyor muyum?
Hasan Öztürk/Yenişafak