SIRTINI PKK'YA YASLAYANLAR DA KILIÇDAROĞLU'NA KATILDI!..KILIÇDAROĞLU,KANDİL'İN TALİMATIYLA YÜRÜYÜŞE GELENLERİ BİZZAT KARŞILADI..

1724 izlenme 04 Temmuz 2017
Reklamlar
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, 'Öyle anlaşılıyor ki Sayın Enis Berberoğlu, bu bilgileri üreten kaynak değil. Yani, o bilgiler kendisine bir yerden veriliyor. O bilgilerin üretildiği ilk kaynak var. Ülke menfaati açısından o kaynak tespit edilmeli. Bu açıdan bakıldığında yürüyüş, tam tersine işin perde arkasını maskelemek anlamına geliyor.' değerlendirmesinde bulundu' dedi.

Canikli, CNN Türk canlı yayınında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki için başlattığı yürüyüşe yönelik soru üzerine Canikli, barışçı olmak şartıyla tüm yürüyüşlerin kendini ifade etme biçimi olarak normal olduğunu ancak adalet arayışının hukuki bir yolu olduğunu söyledi.

Yargının bir casusluk faaliyetiyle ilgili verdiği mahkumiyet kararı bulunduğuna dikkati çeken Canikli, şöyle konuştu:

"İstedikleri kadar yürüsünler, huzuru bozmadıkça, toplumsal güvenliği tehdit etmedikçe herhangi bir sıkıntı yok. Ancak yürüyüş gerekçelerine bakmak gerekiyor. Adalet için yürüdüklerini söylüyorlar. Tüm sistemlerde adaletin nasıl aranması gerektiği, hakkın tesisi için neler yapılması gerektiği çok net şekilde bellidir. Anayasa ve yasalarla belirtilen yöntemlerin dışında başka yöntemlerle verilmiş herhangi bir kararı değiştirmeye kalkarsanız, bu meşru bir hak arama yöntemi olmaz. İlk derece mahkemesi olarak verilen bir kararı temyiz edebilirsiniz, daha sonra bireysel başvuru çerçevesinde anayasa mahkemesine taşıyabilirsiniz, oradan insan hakları mahkemesine götürebilirsiniz. Sistem bunu gerektiriyor. Karar değişecekse ancak bu süreçte değişebilir. İster yürüyüş, ister gösteri başka herhangi bir şekilde mahkemenin kararını değiştirmeye çalışıyorsanız bu legal değildir. Bu doğrudan kuralların ihlal edilmesidir."

"Bilginin kaynağının FETÖ olduğunu biliyoruz"

Canikli, mahkemenin, devletin gizli kalması gereken belgelerinin deşifre edildiği ve ülke güvenliğinin bundan zarar gördüğü yönündeki kararına işaret ederek, "Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak gerçeğin belirlenmesi için çaba sarf etmelidir. Bu yayınla ilgili bilgilerin bir kaynağı olmalı. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Enis Berberoğlu, bu bilgileri üreten kaynak değil. Yani, o bilgiler kendisine bir yerden veriliyor. O bilgilerin üretildiği ilk kaynak var. Ülke menfaati açısından o kaynak tespit edilmeli. Bu açıdan bakıldığında yürüyüş, tam tersine işin perde arkasını maskelemek anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Gerekçe gösterilen olayın özüne bakıldığında toplumun dikkatinin başka yere kanalize edildiğini vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:

"MİT tırları, jandarma, savcılar bunların FETÖ kapsamında tutuklanması... Bunlara baktığımızda bu bilginin kaynağının FETÖ olduğunu biliyoruz. Kaynak o olduğuna göre o mu maskelenmeye çalışılıyor? Biraz daha ayrıntıya girdiğinizde Kılıçdaroğlu'nu rahatsız edecek başka bilgiler mi var? Akla bu sorular geliyor. Olaylar sizi mantıksal olarak bir yere götürüyor. FETÖ verdi bu bilgiyi ama hangi kanaldan, doğrudan mı, aracı var mı, matematiksel kesinlikte henüz bilmiyoruz. Buna fokuslanmak gerekir ancak yürüyüş nedeniyle buraya odaklanamıyoruz."

"Marjinal gruplar devreye girmeye başladı"

Söz konusu yürüyüşün, CHP'nin siyasi hedeflerine ulaşması açısından hiçbir şekilde başarılı olmadığını söyleyen Canikli, marjinal grupların da devreye girmeye başladığını dile getirdi.

Canikli, bu tür ortamların terör örgütleri için fırsat niteliğinde olduğunu belirterek, "Terör örgütleriyle çok yakın bağlantılı grupların sokağa inecekleri kesin, tartışmasız. Sivil görünüm altında. Bunu engelleyemezsiniz." dedi.

