Auto-Created-3
05 Kasım 2019 ( 1701 izlenme )
Reklamlar

Bülent Arınç’a açık çağrı!

Bülent Arınç'ın KHK'lılarla ilgili söylediği her yöne çekilebilecek ucu açık sözlerini tartışıyoruz.Arınç'ın ne dediğini hatırlamakta yarar var.
"KHK bir faciadır. Çevremde o kadar çok bu felaketi yaşayan insan var ki, ben onlara acıyorum, merhamet ediyorum. Aslında onlardan da özür diliyorum. Evime temizlik yapmaya gelen daire başkanlığından ihraç edilmiş kadını gördükçe,


eşi polis ihraç edilmiş başka bir polisi gördükçe ben yerin dibine geçiyorum. Ve ben onlara birkaç kuruş fazla vereyim de bir katkım olsun diyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman, bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğüm zaman acı duyuyorum. Bir restoranda bulaşıkçı olarak çalışan genel müdür gördüğümde felaket oluyorum. Bütün bunları yaşıyor Türkiye, kimse savunamaz bunu"
 diyor Sayın Arınç...
Gerçi daha sonra "Ben FETÖ'cüleri değil, FETÖ yöntemiyle mağdur edilenlere dikkat çekmeye çalıştım" dedi ama, geçmiş olsun.
Daha önce defalarca yazdım, tekrar yazayım.
Türkiye'nin en iyi konuşan iki üç hatibini sayın deseler, bunlardan biri Bülent Arınç olur. Lafını özenle, kelimelerini yerli yerince kullanan biridir. Yani öyle konuşup, "Ah ya ağzından kaçtı, gaf yaptı" diyebileceğimiz biri değildir.
Onun için ben Bülent Arınç'ın son söyleşisinde kullandığı cümleleri bilerek ve isteyerek kullandığını düşünüyorum. 
Yoksa, Arınç gibi tecrübeli bir siyasetçi, CHP'nin kullandığı "Bir milyona yakın mağdur var" sözüne böyle kaba saba şekilde sahip çıkmazdı.
Bu köşeden daha önce defalarca dile getirdiğim bir şey var.
AK Parti eğer bugün, muhalefete karşı psikolojik üstünlüğü kaybetmişse, bunun müsebbiplerinden biri hiç tereddütsüz Bülent Arınç'tır. Sırf siyasi hırslar uğruna Melih Gökçek hakkında söylediği "Parsel parsel verdi" sözü hâlâ muhalefet tarafından kullanılan en güçlü argümandır.
Türkiye'nin o zamanlardaki ismiyle, Paralel Yapı ile mücadele ettiği dönemde bu yapıya destek veren açıklamalar yapması hâlâ akıllardadır. 
Ve daha da önemlisi; Bülent Arınç, AK Parti'nin ve Erdoğan'ın yumuşak karnıdır!
Neden mi?
Bugün KHK'dan ihraç olan ya da FETÖ'den içeride yatan binlerce FETÖ'cü, "Bülent Arınç FETÖ'nün hain bir çete olduğunu darbe gecesi öğrenip pişman oluyor, 'Ben çok ahmakmışım' diyerek işin içinden sıyrılabiliyorsa bizim pişmanlığımız niye dikkate alınmıyor?" diye soruyor.
Ve yine binlerce FETÖ'cü, "FETÖ ile iltisakı kabak gibi ortada olan Bülent Arınç'ın damadı hokus pokus yöntemiyle dışarı çıkıyorsa biz niye dışarı çıkamıyoruz?" diye soruyor.
Dikkat ediniz.
Bir haftadır Bülent Arınç'ın "KHK bir faciadır" sözü bütün televizyon kanallarında döndürülüyor. El altından FETÖ'yü destekleyen kimi isimler televizyonlarda, "Yahu bunu ben söylemiyorum, Bülent Arınç söylüyor" diyerek AK Parti'ye vuruyor. 
Sayın Arınç AK Parti'ye bundan daha büyük zararı nasıl verebilir ki?
Üzülerek görüyorum ki AK Partililerle Sayın Bülent Arınç tam bu noktada ayrışıyor. Millet ile Arınç'ın yolları burada ayrılıyor.
Sayın Arınç'ın benzincideki pompacılara, evine gelen temizlikçilere üzülüyor. Millet ise darbe gecesi tankların altında lime lime edilen şehitlerine üzülüyor.
Arınç ihraç edilen polislere acıyor, millet ise bedenindeki uzuvları kaybetmiş gazileri için yanıp kavruluyor.
Hassasiyetler çok farklı yani...
Sayın Arınç konuşmasının bir yerinde OHAL İşlemleri Komisyonu'nun doğru işler yapmadığını ve suçlu ile mağduru ayıramadığını dile getiriyor. 
Ben ise tam tersini söylüyor, komisyonun adaletli ve hakkaniyetli bir sonuca varmak için kılı kırk yardığını iddia ediyorum. 
Eğer Sayın Arınç komisyonun haksızlık yaptığında ısrarlı ise kendisine şuradan bir çağrıda bulunuyorum. Bahsini ettiği pompacının, temizlikçinin ve ihraç edilen polisin neden ve hangi sağlam gerekçelerle ihraç edildiğini beraber öğrenelim diyorum.
Nasıl mı?
Bizzat komisyona giderek, dosyalarındaki tüm teknik detayları tek tek inceleyerek. 
Hatta bir çağrım daha var Sayın Arınç'a...
Komisyon tarafından haksız yere ihraç edildiğini iddia ettiği herhangi bir dosyayı rastgele seçsin ve beraber bakalım. Haksızlık var ise ben, yok ise Arınç milletin önüne çıkıp özür dilesin.
Hatta gerekirse ben gazeteciliği, Sayın Arınç ise siyaseti bırakma konusunda iddialaşalım. Böylece FETÖ'ye can suyu niteliği taşıyan bu ahmakça tartışmalar son bulsun!
Olur mu Sayın Arınç?

Süleyman Özışık/Türkiye Gazetesi

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İlâç fabrikatörleri, yine aynı yalanla karşınızda! Putin-Erdoğan görüşmesi öncesi Esed, Türkiye'ye seslendi ''Almanya, Türkiye'de yeni bir darbe hazırlığı yapıyor!'' Gezi olaylarına ilişkin verilen karar, Abdullah Gül'ün o sözlerini akıllara getirdi