Esas nöbet 16 Nisan sonrası, bekleyin!

3717 izlenme 04 Nisan 2017
Reklamlar
Halkoylamasından evet çıkacağı netleşmeye başladı. 

Ortada “7 Haziran” havası değil, “1 Kasım” havası mevcut, kimse temkini elden bırakmıyor. Sonuç belirginleşse de rehavet havasına girilmiyor. Bu bir “parti seçimi” olmadığı için neticenin telafisi kısa vadede mümkün değil, yani sonuç “olumsuz” olursa Türkiye en iyimser tahminle 30 yıl kaybedecek!

Referanduma 2 hafta kaldı. 

Bu süreçte FETÖ, PKK ve bunları beslediğini neredeyse haykıran Avrupa yine 15 Temmuz benzeri bir kalkışmaya girişecek gibi durmuyor. Karşılarında sadece Recep Tayyip Erdoğan yok, onun arkasındaki büyük halk gücünü görüyorlar. Selâ okuyanlar, belâ okuyanları 15 Temmuz’da yendi, 16 Nisan gözle görülür bir savaş olmasa bile Avrupa’ya göre sonun başlangıcı, bize göre tarihe bıraktığımız yerden devam etmenin mihenk taşı! Kapı kilit tutmasın diye dibimize kadar sokulanlar bertaraf edilecek. Bu esnada boş durmayacaklarını hepimiz biliyoruz değil mi?

15 Temmuz sonrasının esas oyunları 17 Nisan sabahından itibaren başlayacak. 

Tüm hazırlıklarını buna göre yapıyorlar. “Hayır” çıkarsa zaten istediklerini almış olacaklar. Kimler almış olacak? Batı’nın bizzat kendisi; FETÖ ve PKK tıpkı DAEŞ ve PYD gibi Batı’nın ileri karakolları! “Evet” çıkması durumunda mücadele daha fırtınalı geçecek. Peki, biz ne yapacağız?

Kadayıfın altı kızardı mı bilmem ama milletin sabrının tükendiği kesin. Toplumda ülke içinde bir mücadele ve savunmadan ziyade sınır ötesi harekât beklentisi var. 

Sınır ötesi neresi: Avrupa ve İngiltere! Evet, özellikle de İngiltere! 

200 yıllık mücadelenin rövanşındayız. Bu iş Irak ve Suriye’ye sınır ötesi harekât ile uzun vadeli bir neticeye varamaz. Batı’ya karşı silahlı mücadeleden bahsetmiyoruz. “İstihbarat, diplomasi ve siyaset” harekâtı Batı’ya bir akın şeklinde başlamak zorunda.

Avrupa’nın ajanları bizim topraklarımızda cirit atıyor, buna misliyle karşılık vermezsek başarılı olamayız. 16 Nisan sonrası yeni sistemin çarkları dönecekse planlar silsilesi yapmak durumu kaçınılmazdır. Aksi takdirde Cumhurbaşkanlığı Sistemi sadece “koalisyonları önleyen” bir sistem olmanın ötesine geçemez. Yeni sistem 2019’da devreye giriyor, erken seçim ihtimali verilecek mücadeleye göre şekillenecek.

Ülkeleri istihbarat teşkilatları yönetmez, ama onlar yönlendirir. Ülkenin ayakta kalması yahut diz çökmesi onlara bağlıdır. Devletin başa geçmesi yahut kuzgunun leşe çökmesi olayıdır bu!

Türkiye’yi “içeriden” savundukça çok güç ve vakit kaybediyoruz, savunma tıpkı Suriye’de olduğu gibi sınır dışından başlamalı. Avrupa, ABD ve İngiltere’nin sınırlarına “silahlı” elbette olmaz lakin diplomatik bir şekilde girmek zorundayız. Yıllarca bizim topraklarımızda cirit attıklarını hem onlar hem biz biliyoruz. Hatta bu neredeyse kanıksanmış bir vakaya dönüştü. Hal böyleyken neden biz boş duralım. Mazlumun hakkı ve şehitlerin hatırı için yeni stratejiler geliştirmek zorundayız. İşin boyutları değişiyorsa eski taktikler sadece düşmana vakit kazandırır.

Bu bir kuru ideoloji ve hamaset değil, tarihin bize biçtiği yeni kaftandır. Ya bu elbiseyi giyip ümmeti zilletten kurtaracağız yahut bizim topraklarımıza “Ortadoğu bataklığı” demeye devam edecekler.

16 Nisan sonrası Çanakkale yahut 15 Temmuz gibi olmaz.

360 derecelik sınır ötesi diplomasi şart; milli istihbarata büyük iş düşüyor! Biz dik durduktan sonra, birileri sadece “cüce” olduğunu anlayacak. Her taşın altına mesaj koyma merakı içinde olanların tepesine birer taş koymanın vakti geldi. 

Biz kalabalıklarız, bu ülkenin kaderini asgari ücretliler ve otobüse binmek için bilet bulamayan öğrenciler değiştirebilir. Onların makam-mevki kaygısı yok; esas makamı Allah tayin edecektir. Bizim yüreğimizde kippa, vicdanımızda gamalı haç yok; hilâlin gölgesine ve bu gölgeye sırtını yaslayanlara güveniyoruz.

Akit-3 Nisan 2017

Bunlar da İlginizi Çekebilir

CHP'li isimden canlı yayında skandal 'yürüyüş' itirafı Mitingte duygulandıran buluşma! 'Makas kesmiyor' adetinde damadın güldüren intikamı! REZALET! CHP'LİLERDEN ŞEHİTLİKTE İÇKİLİ ALEM! PAYLAŞMAYAN KALMASIN