CHP'nin Kemal Kılıçdaroğlu dönemine kadarki politikalarının çok farklı olduğuna dikkati çeken Canikli, şunları kaydetti:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun politikalarında terör örgütlerine bir yakınlık vardır. Özüne, detayına indiğinizde bunu görürsünüz. Terör örgütlerine yakın duran kesimlerle doğrudan ilişki içinde olduklarını biliyoruz. Hemen hemen tüm terör örgütleriyle. Gezi olaylarında sokakları terörize eden marjinal ve terör örgütleriyle çok yakından bağlantılı kesime inanılmaz destek verdiğini biliyoruz. CHP'li yetkililerin onlarla birlikte taş atmak dahil güvenlik güçlerine karşı durduğu görüntüleri hepiniz hatırlayın. CHP milletvekillerinin öldürülen teröristlerin cenazelerinde nasıl göz yaşı döktüğü, ağıt yaktıkları herkes tarafından biliniyor. 17-25 Aralık hadiselerinde Sayın Kılıçdaroğlu birtakım tapeleri grup toplantısında Mecliste yayınlandı. Bu tapeleri doğrudan FETÖ verdi, çünkü onlar üretmişti, onlar montajlamıştı."

Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşte verdiği olumlu mesajları da samimi bulmadığını belirten Canikli, "Söylemin önemi yok, önemli olan icraat. Sadece bugüne bakmamak gerekiyor. Kılıçdaroğlu, gülen, tebessüm eden maskesini takmıştır. Kılıçdaroğlu'nun sadece sokakta değil Mecliste de çalışmaları terörize eden talimatlar verdiğini biliyoruz. Kürsü işgali, şiddet kullanımı dahil olmak üzere sayısız örnekler yaşadı Türkiye." ifadelerini kullandı.

FETÖ'nün devletin kritik noktalarında uzantılarının hala olup olmadığına ilişkin soru üzerine Canikli, belirlenen kriterler çerçevesinde, terör örgütüyle bağlantısı olduğu kurallara uygun bir şekilde tespit edilenlerin tamamının ihraç edildiğini, tespit edildikçe de ihraçların gerçekleştirildiğini bildirdi.

Canikli, söz konusu terör örgütünün çok özel ve başarılı bir şekilde "kendini gizleme" yöntemi uyguladığını vurgulayarak, "Belli amaçlar için hiçbir şekilde iz bırakmayan, özel kripto elemanlar yetiştirmiş ve yerleştirmiş. Bilmiyoruz bunları. Hiç iz bırakmamışlar, okullarında okumamış, derneklerinde faaliyette bulunmamış, ByLock kullanmamış, Bank Asya ile herhangi bir ilişkisi yok. Bilinen kriterleri kullandığınız zaman tespit edemiyorsunuz. Ama çok özel yöntemlerle tespit edebiliyorsunuz." diye konuştu.

"FETÖ'nün siyasi ayağı olabilir mi?" sorusunu Canikli, "Bugün itibarıyla milletvekili ve bakan dahil, aktif olarak ByLock kullandığı tespit edilen ve bu şekilde bize bildirilen bir kişi yok." şeklinde yanıtladı.

Canikli, eski milletvekilleri ve teşkilatlarda bazı sıkıntıların tespit edildiğini ve gereğinin yapıldığını ifade etti. Şu ana kadar 300'den fazla AK Parti teşkilatında farklı mertebelerde bulunanların FETÖ bağlantısı nedeniyle ihraç edildiğini aktaran Canikli, tespit edildikçe de hiçbir taviz verilmeden, kim olduğuna bakılmaksızın gereğinin yapıldığını vurguladı.

ByLock kullandığı iddia edilen bakan ve milletvekillerine ilişkin bilgiler varsa kendileriyle paylaşılmasını isteyen Canikli, bilgi ve doküman varsa anında gereğini yapacaklarını, sadece iddiaların bulunduğunu, altının doldurulmadığını söyledi.

"Mağduriyet söz konusu değil"

Canikli, CHP'nin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığı yürüyüşün FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya ve etkisizleştirmeye çalışmanın dışında hiçbir işe yaramadığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Biz, FETÖ'nün bütün olaylarda, daha detayına inerek, olayı bütün gerçekliği ve çıplaklığıyla ortaya çıkarmaya çalışıyoruz, çalışmamız gerekiyor. Bu çabalara ve çalışmalara zarar veriyor. Çünkü ne zaman FETÖ ile ilgili bir açığa alınma olayı olsa ya da işlem tesis edilse CHP, mağdur edebiyatıyla bunlara destek veriyor. Böyle bir şey yok, mağduriyet söz konusu değil. Yapılan işlemlerin hepsi doğru. Zaman zaman yanlışlıklar varsa da onları düzeltiyoruz hem ihraçlar için geçerli hem de yargının yaptığı işlemler için geçerli."

