Hilafeti ilga eden…Ezanın Arapça okunmasını yasaklayarak, “Allah’u Ekber” diyenleri kodese tıkayan…Kur’anı Kerim’leri ve din kitaplarını toplayarak geri dönüşüme gönderen…Ayasofya’yı müzeye çeviren…Müslümanlara haccı yasaklayan ya da gitmesinler diye önlerine binbir türlü engeller çıkaran…
Kâbe resimlerini camilerden toplatan…
Camileri ahır ve deri depolarına çeviren…
“Laiklik” bahanesiyle Müslümanları ‘mürteci’ ilan eden…”
Domuz etini ve şarabı yasaklayan İslam’ı;
“Türk milletinin geri kalmasının önündeki yegâne sebep” sayan…
Arapça bir kelime bilmeyen İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun hazırladığı Kur’anı Kerim mealini, “Yeni Türkçe Kur’an” diye millete yutturmaya çalışan” parti “hangisi?” diye sorsam…
Muhtemelen hiç kimse “CHP” demekte tereddüt bile etmez…
•
Evet!..
İcraatlarının ekserisi “mukaddesat düşmanlığı” da olsa, geçmişte CHP’nin bir çizgisi vardı.
CHP’liler de bu çizgiye riayet ederlerdi.
Mesela!
Kendisi “bira” içerken, oğlunun bir alt içecek olan “gazozu” tercih ettiğini gören Şükrü Saraçoğlu, sırf oğlu “bira” içsin diye önündeki bardağı kaldırtıp, garsona “bir duble rakı getir” diye seslendiğinde de samimiydi…
“Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” dediğinde de..
•
Peki, günümüz CHP’sinde vaziyetler ne âlemde?
Genetik kodlarından uzaklaşmış, lastiği patlak araba gibi zikzaklar çizenbir CHP ile karşı karşıyayız…
Geçmişin “mukaddesat düşmanı” CHP’si gitti, yerine “Ne idüğü belirsiz” CHP geldi.
Düşünün…
TBMM’de “tezekli, saman balyalı” basın toplantılarıyla maruf CHP’li eski bir vekil, şimdiki “Genel Başkan”ın, “peygamber soyundan geldiği”ni iddia ediyor.
Bu iddianın muhatabı ise, “gerçek”le uzaktan –yakından alakası olmadığını bildiği halde, sırf birkaç oy uğruna bu iddia karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor.
Bu da yetmezmiş gibi;
Ezana biriki dakika kala su içtiği iftar sofralarında “dindar lider” profili çiziyor.
Haliyle..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “seyyid” olduğu yerde, diğer CHP’lilere de “Şeyhülislam” olup, fetva vermek kalıyor.
•
Bildiğiniz gibi, CHP’lilerin verdiği fetvaların en meşhurlarından biri;
Önder Sav’ın, hacca gitme arzusu ile yanıp tutuşan yaşlı bir vatandaşı;
“Boşver Araplara para kaptırma” diyerek “Hac”dan men etmesiydi.
•
Hurşit Güneş de “seçim beyannamesi”ni cuma saatinde açıklayan Kılıçdaroğlu yüzünden namazını kaçıran CHP’liler için, “Cumayı kaza etsinler” fetvası vermişti.
•
CHP’li bir diğer “fetva uzmanı” Birgül Ayman Güler ise;
“Sünni Hanefi inancına sahip olanlardan biri olarak, dinimizin kadınların başını örtmeyi emrettiğine inanmıyorum” diyerek, başörtüsünün “ilahi emir” olmadığını iddia etmişti.
•
“Banka faizi haram değildir” diyen CHP eski milletvekili Yaşar Nuri Öztürk’le…
*
Kur’an âyetlerini bir kenara iterek, Bektaşi Edip Harabi’nin;
“Ey zahit şaraba eyle ihtiram, biz içeriz bize yoktur vebali ehline helaldir na ehle haram ...” dizelerini delil göstererek;
“İçki içmek günah değildir” diye “fetva” veren Aykut Erdoğdu ise,
CHP’nin “çakma ulemalarından” yalnızca birkaçıydı.
•
Tamam!
Aralarında, hâlâ gittiği cuma namazında okunan “hutbe”yi, “fetva” sanan Gürsel Tekin gibi “din cahilleri” olsa da gördüğünüz gibi, o eski “din düşmanı” CHP’liler gitti, yerlerine şimdiki “din bezirgânı” CHP’liler geldi..
•
“Dindar CHP(!)”nin “son fetvacısı” ise Ekrem İmamoğlu oldu.
Geçtiğimiz yıl her akşam 6070 iftara katılarak aynı orucu onlarca kez açan Ekrem İmamoğlu;
Bu gece ilk teravih namazını kılıp ilk sahuru yapacağımız mübarek Ramazan ayı içerisinde vereceğimiz “fitre ve zekât”lara talip olduğu yetmezmiş gibi; “Fitre ve zekâtlarınızı belediyeye bağışlamanızda bir engel yok” diyerek bir de fetva verdi.
•
İmamoğlu’nun verdiği fetva ile “fitre ve zekât” toplama telaşına düşen Kemalist CHP’lilere geçmişlerini hatırlatmak ise yine;
23 Nisan Bayramı’nda TBMM’de sade bir tören yapılmasını isteyen TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a meydan okuyarak;
“Ben o gün Gazi Meclis’te olacağım” diyen, “Seyyid(!)” Kemal Kılıçdaroğlu’na düştü.
*
Ne diyelim;
Allah kimseyi dünya menfaati için pervane gibi dönmek mecburiyetinde bırakmasın…
Zekeriya Say/Yeniakit