Her şey olup bittikten sonra yol gösteren çoktur. En çok tekrarlanan da şu:
Kabul edecektin çıkan sonucu, adam topal ördek gibi oturacaktı o koltuğa.
Geçmiş olsun, zamanında söyleyecektin.
Bizim çocukluğumuzun klişe deyimiyle anlatalım:
“Hatice’ye değil, neticeye bak!..”
Ve ona göre konuş.
Ne yapılmalı?
Önce sahada mevcut sebepler hiç sansüre uğratılmadan enine boyuna araştırılsın ve sonuç rapor hâlinde genel merkeze sunulsun. Ondan sonra hareket noktası ve yol haritası belirlenir.
Ortadaki somut durum ise açık. Ekrem İmamoğlu 800 bin fark attı. Ve bu farkın majör payı da AK Parti seçmeninden gitti. Bu yüzden yapılacak araştırmanın önemi büyük.
Ekrem İmamoğlu bir “uzlaşma” adayı. CHP üyesi olması çıkan sonucu CHP’nin başarı hanesine yazmıyor. Yüzde 54’ün bileşenleri o kadar çok ki âdeta yamalı bohça gibi.
Sıralayalım o zaman.
Önce Siyasal Partiler:
CHP+İYİ Parti+HDP+TKP+DSP+Saadet Partisi
Parti dışı bileşenler:
AK Parti küskünleri: Her birinin ayrı bir hikâyesi var ama ortak payda ekonomik sıkıntı, Suriyeliler üzerindeki ırkçı propagandanın etkisi, güç zehirlenmesinin yol açtığı kibir ve Berat Albayrak’a yönelik, hangi somut sebebe dayalı olduğunu çözemediğim bir kızgınlık...
Sıklıkla dinlediğimiz bu dört gerekçenin dışında öyle şeyler anlatılıyor ki hepsi teker teker incelemeye değer.
DavutoğluAbdullah Gül taraftarları: Her iki isim de birbirinden ayrı hareket ediyor ve ayrı parti çalışmaları içinde. Artık AK Parti’yi içeriden ele geçirme projesi bitti. 31 Mart öncesinde bu amaç fazla belirgin değildi ama şimdi daha açık.
Teröristbaşının mektubu: Böyle bir yöntemden medet ummaya yönelik girişimlere tepki gösterip sandığa gitmeyen MHP’liler.
Kürt seçmenler: 31 Mart’ta HDP’ye kızıp sandığa gitmeyen ya da AK Parti’ye oy veren 200 bine yakın Kürt seçmenin bu kez Teröristbaşından keramet beklenmesine sinirlenip Ekrem İmamoğlu’na oy vermesi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın önünde zor bir dönem var. Uluslararası sorunlar, ekonomi ve güvenlik iktidarın gündeminin tamamını kapsıyor. Ama diğer yandan da eminim ki İstanbul sonuçlarının analizleri yapılacak ve ortaya çıkan sonuçtan sorumlu olanların hesabı kesilecektir. Çünkü AK Parti yenilgiden yenilenmeyle yola devam etmezse önüne gelecek sorunları çözmekte başarısız olabilir.
Seçimi medyasıyla tam kadro izleyen Küresel Çete ve hempalarına göre S400, Doğu Akdeniz’de petrol aramaları, Suriye’nin kuzeyindeki YPG varlığı, İdlib, Rusya ile ilişkiler gibi konularda “başına buyruk” davranan Türkiye’nin yumuşak karnı işte önceki günkü seçim sonucudur.
Bu ne demek ve önümüzdeki dönemde neler gündeme gelecek biliyor musunuz?
Türkiye’yi sıkıştırmak istedikleri anda artık sadece ekonomi kozunu değil “Yüzde 54’lük bir kitlesel meşruiyet” argümanına dayalı olarak “NeoGezi projesi” devreye sokulacaktır. Çıkarılacak kalkışma darbe dinamiğinin “kitlesel meşruiyeti” olarak kabul edilecektir hiç şüpheniz olmasın. Siz istediğiniz kadar o sonuçta bizim oylarımız var diye bağırın.
İşaret geldiğinde Ankara, İzmir, Ardana, Mersin, Antalya ile birlikte İstanbul’un da kaybedilmesi nedeniyle AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı’nın siyasal meşruiyeti sorgulanacaktır. Bunun bir yerel seçim olduğu artık umurlarında değildir çünkü hedef bellidir. Hele belediye meclislerinde Türkiye çapında Cumhur İttifakı’nın yüzde 60’a varan oy alması ise özellikle saklamak istedikleri bir gerçekliktir.
Ne yapmak istediklerini zaten Cumhuriyet gazetesi başyazısında söylüyor:
Hiç kuşku yoktur ki bu seçim sonuçları siyasal açıdan önemli sonuçlar getirecektir. Seçimler açıkça AKP siyasal iktidarını, siyaset bilimi kavramı çerçevesinde “Topal ördek” durumuna sokmuştur. Bu sonuçların “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” üzerinde de tartışmaların başlamasına neden olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Kimilerine sözlerim “Felaket tellallığı” gibi gelebilir ama felaketi yaşadığımızda “sen haklıymışsın” demenin bir karşılığı yok kimsede. Sonradan ah vah etmek faydasız. 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminden aylar önce defalarca yayınlanan çeşitli yazılarımın, yaşadığımız o korkunç iki günün sonrasında kıymete binmesi gibi. Neredeyse davul çaldık “darbe geliyor” diye ama işiten olmamıştı.
Şimdilik işaret gelene dek bekleyecekler.
Ekrem İmamoğlu bu zaman aralığında belediyeye yerleşmeye başlayacak ve muhtemelen de ilk olarak 18 günlük mazbatalı döneminde yarım kalan işini tamamlayacak.
Yani İBB’nin kozmik odasına, devletin stratejik mahremiyetine dalacak. O 18 günde savaş ve afet gibi durumlarda gereken, ancak ilgili kurumların bileceği isimler, planlamalar, sığınaklar, yollar ve ilgili haritalara dair bilgileri elde etmek için gösterdiği aculluğun sebebi meçhul. Şimdi rahat rahat hem kendinde hem de Canan Kaftancıoğlu gibi “güvenilir ellerde” olacak bu bilgiler.