Bu örgütün gerçekten tehlikeli olduğunun altını çizen Canikli, yıllardan beri toplumun tüm kesimlerinin kılcal damarlarına yerleştiğini kaydetti.

Canikli, hala kritik noktalarda kripto bazı isimlerin olabileceğine işaret ederek, "(Neden onları almıyorsunuz) diye sorarsanız çünkü bilmiyoruz kim olduğunu. Bağlantıyı tespit edecek elimizde araçlarımız şu an itibarıyla yok. Edildikçe gereğini yapıyoruz." dedi.

"Yeniden milli mücadele yürütüyoruz"

"OHAL'in uzayacağını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Canikli, buna Bakanlar Kurulunun karar vereceğini kaydetti.

Canikli, terör örgütlerinin, Türkiye'nin milli egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedef alan saldırılara devam ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Fransa'da iki tane bomba patladı, iki yıl olağanüstü hal ilan ettiler. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı saldırıları düşünün. Başka güvenlik tehditleri söz konusu Suriye ve Irak'tan kaynaklanan ve bölgenin diğer yerlerinden kaynaklanan ciddi anlamda askeri boyutu da olma potansiyeli de olan ciddi tehditlerle karşı karşıyayız. OHAL'in uzatılması kararını ben söyleyemem, Bakanlar Kurulu o kararı verir. Türkiye'ye yönelik tehditler devam ediyor, FETÖ için de geçerli bölücü terör örgütleri için de geçerli. Küresel ölçekte bu terör örgütlerine tarihte olmadığı kadar destek söz konusu şu an. Dolayısıyla biz, aslında yeniden milli mücadele yürütüyoruz."

Terörle mücadelenin ekonomiye etkisine ilişkin bir soru üzerine Canikli, terörle mücadelede para hesabının yapılmadığını, bütün kaynakların tahsis edildiğini söyledi.

Canikli, Türkiye'nin bu mücadeleye çok ciddi kaynaklar aktardığını, ülkenin savunmasında ihtiyaç duyulan her türlü modern ve pahalı sistemin alınarak güvenlik güçlerinin emrine verildiğini belirterek, "Çok ayrıntılı bir çalışma, birebir etki analizi yapılmadı ama eğer Türkiye'nin başında bu sıkıntı olmasaydı, 40 yıldan beri böyle bir problemle uğraşmak zorunda kalmasaydık, bugün kişi başına milli gelir kesinlikle 20 bin dolarların çok çok üstüne çıkardı." diye konuştu.

Yaşanan bazı olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye'nin 2017'nin ilk çeyreği itibarıyla dünyanın en yüksek üçüncü büyüme oranını yakaladığına işaret eden Canikli, ülkenin yüzde 5 ile Çin ve Hindistan'dan sonra bu başarıyı sergilemesinin gerçek bir mucize olduğunu dile getirdi. Canikli, "Bu başarı, enflasyon, işsizlik, faiz oranları düşerken gerçekleşiyor. 2017'nin bütününde Orta Vadeli Program'da belirlediğimiz hedef yüzde 4,4 büyüme ama biz bunun olağan dışı bir şey olmadığı sürece yüzde 4,5'in üstüne çıkacağını hatta yüzde 5'e yaklaşacağını, enflasyon rakamlarının yıl sonu itibarıyla tek haneli rakamlara düşeceğini tahmin ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Stokçuların elinde patlatıyoruz"

Et ithalatında gümrük vergisinin düşürülmesi nedeniyle üreticilerin yaşadığı kaygıya ilişkin bir soru üzerine de Canikli, gıda ürünlerinin fiyatlarındaki istikrarsızlık ve dalgalanmanın geçici olmasına karşın enflasyon üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturduğunu dile getirdi.

Canikli, bu baskının ortadan kaldırılması için hükümetin son aylarda yoğun bir çaba içinde olduğunun ve bir noktaya geldiğinin altını çizdi.

Tarıma çok ciddi destekler verdiklerini vurgulayan Canikli, bunun fiyat dalgalanmalarıyla bağlantısının bulunmadığını, desteklerin bütün tarım ürünleri için geçerli olduğunu söyledi.

Canikli, şöyle devam etti:

"Diyelim ki, bir ürünün üretim arzında bir miktar azalma ihtimali ortaya çıkınca, spekülatörler ve stokçular devreye giriyor, fiyatı çok yükseltiyorlar. Buradaki mücadele esas itibarıyla stokçulara ve spekülatörlere karşı sürdürülüyor. Ne yapıyoruz burada? Yüzde 10'luk ihtiyacımız var, onu hemen ilgili kurumlara vergisiz ithalat etme imkanı veriyoruz. Dolayısıyla bu adım piyasada fiyatı regüle etme imkanı sağlıyor ve stokçuların ellerinde patlamasına neden oluyor. Stokçuların elinde patlatıyoruz, patlatmaya devam edeceğiz."

