Auto-Created-3
27 Şubat 2020 ( 7330 izlenme )
Reklamlar

Erdoğan'a karşı tehlikeli hazırlık

İç siyaset her zamankinden daha hareketli. Zaten ne zaman Türkiye dışarıdan sıkıştırılmaya çalışılsa içeride de artan bir hareketlilik kendini gösteriyor. Biz de buna “siyasi çekişme”, “iktidar kavgası” falan diyoruz. Gerçekte kavga eden, çekişen, mücadele eden kim? İçerideki aktörler mi yoksa dışarıdaki güçler mi?

Aslında burada, içeride sahneye yansıyan kavga Batı’nın bize karşı yürüttüğü savaşın bir izdüşümü. Batı’dan bağımsız, kendi başına içeride çıkan bir gürültüpatırtı, mücadele, savaş yok.

İç siyasette süren ittifak arayışları da Türkiye’nin geleceğiyle ilgili Batı’nın birtakım plan ve hazırlıklarını yansıtıyor.

HDP ile CHP’yi yan yana getirenin ABD olduğunu bilmesek “Partiler birleşiyor, demokrasi işliyor” deyip geçerdik. Ama biz istesek de, istemesek de CHP ile HDP’yi yan yana getiren ABD ve Avrupa’daki birtakım güç odakları. Ve bunu da bizim kara kaşımız, gözümüz için yapmıyorlar. Türkiye ile ilgili hedefleri açık ve net; güney sınırımıza bir PKK devleti kurmak, Türkiye’yi kanlı kansız fark etmez Irak gibi parçalamak; İran’ı bölmek ve Ortadoğu’da sınırları yeniden çizmek!

Türkiye’deki Erdoğan karşıtı koalisyon işte bu “Ortadoğu planı” işlesin diye kuruluyor. Zira bu planın, projenin önündeki tek engel Erdoğan. Gerek HDPCHP ittifakı, gerek Abdullah GülAli BabacanAhmet Davutoğlu’nun parti çalışmaları ve gerekse de Erdoğan karşıtı cepheye katılan diğer partilerin çalışmaları Batı sisteminin Erdoğan’dan kurtulma arayışlarını yansıtıyor. Son dönemde de Erdoğan’a karşı büyük hazırlıklar içine girildiği görülüyor. Görünürde, arka planda, içeride ve dışarıda Erdoğan’a karşı çok büyük çalışmalar yürütülüyor, hazırlıklar yapılıyor. İran ve Suriye kaynaklı saldırılar da bu hazırlıklarla bağlantılı. Bütün bu çabalarıngelişmelerin arkasında Erdoğan’dan kurtulup Batı’nın burada önünü açmak yatıyor.

“Her şeyi Batı’ya bağlarsanız, siyasi mücadele ve demokrasi ne olacak” diye itiraz edilebilir haklı olarak? Siyasi mücadeleyi elbette inkar etmiyorum. Mevcut partilerin ülkedeki siyasi mücadelenin bir parçası olduğunu da düşünüyorum. Fakat, Erdoğan’ı devre dışı bıraktıklarında Türkiye’yi Irak ve Suriye gibi çökerteceklerinden ülkece korkuyorsak, “muhalefet” dediğimiz yapının Batı’ya çalışmaktan başka bir şey yapmadığını da rahatlıkla anlamış oluyoruz.

Bu ülkede Batı’nın elini uzatmadığı, burnunu sokmadığı bir alan, yer kalmamış. Siyasi partilerin başını, yöneticilerini kontrol altına alınca bütün ülkeyi de etkileme gücünü elde ediyorlar. CHP’yi FETÖ kontrol ediyor, HDP’yi ise PKK yönetiyor. Bu güçlerin ipleri ise Batı’da. Şimdi bu partiler gerçekten Türkiye için mi, bu ülkenin geleceği ve çıkarları için mi mücadele veriyorlar, ittifak kuruyorlar diyeceğiz? Cevabı gerçekten “evet” olan var mı?

Kurtuluş TayizAkşam Gazetesi 24 ŞUBAT 2020

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'ilerisini söylemiyorum' derken ne demek istedi? Efsane Aydın Valisi Nihat Genç'ten gündemi sarsacak sözler: Barış Pınarı Harekatı başladı İmamoğlu... Öyle sanıyorum ki, korkarım, DEAŞ sonrası terörün yeni merkez üssü Türkî Cumhuriyetler olacak.