Hafta başı Hilafetin kaldırılmasının yıldönümü idi.O sebeple, 3.3.1924 tarihli, 431 sayılı Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmani’nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun’u tekrar incelemek istedim.Eski yıllarda da tekrar tekrar okuduğum kanunda, bugünlerde tartıştığımız bir aktüel konu ile ilgili düzenlemeyi karşımda buldum..
Hani Ak Parti, İş Bankası’ndaki CHP hisseleri konusunda, “Bu hisseler hazineye devredilmeli” kanun teklifi hazırlığı içinde ya..
Mustafa Kemal’in hisselerinin, aslında direkt hazinenin malı olduğunu söylüyor ve bu gerekçe ile İş Bankası’ndaki hisselerin yıllar sonra da olsa, artık millete geçmesini istiyor ya..
Bu uygulamanın hemen hemen birebir aynısını, Mustafa Kemal yapmış..
“Bu mallar, milletindir. Millete geçecek” diyerek, Osmanlı Devleti dönemindeki padişahlara ait malların, hazineye geçmesi konusunda, Mustafa Kemal döneminde bir kanun çıkarılmış..
Yani işin özeti, Ak Parti’nin aslında en temel dayanağı, Mustafa Kemal’in bizzat kendisi olmalı imiş..
1924 yılında çıkarılan Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmani’nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun’da, birçok madde ile tam da İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin hazineye aktarılması ile paralel hükümler varmış..
Siz de merak ettiniz değil mi, CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin, niçin hazineye ait olması gerektiğini gösteren, Mustafa Kemal dönemi kanunundaki hükümleri..
Kısa kısa aktarayım..
Mesela, 8. madde..
Ne deniliyor, 8. maddede:
“Madde 8 – Osmanlı İmparatorluğunda Padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkulleri millete intikal etmiştir.”
İşte bu..
Lamı cimi yok. İtirazı hiç yok..
Kanun mu:
Kanun..
Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanlığı dönemi mi?
Aynen..
Bazı kelimeleri Osmanlıca ama..
Ne yapıldığını, genel olarak anlayabileceğiniz türden bir düzenleme..
Padişahlık yapmış kişilerin tamamının tapuya kayıtlı taşınmazları, millete geçmiştir..
Nokta..
Öyle ayrım mayrım da yok..
Hani miras yoluyla kazanımlar hariçtir. Veya bir başka padişahtan geçenlerin dışındaki tapular hariçtir.. Veya kendi emeği ile kazandıkları istisnadır..
Hiçbir kural harici tapu bırakılmaksızın, hepsi millete geçmiş..
Osmanlı imparatorluğunda padişahlık yapanlar için gayrimenkullerinin millete geçtiği kuralı getirilir de.. Türkiye Cumhuriyeti için de, aynı kural getirilmesi gerekmez mi?
Üstelik, biri imparatorluk. Diğeri cumhuriyet..
Biri imparatorluk sebebi ile bazı taşınmazlar edinmiş. Diğeri de, yurtdışından devlete gelen paralar üzerinde, mülkiyet hakkı sahibi olmuş.. Padişahın gayrimenkullerinin millete geçmesindeki gibi. Mustafa Kemal’in malvarlığının da, (belki ufak tefek şahsi malları, kendisine miras kalan veya bir yerde özel çabası ile yaptığı ticari bir çalışma varsa, ondan elde ettiği gelirler dışında) millete aktarılması gerekir..
Kanun, o kadar net konuyu düzenlemiş ki, 9. maddede şu da belirtilmiş:
“Madde 9 – Mülga Padişahlık sarayları, kasırları ve emakini sairesi dahilindeki mefruşat, takımlar, tablolar, asarınefise ve sair bilumum emvali menkule millete intikal etmiştir.”
Var mı itirazı olan?
İsterseniz itiraz edin.
Mustafa Kemal döneminin kanunu, bu..
Yine 10. madde şöyle:
Madde 10 – Emlaki Hakaniye namı altında olup evvelce Millete devredilen emlak ile beraber mülga Padişahlığa ait bilcümle emlak ve sabık Hazinei Humayun, muhteviyatlariyle birlikte saray ve kasırlar ve mebani ve arazi Millete intikal etmiştir.”
Yani şu an Dolmabahçe Sarayı’ndan başlayın, Beylerbeyi Sarayı’na ve bilumum Osmanlı dönemindeki padişahların belki de kendi ceplerinden yaptıkları hayır amaçlı tesislerine kadar millete geçen mallar örneği, Mustafa Kemal’den vasiyet yoluyla CHP’ye geçtiği belirtilen hisseler için de geçerlidir..
Yanlış anlaşılmasın. Mustafa Kemal’i padişah olarak nitelendirdiğim için değil. Devletin başındaki kişiye (bu padişah olabilir, cumhurbaşkanı olabilir) devlete ait malların emaneten bırakılmış olması halinde, onların tekrar millete iade edilmesi gerektiği örneklemesi açısından 1924 tarihli kanunu dayanak alıyorum..
Bu vesile ile karşı gerekçeleri de çürütelim..
Dönemin padişahının, şu kişiye vasiyetini, bu kişiye bağışını kabul ettik mi? Etmedik.. Aynı şekilde, Mustafa Kemal’in vasiyetini de, hele hele bir siyasi partiye yaptığı bağışı da, kabul etmemiz mümkün değil.. Kimse, “bu miras hukukuna darbedir” demesin. Bugün yapılmak istenilen miras hukukuna darbe ise… O zaman, dün Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanlığı döneminde çıkarılan 1924 tarihli 431 sayılı kanun da, miras hukukuna darbedir.. Bana sorarsanız..
Dünkü kanun da doğrudur.. Padişahın belki özel imkanları ile elde ettiği birkaç malın dışındaki malvarlığının millete geçmesi doğrudur.. Bugün de, İş Bankası’ndaki hisselerin, hazineye geçirilmek istenmesi doğrudur..
Bakalım CHP’liler, padişahlar için kendilerinin çıkardıkları kanunun, kendileri için çıkarılmasına nereye kadar itiraz edecekler..
İzleyip görelim..
Ali Karahasanoğlu/Yeniakit