"Bankaların mevduat kapma yarışı yanlış"

Canikli, bankaların uyguladığı faiz oranlarına yönelik bir soru üzerine, yüksek faiz oranlarıyla istenilen büyüme rakamlarının tam olarak yakalanamayacağını söyledi.

Üretimin önündeki en büyük engellerden birinin faiz olduğuna dikkati çeken Canikli, "Bu enflasyon için de geçerli. Burada sadece bankalar değil, kim yetkiliyse herkesin üstüne düşeni yapması gerekir. Bu noktada bankaların da önemli rolleri var. Sıkıntı şuradan kaynaklanıyor; Bankalar mevduat kapma yarışına giriyorlar, faizi yükseltiyorlar. Bunun hiç kimseye faydası yok. Bunu yaptığımız zaman mevduat ve kaynak miktarı artacak mı? Artmayacak, sadece yer değiştirecek. Dolayısıyla böyle bir yarış yanlıştır. Mevduatı kapmak için faiz oranlarının yükseltilmesi sonucunu doğuracak bir politikaya kesinlikle izin veremeyiz." dedi.

"Not artırmışlar, eksiltmişler çok ilgilenmiyoruz"

Yüzde 5'lik büyüme beklentilerinin bütün makro göstergelere olumlu yansıdığına işaret eden Canikli, "Türkiye şu anda dışarıda çok talep edilen bir ülke. Türkiye'ye 2017 yılında doğrudan yatırımcı ve portföy yatırımcısı olarak 8 milyar dolar civarında hatta daha da fazla para girdi. Yabancılar, uluslararası sermaye, çok yoğun bir şekilde Türkiye'ye yatırım yapmaya devam ediyor. Kredibilitesinde hiçbir sıkıntı yok, her geçen gün de artıyor. İşin garibi ne biliyor musunuz? Derecelendirme kuruluşlarının şu anda Türkiye'ye verdikleri not 'yatırım yapılabilir' seviyesinin altında olmasına rağmen... Bunlar iktisat tarihinde, dünya siyaset tarihinde yaşanacak hadiseler değildir." diye konuştu.

Canikli, kredi derecelendirme kuruluşlarının bu notları değiştirip değiştirmeyeceği hususuyla ilgilenmediklerini ve bunu önemli görmediklerini dile getirdi. Başbakan Yardımcısı Canikli, şunları kaydetti:

"Derecelendirme kuruluşları, özellikle en sıkıntılı dönemimizde, her taraftan saldırılarla karşı karşıya kaldığımız bir dönemde rasyonel olmayan gerekçelerle ekonomimize sabotaj amacıyla notlarımızı düşürdüler. Biz bunun kasıtlı olduğunu düşünüyoruz. Onlar Türkiye ile ilgili not artırmışlar, eksiltmişler çok ilgilenmiyoruz. Hatta, böyle kalsın artırmasınlar, istemiyoruz. Onlara rağmen CDS'lerimiz (credit default swaps - kredi risk primi) şu anda 180'lere düşmüş durumda. CDS'lerimiz 15 Temmuz'dan önceki seviyelerin de altına, 2005'teki düşük seviyelere indi."

"Rusya ile hiçbir problem yok"

Canikli, uçak krizi sonrası Rusya ile ilişkilere yönelik bir soruya karşılık verirken de bu ülkeyle şu anda siyasi ve ekonomik olarak hiçbir problemin bulunmadığını ifade etti.

İki ülkenin de menfaatine çok güzel ilişkilerin sürdüğünü belirten Canikli, "Hemen hemen uçak krizi öncesine döndüğümüzü söyleyebiliriz. Domatesle ilgili bir durum var ama diğer işlemler arasında onun payına baktığımızda çok önemli değil ama sembolik hale geldi. Dolayısıyla şu anda o hadiseden (uçak krizi) önceki konuma, hatta bazı alanlarda daha da ileriye geçmiş durumdayız." dedi.

Canikli, bir başka soru üzerine de lüks otomobillerin vergi oranlarının diğerlerine göre yüksek olduğunu, nispeten düşük gelir grubunda bulunan vatandaşların talep ettiği otomobillerde de bu yükün çok daha düşük seviyede bulunduğunu ifade ederek, "Bu anlamda bir adalet söz konusudur." diye konuştu.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Sultan Abdülhamid haini böyle yakaladı Haçlıların iğrenç yüzünü anlatan kayıp kitap Türkiye'de bulundu! "Müslümanları pişirip yediler" Süleyman Soylu:yarından tezi yok intikam alınacak ŞEYTANIN AVUKATI,SAVCININ ŞEHADETİNE SEVİNEN HUKUKÇUNUN AKIL ALMAZ PROFİLİ